Gerçeği arayan bir insan, öncelikle her şeyden gücü yettiğince kuşku duymalıdır. -Descartes |
|
||||||||||
|
Sen bana yemyeşil çayırları, masmavi denizleri hatırlatıyorsun. Sana baktıkça atlar koşuyor dörtnala yaylalarda. Çiçekler açıyor yalçın kayalıklarda.Sana baktıkça içimde bir ateş yanıyor ve sanki içim seninle ısınıyor. Bütün takvim yaprakları bir mutluluk habercisi gibi bana en güzel yaşanmışlıkları bağışlıyor. Öyle huzurla doluyor ki gönlüm, Allah'ın yarattığı uzun saplı tüm güller gökyüzünün en ışıltılı yerinde açıyor. Ve ben sevmeyi şükrederek öğreniyorum o vakit. İnsanların yüreklerinden sızan irinli duyguları daha iyi anlıyorum. Niçin hastalıklı duygulara sahip olduklarını daha iyi biliyorum. Çünkü sevginin kıyısından geçenler, dudaklarına ne mutluluk şarkıları ne de ıslık öğretebilirler. Sadece ağızlarında ya küfür olur ya da alay. Oysa kendi dillerini ateşten demirlere sürdüklerini fark edemezler. Her şeye uzun tırlaklarıyla yaklaşırlar ve her şeye bir hayvan gibi saldırırlar. Asla insan gibi sevemezler. Bir daire çizip o çemberin içine insanca bir yaşamı dolduramazlar. Sadece ellerinden geldiğince dünyaya kan kusarlar. Yeryüzünü kendi iç dünyalarının kusmuklarıyla doldurmak isterler. Neden mi böyle yaparlar. Çünkü onların sevdikleri kişiler veya karşılarına çıkan insanlar aslan terbiyecisine benzerler. O sebepten, sevdiklerine şirin görünmek isteyen bu tarz insanlar aslanlar gibi kükreyip dururlar veya sağa sola saldırırlar. İsterim ki onların karşısına senin gibi bir güzel insan çıksın ve onlara çayırları, denizleri hatırlatsın. İşte bu yüzden sana baktıkça ıslık çalmak istiyorum. Yaşamak istiyorum doya doya. Ve sana baktıkça bütün insanları seviyorum. Dua etmeyi seviyorum. Allah'ım beni sevdiklerime bağışla diyorum. Dudaklarımdan sevmenin tadı dökülüyor. Yaşamaktan haz alıyorum. Şu dünyada biliyorum ki iki kelime edecek insan bulmak zordur. Oysa sen yanımdayken dünyanın bütün dilleriyle sana seni ne kadar sevdiğimi söylemek istiyorum. Ve avuçlarımı su doldurup kana kana içtiğim en hararetli saatlerde olduğu gibi ellerimi havaya kaldırıp yana yakıla Allah'tan seni diliyorum. Avuç dolusu dualar ediyorum. İşte o saatlerde ellerimden ve dudaklarımdan gurur duyuyorum. Çünkü seni sevmenin ayrıcalığını yaşıyorum. Sana kavuşacağım günü iple çekiyorum. Her gün ölüme biraz daha yaklaşsam da seni sevmenin bende oluşturduğu sonsuzluk duygusu beni bulutların üzerinde koşar gibi yapıyor. Bu yüzden sen yüreğimdeyken ölmekten korkmuyorum. Ölümün doya doya yaşayamayanlar için olduğunu düşünüyorum. Kendimi gül bahçesinde uçuşan bir kelebeğe benzetiyorum. Güzel kokular içinde, renkli güzellikler yaşıyorum. Ah seni koklamaya doyamıyorum. Senin yanında, sana baktıkça küçücük gözlerime bütün kainatı dolduruyorum. Ağlamayı unutuyorum ve gözlerime gülmeyi öğretiyorum. Senin yanında çok mutlu oluyorum.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © osman demircan, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |