İnsanlar yalnızca yaşamın amacının mutluluk olmadığını düşünmeye başlayınca, mutluluğa ulaşabilir. -George Orwell |
|
||||||||||
|
Bir yaban gülü edasıyla yalnızlığına umutlu düşler ekerken, gözyaşlarını biriktiriyordu yarınların gönül borcuna. Saklı hüzünlerine iyimserlikle bakarken masalların içinden kopup geldi bir ses: “Gülüşlerinden bir gülüş almaya geldim, U-mutlu gözlerinden, susuzluğuma bir yudum hayat… Gül sukutundaki dudaklarına bir çiğ damlası olup Gece uyurken tenini almaya geldim.” Boynundaki mercan kolyesindeki gerçeklerine baktı kadın. Yıllarca düşlediği sevdaydı gelen. O an saçlarının dalgalı hüznünü araladı koca yürekli bir adam. Mercan kolyeyi çıkardı yaralı elleriyle, paha biçilemeyecek kadar değerli sözleriyle bezenmiş nadide bir çiçek bıraktı kadının koynuna. Suskunlukların kraliçesi solgun yapraklarına büktü boynunu zamansızlıkla. İki çiğ damlası düştü gül yanaklarına… Kıyamazdı, toprağa bakmasına dayamazdı adam -ki yüzündeki her çizgide güzelliği benimsemişti: “Güz gibi solmanı istemiyorum… Gül tenin kirpiklerimin gölgesindeyken Akıtma beni hüzünlü gözlerinden Suların kulağına fısıldadığım, Yüreğime mühürlediğim baharımsın sen…” dedi. Dudaklarıyla sildi kadının gözyaşlarını. Kanayan yaralarına yüreğini bastı. Kanlı bir fırtına olsa da yakın geleceğin karmaşıklığı; sevdaya tutsak akardı damarlarındaki nehir. Sıcak iklimlerin bağrında özlemlerle beslediler düşlerini. Dört bir yanda çıkmazlar vardı oysa, yıkımlara sürükleniyordu hayat. Nemli gözleriyle baktı kadın: “Bir gece olsun seninle sabahlasın bu gözler Dilerse bir daha görmesin günü Bir kez olsun bana akan bir şiir ol deli deli Ol ki boğazıma düğümlenen maziyi unutayım Anlamını yitiren kelimelerle ört üzerimi Yüreğine kurban olduğum sevdiğim Senin için canımdan vazgeçerim Tek yaşam sebebim sensin Yokluğunun silahını dayama şakaklarıma sakın… Yoksa… Yoksa ölürüm…” dedi. Zamanın gerisindeki gerçek hep peşlerindeydi lakin. Gecenin koynundaki yıldızlara diz çöküp, uykuyu yendiler. Ufuklara diktiler hep gözlerini. Uzaktan uzağa ilerleyip gül kurusu düşlerde dokunmadan seviştiler. Gülüşleriyle okşadılar birbirlerini. Böylesi bir güzelliğe dokunmaya bile kıyamazdı koca yürekli adam. Gecenin yıldızlı çarşafları terledikçe kanayan güller biriktirdiler suskunluklarına. Sustukça konuştu gözbebekleri. Umut sofrasında nefeslerini katık ettiler tatlı sözcüklerine. Yarınlara bel bağlamadılar sadece an’ı yaşadılar uçsuz bucaksız. Damarlarında sıkışan özlem akıyordu coşkuyla, nehrin yatağı daraldıkça daha da hızlı akıyordu özlem. Bir nefes yankılanıyordu uçurum kenarında. Yürek yüreğe vererek sele kapılmış iki yaprak gibi sürüklendiler nehrin çılgın sularında. Sancılı özlemleriyle aşındırdılar kayalıkları. Ne bu akıntıdan çıkma isteği vardı içlerinde, ne de gücü… Bu tatlı hoşlukla dalıp gittiler sevdanın derinlerine Sevinçler sarmaladı bedenlerini Kırmızı bir güneş doğdu uçurumun kenarından Sabahın ilk ışıklarında çiğ damlası oldular bir gül yaprağında Düşlerin en güzeliydi gördükleri Ve İki damla gözyaşı yağmur ıslaklığında… Nisan 2008 Ayşegül TEZCAN
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Ayşegül Tezcan, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |