Öylesine ciddiye alacaksın ki yaşamayı, yetmişinde bile mesela zeytin dikeceksin. -Nâzım Hikmet |
|
||||||||||
|
Şeriat bir hukuk sistemi ise bu sistemin uygulanması için veya var olması için kişinin suç işleme özgürlüğünün elinden alınmaması gerekir. Zira özgürlüğün olduğu yerde insanlık olur ve insan insanlaşır. Bu açıdan bakıldığında laiklik insanı insan yapan en temel olgulardan biridir. Baskının, despotluğun olduğu yerde tehlike olur. Tehlikenin olduğu yerde de insan en ilkel ve hayvani duyguları taşır. Saldırganlaşır, asabileşir ve gözünü kan bürür. Günlük hayatta zaten birçok hegemonyanın baskısı altındayız. Baba hegemonyası, anne hegemonyası, okul hegemonyası ve kurallar hegemonyası gibi…Tüm bu baskılar altında insanlığımızı korumaya çalışırken bir de insanın vicdanını, fikrini kilitleyen din adına baskılar altında iyice bocalamaktayız. Bu yüzden linç kültürünü yaşamaktayız. Kısaca hala töre cinayetleri işleniyorsa ve hala Bursa’nın bir meydanında bir sapkına yaptığı tacizden dolayı insanlar vur Allah vur saldırıyorsa ve o kişi ölüm kalım savaşı veriyorsa bunda bu insanları katil bir ruha dönüştüren vicdanlarını kilitleyen zihniyet ve inanç dünyalarındaki yanlışları aramak lazımdır. Laiklik bir vicdan kazandırma olgusudur. Vicdanı olmayanın laikliği olamaz.Toplum sağlıklı düşündüğü sürece üretken olur, mutlu olur. Baskı altına alınmış bir birey asla güzel ve sağlıklı düşünceler üretemez. Ömer Hayam bir şiirinde günah işleyecek yer yok bari namaz kılayım der. İnsanları ibadete zorlayan, bir inancın gelenekleri içine sokan ve bunu toplumsal ve yaşamsal alanlarla yapan bir anlayışı ne güzel anlatmış değil mi? İnsan eğrisiyle doğrusuyla vardır. Bir cetvel alıp sen bu boyda şu doğrulukta olacaksın demek tam bir faşizanlıktır. Kimse toplum mühendisliği yapmasın. Kimse kimseyi ölçüp biçmeye kalkmasın. Türkiye’de aslında hiçbir sorun yoktur sadece sorunlu insanlar var. Bu sorunlu insanlar kendi sorunlarının bedelini başka insanlara ödetmek için çaba harcamaktadırlar. Kendi iç dünyalarındaki problemlerin kaynağını başkalarında aramaktadırlar. Eğer bu insanlar psikolojik sorunlarını bir kenara bırakıp Türkiye’nin ve dünyanın sorunlarıyla uğraşsalar daha makul olacaklardır. Laiklik hiçbir zaman bir inanç sistemi ve geleceğin dini olamaz. Sadece laiklik birlikte yaşama kültürünü güvence altına alır ve din ve inanç hürriyetini arttırır. Örneğin bir genelevde hayat kadınına ayet okumayı veya bir camide dansöz oynatmayı yasaklar. İnsana haddini bildirir. Günümüz toplumlarında da genelde çizgiyi aşmak, özel hayatlara saldırmak bir görev sayıldığı için, bunu ortadan kaldırır. Laiklik bir özel yaşam alanıdır. Kimsenin hakkını yemediğimiz sürece, kimsenin karısına, kızına bakmadığımız sürece hem laikiz hem de şeriatçıyız. Çünkü bir başkasının yaşam tarzına müdahale etmediğimiz sürece haddimizi, dinimizi ve kendimizi ve insanlığımızı biliriz.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © osman demircan, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |