"Bilmezlik ile ne hoştum; hayalimde ne güzellik, ne de aşk vardı." -Fuzuli, Leyla ile Mecnun |
|
||||||||||
|
Dünyanın gittikçe kararan portresinde, çirkinliği şekillendiren bir çizgi olmaya razı olmadınız. Herkes köşe bucak kendi ruhundan kaçarken, siz kendinizden başka bir şey olmayı kabullenmediniz. İçinizden geldiği gibi olmak, size anlamlı görünen bir hayatı buluncaya kadar aramak istediniz. En zor sorulara muhatap oldunuz, en dirençli ve masum cevapları verdiniz. Siz hep mahzun ve güzel kaldınız. Çağın bu dönemecinde, hiç kimsenin karşılaşmadığı sorulardı sizin önünüze sürülen sorular. Lafın döndürülebileceği, anlamın eğilip bükülebileceği, dilin kıvrım kıvrım kıvrılabileceği bir imtihanda değildiniz. Bir bıçağın sırtı kadar keskin bir noktada verdiniz cevabınızı. Teorik kuytuluklara kaçacak, politik fırdöndüler çevirecek ya da mantıklarınıza takla attıracak kadar zamanınız yoktu. Zaten sizin kaçmaya niyetiniz de yoktu. Dimdikti başınız ve soru sahiplerini çıldırtacak kadar net duyuldu yüreğinizin sesi: Allah büyüktü ve O ne dese o olurdu. Zamanı, geleceği, hayatın önceden bilinmeyen çizgisini elinde tutan O'ndan başkası değildi. Bu bildiğiniz en değişmez gerçekti. Siz, mahzun ve güzel, bu gerçeğin arkasında durdunuz. Kaba kuvvetin koca dünyasına karşı yapayalnız kalmayı göze aldınız. Horlandınız, aşağılandınız, dövüldünüz ve sürüklendiniz. Etrafı saran zifiri suskunluk içinizi yakıp kavursa da, bundan bir şikâyet manzumesi çıkarmadınız. Gerçek mazlumlar gibi davrandınız, ezilmenin ticaretini yapmadınız. Siz hep mahzun ve güzel kaldınız. Halinizden hiç eksilmeyen zarafetinizle; gücün dümen suyunda kaybolan bütün yapıları, bütün sahte gelecek mühendislerini, bütün koca adamları, bütün kirli numaraları yüzleri kızarıncaya kadar tokatladınız. Vakarınızla, bütün belkemiksiz iddiaları açığa vurdunuz. Zihninde de göğüs kafesindekine eş bir kalp taşımayanları karanlık bir telaşa düşürdünüz. Çağın geveze lisanı karşısında dili tutulanları, damarlarında kol gezen aşağılık kompleksini yenemeyenleri, şaklayan her kırbaçta kılıktan kılığa girenleri ve en önemlisi göbekli iddialarla ortalıkta dolaşıp hayat hakkında bir tek cümle kuramayanları kendi çirkin yüzleriyle başbaşa bıraktınız. Hiç yalpa yapmadınız, hiç kıvırmadınız, halinizi hiç tartışmaya açmadınız. Yaşadığınızı var olmaya devam edeceğinizi, yaşayan ölülerin bile duyacağı bir sesle haykırdınız. Başınızdaki bin yıllık örtüyü çıkarmadınız. Siz hep mahzun ve güzel kaldınız. İçlerindekine ihanet etmemeyi başarmış siz onurlu insanlara selam duruyorum.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Yusuf Sezgül, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |