Bilge kişi her şeye şaşan kişidir. -Andre Gide |
|
||||||||||
|
Özellikle İstanbul’daki Kadir Topbaş ve Kemal Kılıçdaroğlu çekişmesini izlerken bazı noktalar beni zorlamaktan öteye gidiyor, beni çıldırtıyor. Kadir Topbaş seçmenin nabzını yoklarken, televizyonlara göğsünü gere gere pozlar veriyor. Bir yandan ise Kılıçdaroğlu’na cevap vermeye çalışırken İstanbul’un belediye başkanının neden böyle birisi olduğunu düşünmemize yol açıyor. Sayın Topbaş ‘mükemmel’ projesi metrobüsleriyle gurur duyuyor. Politikacıların atasözü hatırlamakta zorlandıklarını bilsem de iki tanesini Sayın Topbaş’a armağan etmek istiyorum. Sayın Topbaş, ‘herkes gidiyor Mersin’e biz gidiyoruz Tersine’, ‘Ayranımız yok içmeye, metrobüsle gidiyoruz…’ Neyse, son kısma gerek yok... Televizyonlara bakarken, ve istisnalar haricinde çoğu politikacımızı dinlerken artık şaşırmıyor fakat kendimi sinirlenmekten de alı koyamıyorum. İnternette okuduğum yorumlar ve belediye başkanı adaylarımıza yapıılan yorumlarla da gerçekten çok şaşırıyorum. Örnek olarak, bir kaç gün önce Sayın Kılıçdaroğlu’na bir vatandaşımızın yaptığı yorum beni gerçekten çok duygulandırdı. Çok dokunaklı bu yorumundan çıkardığım derslerle politika hayatımı başlamadan bitirdim. Seçmenimiz, Kılıçdaroğluna ‘Dosya açmayı bırak, projelerini anlat!’ diye bağırıyordu. Gerçekten benim duygularımı Sayın Kılıçdaroğlu da paylaşmış olmalı. Böyle bir seçmen zihniyetini ancak üçüncü dünya ülkelerinde bulabiliriz heralde. Yolsuzluk dosyalarına halkımız çok alıştığı için heralde seçmenimiz ‘Ha, bir yolsuz az, ha bir yolsuz fazla’ mantığıyla yola çıkmış olduğunu görebiliyoruz. İnternetteki saygıdeğer yorumcularımız da seçmenimize destek oluyor, bununla da kalmayıp gerçekten kesinlikle yapmaması gereken birşeyi yapmış olduğundan gerçekten utanç duyan Sayın Kılıçdaroğlu ile ‘Ha, ha evet! Dosya bırak! Ha, ha, ha!’ diyerek dalga geçiyorlardı. Ben bu seçmeni bu entellektüel bakış açısından dolayı kutlamak istiyor, bu yorum üstüne Kılıçdaroğlu’nu siyasetten çekilip bu adaylığını ve koltuğunu bu seçmenimize devretmesini arz ediyorum. Metrobüslerimizden çok mutluyuz. Tabi ki mutluyuz. Fakat ben İstanbul’un hatta İETT’nin son vermiş olduğu mutlu haberle sevincimizi daha da arttıran Metrobüslerin anadoluya ulaştığı haberiyle gerçekten daha da ‘berhudar’ oldum. Ulaşım sorunumuza derinden bir çözüm getirilmiştir. Tabi kendimizi kandırmayı bırakırsak iyi olacak. Metrobüs İstanbul ve Türkiye için uzun dönemli bir çözüm olmamakla birlikte israftan başka birşey değildir. Bu rahmetli Trugut Özal’ın ülkemizi asfaltlaştıran petrol ekonomisinin bir yeni israf projesidir. Türkiye’nin raylı sistemlere ihtiyacı vardır ve Türkiye’nin yapmış olduğu petrol ithalatını azaltması gerekmektedir. Bu Türkiye’nin ithalat oranını azaltmak için gerekelidir. Bu cari açığımızın azalması için gereklidir. Fakat yıllardır gelen bu petrol ekonomisi zihniyeti bizi borç batağından çıkmamamız bazılarının ekmeğine bal sürmemizi değil bal olmamızı sağlamıştır. Kemal Kılıçdaroğlu’nun projeleri yokmuş seçmenimiz öyle diyordu. Sayın Kılıçdaroğlu 80 kilometrelik yeni metro sistemi projesiyle biraz olsun benim duygularıma tercüman oldu, fakat takdire şayan internet yorumcularımız beni bu projeyi de ‘ülkemizin başka derdi yok mu?’ şeklindeki küçümseyerek yaptıkları yorumlarla da bir hayli güldürdüler. Bir ülkenin yaptığı ithalat fazlası o ülkeyi borca iter ve bu borç o ülkeyi fakirliğe iter. İşte bu nedenle metrobüs kısa dönem bir yatırım olmaktan öteye gidememektedir. Fakat, gözlerimizdeki perdeler ithal, ve cari açık büyüyor, ve artık yerli malı kullanmalı. Seçim yarışında bir parti kazanacak fakat önemli olan soru pek klasik olan ‘sonunda ülkemiz kazanacak mı?’ sorusu geliyor. Fakat ülkemizde tabiki öncelikle değişmesi gereken temellerimizdeki eksikliklerdir. Ülkemizdeki eğitim eksikliği, okuma oranının düşülüğü ve kültürel eksikliklerimizdir ve bunun yol açtığı kötünün iyisini veya direk olarak kötüyü, iyiye tercih etmemizi oluyor. İşte bu gerçek, hem onları kendimize daha yakın görünüyor, hem de onları savunmamıza sebep oluyor. Metrobüs’le övünen Sayın Topbaş, asfalt yollarımızı seçim nareleriyle perçinleye dursun, metrobüsle çıktığımız tuvalet yolculuğumuzu yüzde yediyüzlük petrol ithalat ihracat farkımızla tuvaletten daha vahim hangi yerlerde bitireceğimizin merakı içerisindeyim. Utku KOÇAK 08.03.2009 Londra
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Utku KOÇAK, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |