..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Bana arkadaşını söyle, sana kim olduğunu söyleyeyim. -Cervantes
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Öykü > Toplumcu > İbrahim Kilik




1 Ekim 2008
Kalleşler Tekkesi  
İbrahim Kilik
Bu güruhtan zevatın, ne elinde tespih ne başında takke olur. Onlar nev'i şahsına münhasır kabilininden ve dahi Kabil'in Sulbünden günümüze kadar ulaşan, haset ve fesatın kıdemli erkânıdır. Envai türden kemlik ellerinden gelir. Her dem kötülük yapmaktan asla ve ka'ta geri durmazlar...


:BHBA:
Bu güruhtan zevatın, ne elinde tespih ne başında takke olur. Onlar nev'i şahsına münhasır kabilininden ve dahi Kabil'in Sulbünden günümüze kadar ulaşan, haset ve fesatın kıdemli erkânıdır. Envai türden kemlik ellerinden gelir. Her dem kötülük yapmaktan asla ve ka'ta geri durmazlar...

(1)

Henüz zaman mekan makinesi icad edilmemişti. İstanlı fistanların yaşadığı bir yerlerde, tekke ve zaviyeler kapatıldığından acaip ve garaip bir güruh türedi. Bu bir takım çıkarcı güruh, kendilerince kutsal saydıkları aşağılık amaçlarını gerçekleştirmek için, her yolun mubah olduğu makyajlı ideolojiler üretmenin peşindeydiler...

Öyle ki onlar "gündüz külahlı gece silahlı "sözünün özüne tıpa tıp uydukları için, yaptıkları iş karışık kuruşuk olsa dahi, suret-i haktan gözükmeyi pek de güzel başarabiliyorlardı.

Sorsanız, onlardan daha dürüst, daha hakşinas, daha çalışkan daha abid, daha takva bir adem evladı yaşadıkları çağı şereflendirmiş(!) olamazdı.

(2)
Bu meşhur zevatın işlerini icra ederken,”sürmeyi gözden çekecek “ kadar mahir, kendi âli menfaatları söz konusu olduğunda tilkiden daha kurnaz olmayı da takva neviinden saymak âdetleri olmuş idi.
(3)
Devlet malı onlara helal, onların dışındaki avam takımına külli haram idi. Her yaptıkları işi önce kendi nefislerinin rızası için yaparlar, sonra da her işimizde Allah’ın rızasını gözetiriz deyu ilan ederlerdi.
(4)
Bir de onlarla aynı kulvardan gelmeseler de onlara temenna çakarak, işlerini yürüten, en az onlar kadar aşağılık bir güruh mevcut idi. Ki onlar gerektiğinde sosyal demokrat, gerektiğinde liberal maskesinin arkasına sığınan, icab ederse abdestsiz namaz kılabilcecek nevinden yüce (afedersiniz ) cüce kişilik sahibi yalakkiyyun takımından insanlardı. Bu takım güruhu, birinci güruh iktidarda olduğu sürece onlara tabi olmaktan zevk alırlardı. Onlar yat deyince yatarlar, kalk deyince kalkarlar, gerekirse alçak sürünme dahi yaparlardı. Hatta bu davranışları sonucu makam mansıp sahibi olmuş, kıç yalamaktan dilleri bir karış dışarda kelli felli adem evlatları da bir hayli çoğunlukta idi. Bu zevat, bürokrasinin asenaları ve dahi yıldızları mertebesini çoktan hak ettiklerinden, bu mesleğin çalışanlarının papuçunu da dama atmış idiler.
(5)
Bu türden insanlar(!) üstlerine her türlü dalkavukluğu, yapmayı maharet sayarken, emirlerinde çalışan insanlardan kendileri gibi yalakkiyyun takılmayan çalışkan insanlara da zulmetmeyi en birincil görevleri sayarlar, elemanları arasında ince ayardan ayrım yapacak denli detaylı düşünürlerdi.

(6)
Bu renksiz ; ama pis kokulu zevat, her türlü yolsuzluğun, uğursuzluğun göbeğinde yer alırlar; ama dürüstlüğü, hakkaniyeti de dilerinden düşürmezlerdi. Ayrıca mahiyetlerinin puştlar tekkesinde toplanıp, onların emirlerini yerine getirmelerinden oldum olası zevk alırlar, o güruhun içinde yer almayan , onlarla işbirliği , menfaat birliği sağlamayan kişilikli insanları düşman bilirler, onları gammazlayanları ödüllendirirlerdi.
(7)
Bunların devr-i saltanatlarında puştlar tekkesinin çıkar şebekesine dahil olmak bir ayrıcalık sayılırdı.
Kıç yalayıcılık ise manevi bir paye idi âdeta. Fitne çıkarmak, kendileri gibi yamulmayan insanları yukarı(!) makamların gözünden düşürmek için yarışmak en mahir oldukları alanlardandı. Gerekirse bunun için her kılığa girmeyi göze alırlardı.
(8)
Sonuç olarak;
Mahirdiler (puştlukta) ; ama mert değildiler. Kibirliydiler; ama vakarlı değildiler. Hakkaniyetli olduklarını her fırsatta söylerlerdi; ama hakkı ve hakklıyı asla savunmazlardı. Daima güçlünün ve zalimin yanında yer almayı ayrıcalık ve maharet sayarlardı.
Ayrıca bir de kıvırmayı, iftirayı yalakalığı , silikliği çok iyi becerdiklerinden, işlerini güzel yürütürlerdi.
Tekke ve zaviyeler işlevini yitirmiş olsa da Taş devrinden, Tunç devrinden sonra gelen Puşt devrinde Kalleşler Tekkesi ve mensupları hayli revaçtaydı . Ve dahi hep puştluktan nemalandıkları için bu tekkenin kılıcını sallıyorlardı. Yaşadıkları ülkenin üstüne uğursuz bir karanlık gibi çökmüşlerdi. Sabah ola hayrola…
Ankara,01.10.2008 İ.K







Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın toplumcu kümesinde bulunan diğer yazıları...
Tâli Bey'in Şefliği

Yazarın öykü ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Bir Hüzün Hikâyesi
Atıl Bey'in Hayalleri
Su Perisinin Öyküsü (Çayın Doğuşu)
Akça Kız
Akça Kızın Vedası
Hava Ayaz mı Ayaz
Üşür Yüreğimde İstanbul
Üşüyorum Sen Üşüyorsun Ankara Üşüyor
Gül Esintisi
Kimsesiz

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Hüznümüz Kahverengi [Şiir]
Arzu 1 [Şiir]
Cin Biberi [Şiir]
Erguvanlar Lâleler [Şiir]
Zaman Dar [Şiir]
Düş Gülü [Şiir]
Mülteci [Şiir]
Dem Masalı [Şiir]
Çççççççççççççççççççç [Şiir]
Pişmanlık Bestesi [Şiir]


İbrahim Kilik kimdir?

Demlik Güzeli (Namı Diğer Çay) Dilberin gamzeleri. Demliğin dem demleri. Bardakta keklik kanı. Tebessüm huzmeleri. Dostun dosta ikramı. Alır yürekten gamı. Fincanda türkü söyler. İnce bellide mani. Zamanın gül kurusu Gülde gülşen dokusu. Rehavetten kurtarır. Pek de şirin doğrusu. Bardaktır mihmandarı. Herkesin çeker canı. Yalnız bu kadar değil. Sohbetlerin mimarı. İnce bir gülüş gibi. İçe süzülüş gibi. Ülfete kapı açar. Kaldırır hep uzleti. Ankara,03. 09. 2007 İbrahim KİLİK

Etkilendiği Yazarlar:
Demlik Güzeli (Namı Diğer Çay)


yazardan son gelenler

bu yazının yer aldığı
kütüphaneler


yazarın kütüphaneleri



 

 

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © İbrahim Kilik, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.