Doğru şeritte olsanız bile, olduğunuz yerde kalırsanız er geç ezilirsiniz. -Will Rogers |
|
||||||||||
|
Bu karamsar ve kötü cümlelerin arasından, bu yığınların, bu yıkıntıların arasından, yeni bir güneş doğar mı? Yeniden görür müyüm gözlerini? Dokunabilir miyim yüreğine? Yüreğine tutunabilir miyim? Yüreğime yakınlaştırabilir miyim seni? Bunca yılın ve yıkıntının arasında, en-kaz parçalarının arasında, el ele tutuşup, gezinebilir miyiz yeniden? Umudu inadına yeşertip, bir masal gibi, bir düş gibi, iki güzel çocuk, iki salt yürek gibi sarılabilir miyiz yeniden? Enkaz parçalarını elimize alıp, yap bozlar oynar mıyız? Yıllar geçtikçe üstünden/üstümüzden, seninle geçmişe dönüp, o günlere de gülümseyebilir miyiz? … Gülümseyebiliriz, demek istiyorum Gökyüzünde güneşi görmek istiyorum Gece karanlıklarında yıldızları. Yılbaşında Noel babayı Ve rüyalarımda beyaz atlı prensi. Bir masal yazıp, bir köşede- onlar ermiş muradına- demek istiyorum. Hayallerim umudum ve aşkımla Olduğumca, olduğu kadar, Yüreğim kadar geniş, yaşamak istiyorum. Kasım ayının soğuk gecelerinde birdenbire içime sızan bu çocuksu dürtülerin nedenini bilmiyorum. Kimselerin ötesinde Yıkıntıların arasında Gece güneşe yakınken Gece güneşe tanıkken Seni sevmek istiyorum yeniden Yüreğine tutunmak Tutuşmak istiyorum yeniden. … Başımdaki kavak yellerine bakıyorum bir, bir de yarın yapacaklarıma. Ne kocaman bir şey bu zaman! Aklıma sığdıramıyorum hiç. Aklım yüreğimden küçük olsa gerek. Küçüklüğümün kocamanlığındayım işte. İnadına geliyor bu mutluluk üstüme üstüme. Aşkı ve sevdayı her terk edişimde peşimden koşuyor! Biliyorum yalan Biliyorum hepsi gelip geçici küçük hevesler Biliyorum yarın sizin güneşinizde bunların adı yok. İzi yok. Yalnızlık bu işte. Hem de öyle aktifli pasifli değil, gelip kucağıma oturan başını okşadığım türden. Adam gibi yalnızlık işte. Acısız gamsız bir yorgunluk bu üstümdeki. Uzun zamanların derin soluklu koşusunda soluk aldığım bir an. Hepi topu bu! Yıkıntılarım arasında bir küçük hayal. Olması gerektiği gibi. Yani olması gerektiği gibi gecemde ve kısa. Gökkuşağı gibi güzel, geçici. Bilsen ne keyif verici. Görseydin şayet Görebilseydin sen de- kuşakların olmasa ve gökkuşağını görebilseydin- mutlak severdin sen de. Ağzına kocaman bir gülümseme yerleşir. Keyfinden bir sigara bile yakardın. Görseydin Görebilseydin Kuşakların olmasaydı. 01.11.98/Ankara
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © düşge su, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |