Umutlar, tersine çevrilmiş anılardır. -Anonim |
|
||||||||||
|
yüzyıllar sonra yaşayanlar tarafından sevilebilecek bir şiir gibi hissediyordu kendini, bunun ona ne faydası vardı? Alkol almadan yazamıyordu, aslında aldığında da bu konuda kusursuz olduğu söylenemezdi, kötüydü evet ,.. yine de içmemeye dayanabileceği saate kadar dayanıyordu, bu onun için içtiği ana kadar bir irade oyunuydu .kazanamayacağını bilerek oynamak , oynayabildiği yere kadar, Sabahları ; suratındaki bir akşam öncesi simgelerinden , ruhunun belki de varlığının hiçbir yere temas etmeden son sürat basitleştiğini gördükçe " bugün dünden muhakkak daha iyi olacak en azından uyanabilmem bile iyiye işaret" diyerek avunuyordu," günü kurtarmak için muhakkak polyannaya ihtiyacım var" fakat gün öylesine hiçte kurtulmamışçasına ondan uzaklaşır , yine temiz çarşafları bir yana iterdi, saat çünkü tam da istenmeyenlerin ormanında dolaşan en fiyakalı sistem cahillerinin, soluğunu tutarak gezmeye alışmış pişkin sanat kaçaklarını kovaladığı : çırılçıplak terbiyenin saatiydi... biraz sonra sesin kısılıp gözlerin gördüğüyle yetindiği zamanı, en azından düşleyebileceğini bilyordu. kısabileceğini bildiği florasan ışığının altında kendini bekleyen yapraklara dönebilirdi , hükmetmeye çalıştıktan belli bir süre sonra tüm defterlere, "bir şişe olmadan asla diye çığlık atardı yazmak istedikleri. ve o "herkes bir karşılık bekliyor" diye hayıflanarak belleğine , yola koyulurdu.Yenildiğini unutmak zorundasındır böyle durumlarda tıpkı bir gece önce olduğu gibi saatlerce bekaretini parlak sıvılara karşı koruduğun gibi bu gece de yine aynı tecavüze uğramışsan , olanları unutup almaya gittiğin alkolün tadını çıkarmayı bilmelisin, ayrıca bir süre sonra standart mağlubiyetin kıdemlisi olan seninle konuşmak isteyen bir kalemin olacaktır, bu defa hücrelerine alkolle yüklediğin ıstırap ahlaksızlığın takım elbiseli haline tanık olacaktır ... kısacası içmeden yazamıyordu içse de kötü yazıyordu , fakat bir gece aniden ilham perisinin de alkol kokusunu takip edip ona uğrayacağını düşünürdü , yoksa buna alkolizm mi deniyordu ? bilinmez... ne kadar dayanmaya çalışsa da saat 02:00 yi geçtiğinde , kendine en yakın tekel bayiii kapanmış olduğu için benzinliğe yürürdü...zaman böyle akıp semirirdi onun için , Bir buçuk yıl sonra , bu günlerin ardından , ilham perisi uğrayamamıştı diğer alkol kokulu yazarlardan vakit bulup fakat o bir yolunu bulup kaderini değiştirmişti. saat 04:00 a yaklaşıyodu , dört yol ağzını geçtikten sonra 100 metre ilerlediğnde , sağ tarafında kalan cenaze araçlarının ve tabutların yığılı olduğu , kendi boyundan uzun parmaklıkla çevrelenmiş hernedense kilitli bölgeyi , ilk kez , içki aldığı yere giderken farketti. İçebilmek için uydurduğu bahanelerin nekadar etkili olduğuna sevinip hızla yolalırken sevdiklerine doğru ; burayı hep dönerken hatırlardı, çünkü içkileri torbasına sıraladıktan sonra sola doğru yokuştan süzülür ve ateşle oynayan çocuğun yaramazlıkla karışık pişmanlığıyla, çükünü çıkartıp oranın orada olduğunu unutup işemeye yeltenirdi,doksan derecelik açı oluşmuşken ( pisivuarsız ortamda yani dış mekanda erkeklerin dışavuruşları 90 derece olabilir pisivuarlarda başınızı öne eğmek zorundasınızdır , bunu da sistem dayatır...) mezarlık öncesi hediye paketlerinin ve onları yerine ulaştıran kargo araçlarının bulunduğu ölüm şirketinin şubesini görürdü, ve eceli gelen köpeğin kısacık hikayesini anımsayarak toparlanırdı." burayı neden kilitlerlerdi ki " bu defa burayı ilk kez giderken farketmişti ilgiyle yağmurdan yosuna dönmüş parmaklı kapıya yaklaştı.. - buyrun ne arzulamıştınız? -ben tabutlara bakacaktım. -bugün bütün tabutlar sahipli. - ben... sadece bakacaktım, -bakamazsınız ! bakarsanız tabuta girmek zorundasınız, ve bu gün bütün tabutlar sahipli ... -ben girmek istemiyorum zaten, aman tanrım,... -girmeyecekseniz neden bakmak istiyorsunuz, -bakın ben kötü niyetli deği ... -kötü niyetli olmadığınızı biliyorum , sadece mantıksızsınız, sizce ben kötü niyetli miyim ? size buyrun dilediğinizce bakın , beğendiğiniz bir tane varsa girin mi deseydim ? -burda işler böyle yürüyor anlaşıldı, peki neden tüm tabutlar sahipli ? ( bu soruları neden soruyordu kendisi de emin değildi ) -bir felaket olucak selim bey, sadece bizimkiler değil şehirdeki bütün tabutlar sahipli, adam sanki kullanlacak her tabuttan % 10 prim alacakmış gibi rahat söylüyordu bunları, - peki ben bu kazaya neden dahil olamıyorum? ( adımı nereden biliyordu ) çünkü siz farklısınız selim bey bizim gibi .ARTIK DUVARA KORKMADAN İŞEYEBİLİRSİNİZ , adam başka soruya izin vermeden arkasını döner ve uzaklaşırken : -duvara işeyebilmemin izni ancak tanrıdan çıkar... --SEEELİİİİM ağzına sıçıyım senin !!! bilmem kaçın sabahın körümüydü neydi bu çığlıkla uyandığında, hatun talihsizce ona doğru dönmüş olmalı ve sidikten ıslanan yataktan çarşaftan sol tarafı nasibini almış olmalıydı , fakat selim hala uyku sersemi : -nooluyoo yaa, sen kimsin ? nerdeyim, - Yatağımda olduğunu söyleyebilirim artık yatak denir mi bilmiyorum ama, ayrıca bardayken adımı gayet iyi ezberlemiş görünüyordun, boşaldıktan sonra hafıza kaybı başladı sanırım, yada işedikten sonra mı başladı ? heryer leş gibi kokuyordu sanki işememiş sidiğin çekirdeğini parçalamıştı... - tabutlar nerde , adam nerde ? -ananın a..ında , abi heryere işemişsin diyorum sana , rüya gördün galiba? -ben evet oradadan hep geçiyorum ve nedense dönerken farkediyordum önceden... bi sigara verir misin , senin yanında olucaktı, sonra bu defa giderken konuştum onlarla , tam işeyecekken , .. ooo işemiycektim ki ... -yatağa işeyerek urtuldun sanırım, neyse terden sırılsıklam olmuşsun , olur böyle şeyler , -yaaa afedersin ... -istanbulda bir kaza olucak, tabut yetmiycek ölülerei ya da yeticek... -şimdi de kahin kesildin başımıza, hep diyorum kendime her mercedes coupesi olan meşhur yazarla yatmıycaksın, herkesin s..ki t..aşşa var , bunu düşün ,gerçi senin durumunun bunla bir ilgisi yok ama , - ne diyosun sen beee! -neyse kalk bakalım ... mercedes coupesi olan meşhur yazar mı dediniz
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © kuzey darıcı ..., 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |