Uygarlık, gereksiz gereksinimlerin, sonsuz sayıda artmasıdır -Mark Twain |
|
||||||||||
|
Bildiği gibi ilerliyor kendi yolunda Sen iradenle yaşadığını sanıyor Aslında başkalarınca yaşanıyorsun Yazık farkında olamadın hala Her geçen gün geliştiğini, arttığını sanıyor Hızla tükeniyorsun…. Hafta sonlarını sabırsızlıkla bekliyorsun En şık elbiselerini giyiyor, Zamanın izlerini makyajla siliyor, Gözlerindeki hüznü pullarınla örtüyor, Ve gecenin karanlığına karışıyorsun sessizce Zihninde biriken kirlilikleri atmak istiyorsun Aslında, çoğaltıyorsun… Oysa kahpedir, haindir o geceler Maskedir alkolle gülen yüzler Buğulu gözlerine dost bakan gözler Ardında sinsi düşünceler gizler Tenini yağmalamaya hazır aç haramiler Zayıf düşeceğin o anı sabırsızlıkla bekler Pusu da, bekleniyorsun… Bazen dayanılmaz hale geliyor yalnızlığın Adını Yeni bir aşk'a yazdırıyor Bir süre sonra da sıkılıyor, sildiriyorsun Bencilliğine yenilmiş zayıf duyguların Sevgi sürgün olmuş katı yüreğinden Kendine sahip, ilkelerinle yaşadığını sanıyor Oysa kantara bile vurulmadan El ile, göz ile şöyle bir okkalanıyor Alınıyor, satılıyorsun… Her akşam aynı yolda yürüyorsun Beyoğlunu sokak sokak biliyorsun Gitar çalan adamı, saz çalan kadını Hepsini tanıyor, geçerken dinliyorsun Ama bir hikayesi var her birinin Başka hayatları, insanları umursamıyor Merak bile etmeyip, yanlarından hızla geçiyor Durmuyor, sormuyorsun… Loş ışıklar bekliyor seni Kan kırmızı kadehlere koşuyorsun Bir iki üç derken, havanı buluyorsun Şarkılara eşlik ediyor, sonra piste çıkıyorsun Gözlerin kapalı, kulağında müzik salınıyorsun Bir süre sonra yoruluyor, oturuyor Dinleniyor, düşünüyorsun… Çoktandır unuttuğun bir duygu yokluyor bazen İçinde bir yerlerden tutuşup yanıyorsun Bir düğüm atılıyor o anda boğazına Bağırmak, çığlık atmak istiyorsun Ama ağır basıyor bencilliğin gücü Zayıf görünmek istemiyor, belli etmemeye çalışıyor Mecburen tutuyorsun… Şarkılara eşlik ediyorsun dağıtmak için düşüncelerini Yalnızmışcasına, bağıra çağıra söylüyorsun Müziğin ritmine dört açıp kulaklarını Şen şakrak kahkahalar atıyor Vicdanının cılız sesini bastırıyorsun Farkında değilsin ama, yine de ağlıyorsun Makyajdan tıkanmış sadece göz pınarların Bu yüzden damla damla, yüreğine akıyorsun Hızla, doluyorsun… Zaman su gibi akıyor, yaşadığını sanırken Sen aslında yaşamıyor, yaşanıyorsun Artmıyorsun gün be gün, öyle sandığın gibi Her geçen gün biraz daha eksiliyorsun Sana inanç adında öğretilen acımasız bir bencilliğin Güçlü pençesinde hapis zavallı yüreğin Bunu biliyor ama, kabullenemiyorsun Günaha giriyorsun… Yaşadığını sandığın hayat, bir oyundan ibaret aslında Ve sen, bu sahte mutluluk oyununun iğrenç senaryosunda Kendine verilen küçük bir rol ile yetiniyorsun Şarap kokulu izbe mekanlarda oynanıyor bu çirkin oyun Hayatın akıyor ellerinden, sen gidiyorsun kendinden Ruhun isyan ediyor, sen kulağını tıkıyorsun Karşılığında ise, maske gülüşlü yüzler tarafından Islıklarla, alkışlanıyorsun… Artık sormanın zamanıdır kendine.! Sence yaşamak bu mu, Bunu mu istiyorsun.? Yaşamaksa, yaşıyormuş gibi yapıyor, TÜKENİYORSUN... 07/02/2007 .. Denizci..
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Denizci, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |