Prensiplerden hoşlanmam. Önyargıları yeğlerim. Daha içtenler. -Oscar Wilde |
|
||||||||||
|
“ Bak” dedi. “ Kendimi bildim bileli bizim evde bir şeylere karşı kavga eder dururduk, oldum bittim savaş halindeydik. En çok da açlıkla savaşırdık. Babam patronlarına karşı savaşırdı. Ben okulda savaşırdım. Ama hep yenik çıkardık. Ve bir zaman geldi ki giriştiğimiz her savaştan yenik çımanın alınyazımız olduğu kanısına kapılır oldum. Babam, bir köpek sürüsünce köşeye kıstırılmış kedi gibi, canını dişine takarak savaşıyordu. Eninde sonunda köpeklerden biri onu öldürüp paramparça edecekti. Ama var gücüyle direniyordu yine de. Bu savaştaki umutsuzluğu görebiliyor musun? Ben böyle bir umutsuzluk içinde büyüdüm işte”* Son günlerin favori filmi “ Avatar” bilim kurgusal fantastik bir film. Özel bir özenle yaratılmış bitkimsi/hayvanımsı/insansı yaratıkların yaşadıkları gezegeni korumaları üzerine kurgulanmış bir film… Bu, gezegeniyle her anlamda bütünleşmiş “Na’vi” lere saldıranlar kimler peki?. Sömürgeci insanlar… Bir maden peşine düşüp gelen insanlar… “ Belki ama ben 71 yıldır köpeklerle insanlar arasında yaşadım ve hep birbirlerinin ağzındaki kemiği kapmaya çalıştıklarına tanık oldum. Bir kemiği parçalayabilmek için iki köpeğin yardımlaştıklarını görmedim hiç; işleri birbirlerinin ağızlarındaki kemiği çekip almak için dalaşmaktı.”* Eğer “sömürgeciler” kendi topraklarındaki kemiği paylaşamıyorlarsa kalanlar, kemiği yer, diğerleri ise amaçları sadece yaşamak olan ulusların topraklarındaki kemiği alabilmek için tankıyla, tüfeğiyle, dini kitaplarıyla, türlü alavere ve dalavereyle saldırıya geçerler. Bu uğurda her alanı – sanat,bilim,edebiyat,televizyon,internet,sinema vb.. kullanabilirler.. Tarih bunun örnekleriyle doludur: Coğrafi keşiflerden tutun da Birinci Dünya Savaşı’nın nedenine, Irak saldırısına kadar örnek verebiliriz. “Avatar” filmi ile ilgili görüşlere, yorumlara bakılırsa emperyalizme karşı çıkıştan bahsedildiği görülür. Aslında bu düpedüz yalandır, palavradır. Filmi dikkatlice izleyenler görebilir bunu… Na’viler kendini savunamayacak kadar acizdirler. Peki bunlara kim yardım edecektir. Saldırgan insanların casus olarak gönderdiği yarı felçli bir asker… Bu asker Na’vileri tanıdıkça -aynen Kızıl Akrep filmindeki Rus asker gibi- onlardan yana olur. Onlara sahip çıkar. Bir de aşık olur Prenses Neytiri’ye.. Bu da işin tuzu biberi… Aslında film şunu demek ister: Sizleri zora sokan, elinizden toprakları alan, sizi çoluk çocuk yok eden bizler ve yine sizleri bu durumdan kurtaracak olan yine bizleriz. Bakın hele… Ne yani sömürülen ulusların kurtaracak kendi liderleri yok mudur?.. Mesaja bakın hele… “Ne yapacağını iyi bilen bir halk kitlesi düzenli ordulara taş çıkartır, elverir ki saptırılmasın, uyanık olsun”* *Bitmeyen Kavga, John Steinbeck…
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Göktu Kara, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |