Bir ülke bağımsız olmadan, bağımsızlık da erdem olmadan ayakta duramaz. -Rousseau |
|
||||||||||
|
Yaşı belki ondu belki on iki… Daha küçücüktü. Yorgundu. Hem de çok yorgun. Çelimsiz bedenine ağır geliyordu yükü belli. Sabahtan beri koca binada tek başına çay taşımıştı, taşıyacaktı… bildiğimiz tabirle ekmek parasıydı derdi ve yine bildiğimiz tabirle yaşıtları dışarıda sokağın ve oyunun içindeyken o kahverengi ve kirli bir binanın içindeydi. Belki de ‘hayatın içi’nde olmasıydı acıtan, şaşırtan. Şaşırmak aptalcaydı dedim sonra kendi kendime. Biliyorduk, öğrenmiştik biz bu çocukları. Nasıl öğrenmiştik hatırlamıyorum. Ama öğrenmiştik. Masa başı söylemlerde anmıştık sık sık yumruklarımızı sıkarak. Hiç tanımasakta onları, hiç yüzlerini görmesek de içimiz acımıştı parçalanan ellerini ve yorgun çıplak ayaklarını düşünerek. Sonra herhangi bir zamanda herhangi bir binada karşıma dikiliverdi biri. Küçük kıyamet anlarımdan biri oluverdi. O hiç farkında olmasa da… Şimdi düşününce, biliyorum ki aslında onlar her yerde dikilmişti benim karşıma ama sanıyorum ilk defa kafamın içini değil yüreğimi açtım ve sanıyorum ilk defa gerçekten gördüm. Bir asır öncesi gibi gelen ama dünya zamanıyla en az üç en fazla beş senesine tekabül eden önceme aldı götürdü beni.. Bizi duyup duymadıklarını bilmeden ve hatta önemsemeden, onlara ‘güzel günler göreceğiz çocuklar’ demiştik ama aramızda değillerdi, hiç olmadılar... Bizim gibi düş kurma şansı vermedik onlara. Belki de hiç okşamadık, dokunmadık… Onları kurtarmayı hayal etmiştik en çok. Zihnimizin içinde bir imgeydi o çocuklar, romantik bir devrim hayali… metamızdı en çok… Sanırım biz en çok şiirlerdeki çocukları sevdik… Güzel günler göreceğiz çocuklar, güneşli günler göre- -ceğiz... Motorları maviliklere süreceğiz çocuklar, ışıklı maviliklere süre- -ceğiz... Açtık mıydı hele bir son vitesi, adedi devir. Motorun sesi. Uuuuuuuy! çocuklar kim bilir ne harikûlâdedir 160 kilometre giderken öpüşmesi... Hani şimdi bize cumaları, pazarları çiçekli bahçeler vardır, yalnız cumaları yalnız pazarları.. Hani şimdi biz bir peri masalı dinler gibi seyrederiz ışıklı caddelerde mağazaları, hani bunlar 77 katlı yekpare camdan mağazalardır. Hani şimdi biz haykırırız Cevap: açılır kara kaplı kitap: zindan.. Kayış kapar kolumuzu kırılan kemik kan. Hani şimdi bizim soframıza haftada bir et gelir. Ve çocuklarımız işten eve sapsarı iskelet gelir.. Hani şimdi biz.. İnanın: güzel günler göreceğiz çocuklar güneşli günler göre- -ceğiz. Motorları maviliklere süreceğiz çocuklar, ışıklı maviliklere süre- -ceğiz..... (Nazım Hikmet RAN) Şiirlerde de sevsek, o zamanlar onlar için güzel şeyler yapabileceğimize yürekten inandığımız zamanlardı. İnandığımız zamanlar kıyametimiz oldu… Şimdi buram buram arabesk kokan bu cümleler, salt düş kurmanın, buna inanmanın ama şiirlere ve türkülere hapsolmanın bedeli elbet. Ödüyoruz… o çocuk orda… o binanın içinde… ‘hayatın…’ Şimdi dilimde mutasyona uğradı her şey, ve zihnimde… Güzel günler görecektik çocuklar, size biz sunacaktık ellerimizle... biz sandık ki, sizin için düşler kurmak yeterli… biz sandık ki yüreğimizin ortasına oturtunca sizin çıplak ayaklarınızı çözüm kendiliğinden gelecek… biz sandık ki şiirler bize cesaret verecek… olmadı elbet ama ne var ki biz; hem vallahi hem billahi çok inanmıştık! Güzel günler görecektik çocuklar, Nazım Usta kadar inançlıydık…
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Bilgen, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |