Seviyorum, öyleyse varım. -Unamuno |
|
||||||||||
|
Hastalıklı ilişkilerden kaçamıyordu.. Sonbahar gelmiş-çatmış, Hüzün hakim olmuştu şehre.. Hiçbir yazar bilmiyordu masalın sonunu, -tarih kitapları da yazmazdı ki- “Kendini arayan çocuk” düştü sonsuzluk çukuruna.. Yaşam sahnesinin kıyısında sallanıp duran her birey gibi boşluğa bıraktı kendini.. Ölmemeliydi. “En azından ölmeden önce birkaç kötü adamı temizlemeliyim.” diye düşündü. Sonra huzur içinde ölebilirdi belki.. Ama hayır Bu kadar korkak olmamalıydı Hala dünyanın bir yerinde onu anlayacak birileri kalmış olabilirdi.. Olabilirdi.. Neden olmasındı.. .. Yürüdü.. Islak sokaklar, Karanlık sokaklar Ve gecenin bir körü tek-tük yanan ışıklar vardı küçük, lanetli şehirde.. Şarap almaya yetecek parası yoktu Bir şişe köpeköldüren Ne iyi giderdi oysa.. Sigarasını yakacak kibriti de yoktu.. Gecenin bu yarısında Ateş isteyebileceği birileri dolanmazdı ki buralarda.. Müzik dinlemek istedi Ama bir kasetçaları bile yoktu.. Şöyle bir düşündü de; Sahip olduğu şeyler Yanmayan bir sigara, Alkol isteyen bir beden Ve kendi çirkin sesinden ibaretti.. Mırıldanmaya başladı Sonra yavaş yavaş yükseldi sesi Deliler gibi bağırdığını fark etti.. Sanki bütün şehir onu dinliyor gibiydi.. Sanki birileri onu önemsiyormuş gibi geldi.. Ama bu da bir aldanmaydı, Zaten her şey bir aldanış değil miydi? Düşünceler içinde boğulurken Kendisine doğru yürüyen, kısa boylu, kapüşonlu, esrarengiz bir kadın gördü.. Gecenin bu saatinde ne işi vardı dışarıda? Belki de o da kendini arıyordu.. .. Yan yana gelince durdular Çocuk hiçbir şey söylemeden Kızın elinden sigarasını alıp kendi sigarasını yaktı.. Sonra “ölüm” dedi, “Ölüm ne kadar yakın biliyor musun?” “Evet” dedi kız, “İstesem şuracıkta seni tanrına kavuşturabilirdim! ” Çocuk güldü, “Tanrı mı? Komik olma, sadece çaresizler inanır tanrıya.. Öldüğüm zamansa kavuşacağım tek şey, mezar böcekleri..” “Kaybedenler de çaresizdir ama inanmazlar tanrıya” dedi kız.. Çocuk güldü yine.. “Kaybolanlar varsa kaybedenler de vardır.. Kaybolanım ben.. Kendimi aramaya çıktım ve buralarda tanrıya rastlamadım..” .. Farkında olmadan koyu bir sohbete dalmışlardı.. Kız bir kitap çıkardı çantasından, Yolculuktan bahseden iyimser bir kitap.. Erdemleri öğretmeye çalışan genç yazar bilmiyordu erdemlerin öğretilemeyeceğini.. Çocuk hep şöyle derdi: “Erdemler hayat ağacında asılıdır ve olgunlaşınca düşerler toprağa..” .. Sabah olduğunu, Mavi önlüklü iki küçük kız geçince anladılar.. O kadar sevimli ve saftı ki kız çocukları, Gece boyunca konuşulan her şeyi, edilen bütün küfürleri unutturmuşlardı.. Küçücük şehir uyanıyor ve doğan güneş bulutlardan görünmeye çalışıyordu.. Olmadı.. O gün kimse güneşi göremedi.. .. Kendini arayan çocuk Adını bile bilmediği dostuna veda ederken, “Sen iyi bir kızsın” dedi “En azından benim için.. En azından yaşadığımın farkına vardın.. En azından sigaramı yaktın.. Tanrı varsa seni korusun..” Kız güldü bu kez.. “Tanrı varsa bile, bu şehirde şubesi yok! Sen yine de işini şansa bırakma iyi çocuk..”
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Hakan Liman, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |