İyi bir aşk mektubu yazmak için, neler yazacağını bilmeden oturman, kalktığında da ne yazdığını bilmemen gerekir. -Rouesseua |
|
||||||||||
|
Sonra kadınların bir yuvam var demek uğruna ,o yuvanın tavanı altında ezildiğine şahit oldum.Ezilmeyip çıkanların dışarıda mutsuzluktan öldüğüne şahit oldum .Evlenmek ölmekle eşanlamlı olmuş ne zamandan beri girende ölüyor,çıkanda ölüyor.Velhasıl garip bir kurum,ama kurum işte,hatta müessese. Eğer bir müessese sahibiyseniz asla yalnızca duygularınızla hareket edemezsiniz,ortağınız varsa hepten eliniz bağlanmıştır.Evliyim elim kolum gayet açık diyen varsa beri gelsin. Ama bu müessese yine de en çok kadınları öldürüyor.Ölmemek için direniyorum ama eninde sonunda ben de öleceğim. Hep fedakar olmak öğretildi bize evdeki fedakar analar tarafından .Memnuniyetsizlikleri içe gömmek ,dışa mutlaka gülmek, ev işlerini illa ki yapmak hep memnun etmek.Edilmeyince de rol yapmak.Kadınlar hizmetçi ruhlu mu doğuyorlar ,yoksa çok iyi öğretiliyor mu hizmetçilik onlara .Yürekten mi öğreniyorlar? Benim cevabım şu herkes kendi evinde öğreniyor önce,hangimizin evinde kendini çocukları için paralamayan bir anne yoktu? Çoğumuz gözünü açtı onları gördü.Mutlu mu,mutsuz mu bilmedi,öğrenmeye de çalışmadı ,temiz çamaşır,sıcak yemek veriyordu,anneydi ,her işe bakardı. Sırasıyla biz onlara benzedik.Erkekler de onları görmek için can attı yeni evlerinde. Alışmaya çalışırken birbirine yeni evinde, evdeki annelerden esinlenip konuştu erkekler ,onun yemeği şöyle böyle,Onun çamaşırı daha mis diye.Daha da ileri gittiler ara sıra annem şunu istedi,gel beni gezdir dedi ve hatta daha da ileri gitti anneler gelip gidip iğnelediler her şeye karıştılar ,yatakodasına bile. Kırılır demeden gencecik eşine hakaretler yağdırdı erkekler annesini ya da kendisini memnun etmedi diye.Foseptik çukuru gibi kokuyorsun demiş yeni evliyken kocası bir arkadaşıma.Dönüp tokat atsam yeriydi ama ne tepki vereceğimi bilemedim demişti anlatırken. Ya da türlü işkenceli hareket,yemek sofrasında çocuğu ismini seslenince ,isminden de midem bulanıyor diyen bir koca,bu da bir başka dosttan.Belki daha beteri bazen dövülmek,sövülmek , yerden yere vurulmak.Patlamış bir dudak,kanayan cam kesiği eller,morarmış bir ten.Sevildiğini zannederek belki hala severek,belki de evladımın babasıdır diyerek hala o evde o adamlarla kalan kadınlar.Aidiyet duygusu uğruna nelere katlanıyorsunuz ,katlanıyoruz.Sahi kim öğretti bize ait olma duygusu baldan tatlıdır,mutlaka bir erkeğe ait olun diye.Can çekişiyoruz Çünkü karşı tarafta erkeksiz yapamaz diyerek istismarı hak gören,bırakıp gidemez diye sonsuz güvenen bir karşı cins topluluğuyla yaşıyoruz.Bize sıkı sıkıya ait olma ,onlaraysa vur abalıya,nasılsa kalkıp gidemez düsturu belletilmiş.Böyle giderse daha çok can çekişiriz.Onlarsa izler.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © aslı, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |