..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Yanlış sayısız şekillere girebilir, doğru ise yalnız bir türlü olabilir. -Rouesseau
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Öykü > Aşk ve Romantizm > İrfan Kurudirek




3 Kasım 2009
Yarım Burgulu Öyküler - I  
İrfan Kurudirek
Farklı bir işleyiş, bedenin ruhu sahiplenişi ve ruhun bedeni terk edişi.


:BJIG:
Rutin bir akşam sohbetiydi. Yemekler yenildi, çaylar içildi ve sigaralar yakıldı.Dumanlaşan ve yoksullaşan bir ömür üzerine laf lafı açmıyordu bu akşam.Bir an için bedeninden ayrıldı. Hem bir sefer terk etmekten bir şey olmazdı.Bedenini seyre daldı, iyice süzdü kendini. Bakımsızdı ve dikkat etmiyordu kendine.Dikkatini çeken ilk şey bu oldu.



Dostlarıyla yaptığı konuşmayı anımsadı."- Siz bu sevda denilen bahçeye çit olun. Bende aranıza zincir olayım. Tutarım sizi korkmayın.Hani olur da sizden geçerse bazı mahlûklar benden geçemesinler."



Uzun ve pohpohçu sohbetten aklında kalan tek kısım bu idi. Ne olursa olsun son tarım teknolojisiyle suya ektiği iki tohumdu bunlar ve hiç bir böcek onlara erişemeyecekti.

Bahçe benzetmesini çok seviyordu.Dilinde sürekli bir "...biraz sakin konuşsak" mırıltısı vardı. Melis Danişmend'in kadife sesiyle hatırlayınca ayrı bir mutlu oluyordu. Bu çok belliydi. Hani bilirsiniz işte...
"Tranquila"
Sakin ol Her Şey Mümkün
Sibel Buğdaycı'nın üzerine sayfalarını harcadığı, yıllarını ağarttığı o dâhiyane kitabı felsefe edinmişti son zamanlarda.O yüzden ağırdan alıyordu her hareketini.
Apartmanın siyah - beyaz olunca anlam kazandığı ve hüzne boğulduğu soğuklar abidesi koridorunda voltaya çıktı. Bedeni kalorifer garantisinde bir pervazda oturmuş sigara içiyordu.Başını ensesine yaslamış, dirseğini de dizine dayamış "bir gayretle" çekiyordu sigarasını.
Dertliydi yine.
Kim bilir yine hangi küçük istasyonda duraksamıştı.
Severdi küçük istasyonlarda durmayı.
Olur, olmaz her şeye takmayı.

Severdi...

Çok hem de...

Usulca indi merdivenlerden.
Tırabzanlardan destek aldı, eski günlerde olduğu gibi hem de.Hani çocuktu, ilkokuldan gelirdi boyu kadar çantası ve bir türlü bitiremediği beslenme çantasıyla. Hani bir hışımla tutunurdu ya, o tırabzanlar işte.
Avuçlarının içerisinde kalan demirin soğukluğuna aldırış etmedi.Üşütse de bedeni yukarıda bir kalorifer garantisindeydi zaten.Umurunda değildi kısacası.Bedeni ne çekerse çeksin ruhu sağlam ya.
Nietzsche gibi.
Demir kapıyı açıp dışarıya çıktığında ciğerleri yakan bir ayazla karşılaştı.
Çok da umurunda değildi bu da.
Bedeni sigara çekiyor. . .
Karda çıkardığı gıcırtılar şaşırttı onu.
Uçabiliyordu oysa.
Bir sigara boyu zamanı vardı.
Onu en çok yalnız bırakan ama buna rağmen her dileğinde şahit tuttuğu yıldızı ziyaret edebilirdi.
Hem de çırılçıplakken.
Yavaşça yükseldi yerden. Uçtuğu mesafeye bakıyordu, lağım kapaklarından on beş santim kadar.
Küçükken "köşe kapmaca" oynadığı lağım kapaklarının üzerinden uçuyordu şimdi.
"Sık sık tekrarlamalıyım bu bedeni terk etme işini" diye söylendi kendi kendine.
Hoş uçtu ya.
O apartmanın çatısında şimdi. Küçükken beslediği güvercin yuvalarına baktı. Pislik içindeydi.
Oysa ne özenle temizlerdi oraları.
Onunmuş gibi. . .
Şimdi ise babasıyla anten taktığı çatıda.Hani şu tencere kapağından yaptıkları anten. Ne icattı ama.Televizyon kaç sene gitmişti o antenin alıcısıyla.Babası da her yerde gururlanır hala,"Ne icattı ama..."
Şimdi odasının camına yüzünü yaslayıp en tepesine baktığı kavak ağacının yanında. Yapraklarıyla oynuyor, yüzünde bir çocuk gülümsemesi ile.
Küçükken dibini eşip kökünü bulmaya çalışırdı.
Bir derdi olduğu zaman; mesela öğretmeni onu ilk dövdüğü zaman bu kavak ağacına anlatmıştı.
Sonra boynuna taktığı kolye onu korumayınca ve dayak yiyince bu ağacı tekmelemişti hani.
Ayağı morarana kadar...
O ağaçtı işte bu.Şimdi hepsi için teşekkür ediyor, biraz da özür diliyordu tebessümü ile...
Kanatları mı vardı ardında?Yoksa yılların verdiği gazla mı uçuyordu? Bunlar üzerinde pek durmadı.Yavaş yavaş yükselmeye devam etti.Şimdi o tepenin ardından kasvetli dağı geçecek.Sonra da yıldızına kavuşacaktı.Ne de güzel plan kuruyordu.

Tepeye geldiğinde dönüp yaşadığı yeri seyre daldı.
"Işıl ışıl, rengârenk. Ne de aldatıcı buradan bakınca" diye iç geçirdi.Daha da yukarı çıkıp daha da aldanmalıydı.

Ama yok.

Bu şehre küstüğü o akşam bu tepeden bakmıştı kentinin sınırlarına. Ve bu tepeden küfretmişti o anlamsız kayaya.
Alkolü marifet sanan, içince delikanlı olanlara bir kez daha tanık olmuştu bu tepede.
Adrenaline güç kattığı tepe burası.
Ne tepe ama...
Sıra o dağda.
Onu geçecek.
Yıldızını görecek.
Sonra dönecek.
Bir sigara zamanında.
Sözüm ona.



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın aşk ve romantizm kümesinde bulunan diğer yazıları...
Dünaydın Sevgilim - VI
Dünaydın Sevgilim - III
Yarım Burgulu Öyküler - II
Dünaydın Sevgilim - V
Dünaydın Sevgilim - IV
Soysuz Sevgiliye Yıpranmamış Öğütler
Dünaydın Sevgilim - I
Soysuz Sevgiliye Yıpranmamış Öğütler - II
Dünaydın Sevgilim - II

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Büyüdük [Şiir]
Hadi Aklımı Baştan Alalım [Şiir]
Dövüşüyor Mevsimler Uyan [Şiir]
Masmavi Bir Düş Yollarım [Şiir]
Avuçlarımda Bir Gül [Şiir]
Yokluğun - II [Şiir]
Alın Sizin Olsun [Şiir]
Yıkılmazdım [Şiir]
Başka Biri [Şiir]
Pardon [Şiir]


İrfan Kurudirek kimdir?

Flu bir görüntüden geriye kalan güçlü bir sarhoşluk abidesi.

Etkilendiği Yazarlar:
Yelda Karataş, Sibel Buğdaycı, Sezen Aksu, Murathan Mungan, Irwin Yalom, Adam Fawer,


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © İrfan Kurudirek, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.