..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Yaşama karşı sımsıcak bir sevgi besliyorum... -Dostoyevski
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Şiir > Aşk ve Romantizm > Vefa LÖK




28 Ağustos 2002
Olumsuza Dair Son Efsane  
Vur Beni Kırka Böl

Vefa LÖK



:AHGA:
Ben düşler içinde deli
Bir çiçekle bahar olmaz
Ah bu dünya ters dönmeli
Sevdiğim bana yar olmaz

Ben gözlerine pervane
Benim gibi dönen olmaz
Ne gündüz ne gece seni
Benim kadar seven olmaz

Gece ben ceylan peşinde
Gündüz nehrin akışında
Bütün canlar beni kollar
Dağlarımda yatan olmaz

Gül yüzünde gün açılır
Gözlerinden zor geçilir
Bana rast gelme dağlarda
Düşerim de tutan olmaz

Ya kalksın dağların tozu
Ya kör olsun iki gözü
Ya da görünmesin artık
Gül dibinde figan olmaz

Neyimdir bu sevda, neyim
Deliyim, değişmez huyum
Bir gölgeyim ortalıkta
Düş katıp da sayan olmaz

Herkes dertli, herkes hasta
Güler geçerim her dosta
Dostlar kara kara bulut
Bir damla su veren olmaz

Sular eğlenmez bu tende
Toprak sende, bahçe sende
Döner durur sabır kuşu
Mızrak atıp vuran olmaz

Bahar gelse gül dudaklım
Hasretinle sızlar aklım
Her aynaya baktığımda
Yoktum desem yalan olmaz

İlk dansım ol bende başla
Bulutsu bir dokunuşla
Döndükçe biz bir olalım
Bizi bizde bulan olmaz

Kucak açsa ab-ı hayat
Canandan uzağım heyhat
Kıvrım kıvrım saçın gibi
Yüreğimi saran olmaz

Dermanım sende sultanım
Dudağındadır ey canım
Tenden uzak, canımla bir
Baktın ya, can serin olmaz

At pençe, göğsümde yırtıl
Vur yine, sancılarım ol
Senindir, senindir bu can
Seninle perişan olmaz

Sevilmek hoş olsa gerek
Gamsız, sereserpe sevmek
Neden en ufak avuntu
Bana biraz yakın olmaz

Beni susturabildin ya
Sağır oldu şimdi dünya
Göklerde son çığlık olsan
Seni bile duyan olmaz

Yalnızlık en büyük günah
Sensiz uyanıp her sabah
Başucumda deniz olsa
Derdim olur, çarem olmaz

Sen genç bir kız, saçın uzun
Doruklarda şimdi gözün
Derdim güzelliğin olsa
Yarın sende gözüm olmaz

Yanarım gönül dağında
Dost ısınır uzağında
Ateşten korktukça dilber
Senin gibi yakan olmaz

Güzel varsın volkan olsun
Son arzu dağlarda kalsın
Gel yanalım demedikçe
Senden harlı bakan olmaz

Şen görünmek gösteriştir
Mutluluk en dik yokuştur
Hey yar, bana derdinle gel
Sahte gülde diken olmaz

Bu son haykırışım hey yar
Artık bilmem ki kim duyar
Beni koyduğun yerdeyim
Seni yoldan eden olmaz

Sana yakın her yer tuzak
Ben gözden, gönülden uzak
Unutacağım sana söz
Bu sevdaya sözüm olmaz

Acı doldu her sahnesi
Pişmanlık mı, o da nesi
O gün, bugünü görsem de
Sevdama bir engel olmaz

Sensiz zaman neyle geçer
Vurur vurur da kan içer
Saniyeler demir yumruk
El açmaya bir an olmaz

Yeter ki gittiğimi bil
Nasıl olduğumu değil
Yollar, uzayan bu yollar
Hiç kimseye seyran olmaz

Belli ki çok sevilmişsin
Yaz, kış, bahar istemişsin
Bu çaylak rüzgarlarımla
Gönlünde bir mevsim olmaz

Bana gel, bir kıvılcım al
Bir ateş yak, seyrine dal
Düşün, hisset, uzan ve tut
Dön ve dans et, gören olmaz

Bir yudum, bir yudum daha
Serdim gövdemi sabaha
Yer aynı, gök aynı, fakat
Eğilip de bakan olmaz

Gönlüm ışık, gözüm sende
Can görür, sen görmesende
Aşkın var olduğu yerde
Kör olanlar sultan olmaz

Yağmur birleşti göl oldu
Daha düşmeden sel oldu
Dertler tepemde kırk bulut
Güneş bana derman olmaz

Sen gideli meydan bomboş
Gelmiş bir güzel oturmuş
Varsam onunla dert yansam
Nedense hoş vicdan olmaz

Ben yandıkça külüm müsün
Aşkı tutan elim misin
Attım, tuttum, gittim ama
Sanki sensiz sonum olmaz

Güzel sevmez, sevilirmiş
Güzel seven övünürmüş
Dost gözüyle yola çıkıp
Dosta varan düşman olmaz

Eğil başım, daha eğil
Bunlar senin harcın değil
Yarın için bir ekmeğin
Varsa başka derdin olmaz

Issızlık ömrümden uzun
Kaçamam vermezler izin
Gece başımda gardiyan
Feryadımı duyan olmaz

Dost aradım diyar diyar
Nezaretimde dört duvar
Dedim, haklı değil miyim
Duyan olsa, bilen olmaz

Hala gözüm açılmaz mı
Dalda meyva seçilmez mi
Elim ermez, uzanamam
Dalda çürür, düşen olmaz

Kuşlar uçar üzerimden
Durup da bir dinlenmeden
Gök devrilse bu meydana
Lutfedip de konan olmaz

Haddini bilmezse kişi
Bir anda bozulur işi
Bitmek üzeredir lafım
Yer olsa da yorgan olmaz

Neylersin Vefa neylersin
Bunları boşa söylersin
Düşman kaleyi kuşatmış
O meydanda yerin olmaz



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.


Yazarın şiir ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Var Olmak
Pembe
Kelebek Olamadan
Muhabbetimiz Sağır ve Dilsiz
Cinayet mi İntihar mı?
Kelebek İmparatorluğu
Duvardan Duvara Seranat
Rahat Uyu Güller Açsın Baş Ucunda
Vasiyet
Ölüyorum


Vefa LÖK kimdir?

Önce keman telinde gördüm kendimi. Telden çıkan o güzel tınıyı hep görmezden geldim. Telin sancı verici gerginliğinde buldum kendimi. Sadece bu sancıydı ilgilendiğim. Bu sancıdan öleceğimi sandım hep. Her an ölmek istedim. Sonra büyüleyici bir melodinin peşinde savruldum. Sancılarımı bu yüzden sevmeyi öğrendim, acıyı bu yüzden sevdim. Gergin bir tel olmayı ve kopmayan sağlamlığı savundum. Hayat güzel bir şarkı ve bu şarkı ancak böyle çalınırdı. Bitmiyordu macera. İyi ki de bitmedi. Çünkü kemanı keşfetmiştim. Hemen sonra da onu çalan o narin elleri. . Peki bunları düşünen kim? Kim bu şarkının bestecisi? Ne zamandır ve daha kimler tarafından çalınıyor bu senfoni? Kim bilir? Ellerim birer dağ kadar ağır. Ve bu iki dağ arasında çatırdıyor beynim. Yazdıklarım işte bu gürültünün tarifidir ancak. Acımı tasvir etmeye yetenekli değilim. . .


yazardan son gelenler

bu yazının yer aldığı
kütüphaneler


yazarın kütüphaneleri



 

 

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Vefa LÖK, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.