BUGÜNÜ BAŞARMAK, GELECEĞİ YÖNETMEK

Son zamanlarda “vizyon sahibi olmak”, “beyin fırtınası yapmak”, “stratej olmak” gibi deyimler girdi literatürümüze...

Bilgi Çağı dediğimiz ve herşeyin byte’larla değerlendirildiği; küresel toplum fikrinin öne çıktığı bir zamanda yaşıyoruz.

Gelelim günümüzde, küresel toplum adıyla üretilmek istenen, ancak İslam felsefesinden uzak, bencil, duygularından ve vicdanından arındırılarak iradesi alınmış, bazı güçlerin kölesi durumuna getirilen insan gruplarına...

Bizler belki farkında değiliz ama, şu anda bu güçlerin yıllar öncesinden hazırladıkları stratejileriyle bir yerlere itildik, itiliyoruz.

Bu güçler, öncelikle, insanı egosuna yani nefsine köle durumuna getirdiler. “Önce Ben” yani “ene” fikrini kuvvetlendirdiler.

Daha sonra bu benliği üzerine odaklanmış insanları harcamaya, israfa yönelttiler.

Dünyadan başka hiçbir şey düşünülmez oldu.

Ve en son, “tek bilinç, tek toplum ancak bizim kölemiz” mantığıyla insanları küreselleştirdiler.

Şimdi, gelelim, bu güçlerin İslam’a düşmanlıklarına....

Evet, bu güçler İslam ve Müslümanlığı önlerindeki tek engel olarak görüyorlar.

Çünkü İslam, Allah’ın kulu olan ancak O’na tapan ve iradesiyle yaşayan insanı hedefler.
Çeşitli şekillerde insanları; İslam dininin, anlayışsız, kısıtlayıcı ve barbar bir felsefe olduğuna inandırmaya çalışıyorlar. Bunun için de toplumda en zayıf olan kesimi hedef alıyorlar. Kadınları ve gençleri!...

Çevrenize dikkatle baktığınızda, bu karanlık güçlerin sermayeleriyle; görkemli illüzyonistlerden başka bir şey olmayan medya imparatorlarının, “önce ben” diye yaşayan, bol maaşlı çığırtkanları ve şaklabanlarıyla insanları gaflete sevk edişlerini görürsünüz.

Önce gaflet! Yani boşluk, psikolojik sarhoşluk hali!




Yönlendirilmiş haber programları ,dedikoduyu teşvik eden ve fuhuşu parlak gösteren programları, eğlence ve gayri ahlaki yarışma programları, hayal ürünü ancak aileyi çökertecek dizi filmleri, insanların göz kırpmadan öldürüldüğü ve değer verilmediği, ellerinde silah soğukkanlı bir şekilde onlarca adamı öldürüp sonra normal hayatına devam eden canileri yücelten sinema filmleri...

Yönlendirilmiş basılı yayınları...Gaflet silahlarından bazıları bu saydıklarım...

Bu karanlık güçler, bugünü başarıyla tamamladılar.

Geleceğimizi yönetmek için durmadan da çalışıyorlar.

Biz gaflete düştükçe, ardından gelen diğer nesilleri de helake sürüklemek için çalışıyorlar. Allah’a değil, kendilerine kul yetiştiriyorlar.

Kendimize dönüp sormalıyız: Hangimiz faizin ve kapitalizmin tozuna bulaşmadık?

Kendimize dönüp sormalıyız: Hangimiz günde en az üç saat televizyon seyretmiyorum diyebilir?

Kendimize dönüp sormalıyız: Hangimiz bilgisayarı başında geçirdiği( gereksiz işler için) zamanın yarısını ailesine ayırıyor?

Kendimize sormalıyız: Hangimiz her gün toplum için bir iyilik yaptı veya düşündü?

Ve kendimize sormalıyız: Hangimiz, arkadaşlarıyla ve sevdikleriyle bir araya gelip karanlık güçlerin stratejilerine karşı bir strateji üretti?...Onlar kadar kafa patlattı?
Onlar kadar azimle vazgeçmeden çalıştı?

Durmuyorlar...Onlar çalışıyorlar...Topluma öyle katranlar kusuyorlar ki, insanlar önyargılarına yapışıp yerinden kıpırdayamıyor bile...Ve nesilden nesile üretimlerini sürdürüyorlar. Ya bizler?

Doğruyu isteyen, Allah’ın kulu olmak isteyenler? İpler kimin elinde?...Biz kimin ipine yapıştık?

Rabbimiz, kendi ipine tutunmamızı isterken bunu mu kastetmişti?...Karanlık güçlerin kuklası olmayın mı demişti?...Bugünü başarmak, yarını yönetmek için kime dayanmalıyız?...

Düşünen beyinlere ihtiyacımız var. Her ne kadar düşünmekten alı konmaya çalışsak da...

Saygı ve sevgiyle mutlu kalın...