Herkes cennete gitmek ister ama kimse ölmek istemez. -Joe Louis |
|
||||||||||
|
Sesimi Dinledim.... Kelimelerin bittiği yerdeydim. Müstahkem bir mevki. Yorgunum dostlar. Hiçbir kesi, şeyi, hissi uzun süre taşımıyor artık içimde ki hamal. Kaçtığım kendi inim. Düşüncelerimin durağı, gemilerimi bağladığım liman, daldığım sular kendi derinlerim. Doğum günümde bana bir ses kayıt cihazı alındı. Hani çok büyük yazganım ya ! Olur ya; olmaz bir yerde mesela düştüğüm ıssız adada, yanıma almadığım üç şeyden ikisi olan kâğıt kalem eksikliği peyda olursa ve dağarcığım eşsiz bir öykü dizerse, maazallah bu üretim heba olursa diye. Aman da aman havalara uçtum. Esinimle ilhamım da kanatlanacak sandım. O şevkle cihazı elimden bir an düşürmedim. En münasebetsiz yerlerde, anlamlı anlamsız tüm sesleri kaydedip eğlenmeyi vazife bildim. Kayıt cihazımı bir süre kamu hizmetine sunduktan sonra tüm bencilliğimle sadece kendi sesimi kaydetmeye başladım. Anlayacağınız iki haftalık tatilin sonunda tüm edebi bir metin hariç, içimde ne var ne yoksa yargı ve duygulanımlarımı, bildiğim tüm çocuk şarkılarını ve ezberlediğim tüm şiirleri kaydetmiş bulunmaktaydım. Dünden bu yana da kayıtları dinliyorum. Oldum olası en çok kendimi dinlemeyi sevmişimdir zaten. Doğrusu ilk tespitlerim moral bozucu. Pek övündüğüm diksiyonumum yerinde yeller esiyor ve derhal çalışılması gereken ciddi artiküle sorunlarım var! Ancak daha da önemlisi sesimi dinlerken çok hüzünlenmem. Ben zamanın iyi davrandığı insanlardanım. Sonrasında duyacağım iltifatlar hatırına yaşımı söylemekten zevk aldığım bile söylenebilir. Bildiğiniz basbayağı bosbodur tavuk işte. Cismime cuk oturan çocuk ruhum ve bu malzemeyi kullanmayı gayet iyi öğrendiğim tavırlarımla kendimi bile kandırmaya muktedirmişim. Evet, sesimi dinlerken acı çekiyorum. Bir ağlama arzusu sarıyor benliğimi. Anladım ki insan en çok sesinde taşıyormuş kendini. Kelimelerin dizgisi bir yana, duyguların sedaları yıllanmış. Belirgin bir bezginlik var sesimde. Yenik bir sızlanma, umutsuz bir sitem, hecelerimde. öfkemde dahi ihtiyar bir anlayış, İçimdeki hırlak köpek, kavrayışım, dillendirişim, “çüş eşeğim çüş” diye haykırışım bile yaşlanmış. Evrenin tanrının ya da tesadüfün öyle çok duyuyorsun ki yüreğinde sesini, öyle çok dinliyorsun ki, öyle hâkim ki tırnağından saçına her zerrene ve öyle çok inanıyorsun ki yüreği olduğuna inandığın o sese; Tanrının ya da evrenin her neyse hatta tesadüfün bile bir yüreği olduğuna inanıyorsun. Gelgelelim şöyle biraz uzaklaşıp baktığında o büyük resme, evrende ne yürek ne mantıktan bir tını, bir nefes duyamıyorsun. Dermansız sağırlıktan bir sorumlu bulsan belki acıtmayacak seni bu ıssız akortsuzluk. Kimseyi ya da şeyi bütünüyle suçlayıp, aklayamıyorsun. Yaşlılık zor dostlar; kelimelerin bittiği yerde başlayan seslerin ruhuna işleyen çaresiz acılar kadar. Arkadaşlar, yarenler, aşklar! Ha çatladı ha çatlayacak içimdeki yorgun hamal. Arzu Kulaç Sevimli-İzmir Ağustos/2010
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Arzu Kulaç Sevimli, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |