..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Şahin bakışlı, ahu gözlü, şirin davranışlı ve tatlı sözlü idi. -Fuzuli, Leyla ve Mecnun
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Öykü > Fantastik > Volkan BÜYÜKALTAY




22 Temmuz 2002
Yaratılış I  
Volkan BÜYÜKALTAY
Ve Kaos "yaratın" dedi! Ve onlar yokluktan yarattılar Garon'u. Dağlara, denizlere biçim verdiler, hayat verdiler. Ve Kaos Garon'u çok beğendi. Ve kendinden bir parça koymak istedi Garon'a. Üç asır düşündü, üç asırda da yaptı Kaos sembolünü.


:BFBC:
Ve Kaos "yaratın" dedi! Ve onlar yokluktan yarattılar Garon'u. Dağlara, denizlere biçim verdiler, hayat verdiler. Ve Kaos Garon'u çok beğendi. Ve kendinden bir parça koymak istedi Garon'a. Üç asır düşündü, üç asırda da yaptı Kaos sembolünü. Varlık, yaşıyordu ama bitkiler gibi değildi. Bitkiden daha yakındı tanrı vasfına. Çünkü tanrılar gibi düşünebiliyordu tek başına. Ve Kaos iki tane gönderdi Garon'a. Ve tanrılara dedi ki;"Bunlar bu dünyanın efendileridir. Herşey onlar içindir. Benim buradaki sembolümdür. İyi bakın onlara". Ve tanrılar kutsadılar ilkleri. Eğildiler sembollerin önünde. Ve Kaos dil verdi ilklere, istediklerini anlatabilsinler diye. Ve Kaos güç verdi ilklere, hürmetlerini sunabilsinler diye. Ve doğa kanunları başladı işlemeye. Çoğaldı ilkler. Büyüdükçe kabile, dağıldılar Garon'un dört bir yanına. Ve tanrılar göstermediler kendilerini binlerce yıl, gerekli erişkinliğe ulaşıncaya kadar ilkler. Onlarda suya taptı, güneşe aya taptı. Ama hepsi sonluydu, bitti. Ve ilkler öldü sonunda. Ölmeden önce verdiler adlarını kendilerine. "Elf". Kaos'un verdiği dilde "sembol" demekti bu. Ve elfler ilkler gidince dağıldılar dört bir yana. İlk kavgalar çıktı aralarında. Yetmedi toprak her bir elfe. Aslında yeterdi Garon bütün elflere. Fakat daha fazlasını istediler hep. Çevirmeye başladılar üstünde yaşadıkları toprakları. Böyle kuruldu şehirler, ülkeler, uluslar. Evler yaptılar, av aletleri yaptılar. Geliştirdiler kendilerini. Düşündüler, buldular, yaptılar. Tükettiler yavaş yavaş tüm Garon'u. Tanrılar, gözlerinin önünde yitip giden emeklerine ağladılar. Ve hayvanları yarattılar, doğayı korusunlar diye. Yazmaya başladı elfler asırlar sonra. Ve tanrılar anladılar artık zamanın geldiğini. Gösterdiler kendilerini. İlklerin soyu korktu tanrılardan. Kendilerinden üstününü görünce hırslandılar dahada, ulaşmak için aynı mertebeye tanrılarla.Ve tanrılar gönderdiler ilk öğretilerini elflere. İstediler elflerden Garon'u yok etmemelerini. Bölündüler elfler bir kez daha inandıkları tanrılara göre. Savaşlar her yerde "benim tanrım daha iyi" diye. Kızdılar tanrılar. Gönderdi her biri lanetini kendi ümmetine. Korktu elfler tanrılardan tekrar. İyi geçinmelerini istedi tanrılar, geçindiler. Üretmelerini istedi tanrılar, ürettiler. Ama Kaos kızdı bu işe. Sembollerinin köleleşmesine. Kızdı tanrılara lanet nedeniyle. Korktular tanrılar Kaostan. Bir daha kullanmayacaklarına söz verdiler güçlerini zor durumda kalmadıkça. Asırlarca yaşadılar elfler tanrılarıyla. Savaştıkça gelişti elfler. Daha fazla düşündüler, daha fazla çalıştılar hayatta kalmak amacıyla. Ve bir gün keşfetti elfler içlerindeki gücü. Kaos'un Yaratıcılık kudretinin damlasını. Kullanmaya başladılar güçlerinisavaşlarında. "Büyü" dediler buna. Kaos sevindi bu işlere. Bulmuştu en sonunda yarattıkları özlerini. Korktu tanrılar elflerden içten içe. Çünkü bir adım daha yaklaştı efler tanrılara. Metali buldular bu sırada elfler. Kullandılar onu da savaş için silah yapımında. Tanrılar iyice korktular kullarından. Yalvardılar Kaos'a. Kaos sevinmişti oysa bütün bu olanlara. Gelişiyordu gitgide Garon için yaratılanlar. Ama haklıydı tanrılar. Rehavete kapılmıştı elfler. İzin verdi sadece uyarmaları için. Ve tanrılar topladı tüm elfleri toplantı yerinde. Kaldırdılar ilkleri yeniden. İlkler kızdılar soylarına çok kibirli davrandılar diye. Soy anlamadı atasını. Kendilerini en üstün olarak gören elfler daha fazla dayanamadı bu kadar aşağılamaya. Ve iyice hıs bürüdü aklını. Artık üstünlükleri için önlerine kim gelirse ezebilirlerdi. Bu ataları bile olsa... Öldürdü en sonunda soy atasını. İşte şimdi sinirlendi Kaos. Tüm hiddetiyle emretti tanrılara. Cezalandırma günü için. Ve düşündü tanrılar ceza için. Buldular sonunda en kötü cezayı. Yarattılar Ejderhaları. Elfler kadar zeki, hayvan kadar vahşi ve güçlü idi ejderhalar. Ve kutsadı Kaos ejderhaları. Artık kulanmaya başlamıştı ejderhalarda büyü gücünü. Ve saldılar tanrılar cezalandırma günü ejderhaları. Saldırdı ejderhalar elflere hüküm savaşlarında. Hiçbir işe yaramadı metal, hiçbir işe yaramadı büyü. Büyük kayıp verip çekildiler elfler. Dahada kızmışlardı tanrılara ve onların çocukları ejderhalara. Birleşti o gün metalle büyü, hırsla harmanlanarak. Saldırdı elfler Garon'un yeni sahiplerine. Dayanamadı elfler karşısında ejderhalar. Ve bıraktılar eski sahiplerine Garon'u. Kaos çok kızdı ejderhaların elfler karşısında yenilgisine. Ve tanrılarını dünyadan çekti Kaos. Ve Kaos gönderdi ulu lanetini Garon üzerine. Öldü tüm Garon, istisnalar dışında. Çok az kabile kaldı ayakta. Ve tanrılar yarattılar yeni geleni. Elfler kadar zeki olmayan, hayvanlar kadar güçlü olmayanı. Sundular Kaos'a elflerin alternatifini. Ama Kaos beğenmedi onları. Ve kutsamadı yeni geleni. Tanrılar yalvardılar Kaos'a yeni geleni denemek için. İstemeden kabul etti Kaos bunu. Elflerin yeni gelenide yok edeceğini düşünüyordu. Tanrılar kutsadılar yeni geleni. Ve gönderildi yeni gelen Garon'a. Ama Kaos'un düşündüğü olmadı Garon'da. Küsmüştü elfler yaratıcılara ve onları tüm yarattıklarına. Saklandılar yeni gelenden Garon'un en ücra köşelerinde. Ve yeni gelen ulaştı ondan önce gelen elf soyunun makamına asırlar sonra. Ama yoksundular kutsanmaktan. Bu yüzden zor kullanıyorlardı büyü gücünü. Kendilerine "insan" dediler. Sonrakiler demekti Kaos'un gönderdiği dilde. Ve insanlar yaşadılar elflersiz, ejderhalarsız asırlarca. Sadece tanrıların öğretilerinden biliyorlardı onları ve hüküm savaşlarını. Ve Kaos "başlasın" dedi tarih. Ve başladı akıp giden zaman kaydedilmeye tanrılar tarafından. Ve bundan sonra zaman zaman karşılaştı insan soyu elf soyuyla,ejderha soyuyla. Ama yinede çocukları korkutmak için anlatılan ateş etrafı hikayelerinden çıkamadı tam anlamıyla elfler ve ejderhalar. Ve elfler saklandılar ormanlara, mağralara, dağlara. Üremediler fazla. Ama düşmedi sayılarıda. Güçlendiler dahada yaşadıkları elverişsiz şartlarda. Kullandılar büyü gücünü yaratmak amacıyla ilk defa. İnanamadılar asırlardır bilmeden taşıdıkları bu güce. Ve yaşamaya başladılar doğa ile birlikte. Gördükleri zaman tiksindiler insanlardan. Garon'un yeni sahiplerini öldürdüler gördükleri yerde. Böylece onları gören canlı kalmadı insan soyu içinde. Saklı kaldı medeniyetleri asırlar boyu bu taktikle. Ve asla unutmadılar tanrıların kendilerine yaptıklarını ve her zaman onlardan üstün olduklarını.Ejderhalar... Onlarda büyük yıkımdan sonra ev bildiler sarp kayalıkları. Kendilerine bir medeniyet kurdular burada,elflerden olabildiğince uzakta. Hayvanlarla beslendiler yüzyıllarca. Buna çok kızdı tanrılar. Hayvanlarını ejderhalardan korusun diye yarattılar yeni bir hayvanı. Unicornlar böyle çıktı ortaya. Ve başladı iki ırk arasındaki çekişmeler, başladı edebiyete kadar sürecek olan bu kutsal savaşım. İnsanlar büyüyü tam olarak kullanmaktan yoksun, kurdular medeniyetlerini açık alanlara, ovalara, platolara. Unuttular elfleri milyonlarca yıl sonra tamamen. Tüm Garon'a yayıldı insanlar rahatça. Savaştılar birbirleriyle toprak için. Tanrılar düşündüler onlarında elfler gibi olacağını. Ama hiçbir zaman hırslanmadı o kadar insanlar. Böyle geçti yıllar Garonda. Ve karşılaşma günü Kaos seçimini yaparken düşleri yaratılanlara görünür oldu. Düşler, seçimi etkileyen Garondaki tüm olayları anlattı yaratılanlara...



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın fantastik kümesinde bulunan diğer yazıları...
Dünya

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Nereye bakıyoruz [Deneme]


Volkan BÜYÜKALTAY kimdir?

gerçek hayatı fantastik edebiyata yansıtabilen ve bunu yapabilmek için herşeyden fedakarlık yapabilen bir insan yavrusu!

Etkilendiği Yazarlar:
H.P.Lovecraft,J.R.R.Tolkien,Terry Brooks ve daha niceleri...


yazardan son gelenler

bu yazının yer aldığı
kütüphaneler


yazarın kütüphaneleri



 

 

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Volkan BÜYÜKALTAY, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.