|
Anasayfa |
Son
Eklenenler |
Forumlar |
Üyelik |
Yazar
Katılımı |
Yazar Kütüphaneleri |
|
|
Azmi, Bir Kadın, Bir Çocuk, Bir Bebek
İsa Kantarcı
Öykü > Aşk ve Romantizm
AZM, BİR KADIN, BİR ÇOCUK, BİR BEBEK
41 yaşındaki Azmi, hayvan tüccarıydı mutlu hayatında, sığır üretip satardı, bu işlerin içinde büyümüştü, babasının işi buydu, kurbanlık için da et ve et ürünleri üreten şirketler için. Köyde bir çiftliği vardı, tarlaları vardı. Ondan sığır
satın almak için gelen bir baba ve iki oğlu vardı, kamyonla, dört sığır satın almışlardı, asmanın altında çay kahve içmişlerdi,
Azmi müşterisi şişman adamı ve iki gen
[DEVAMI]
|
|
|
• İzEdebiyat > Eleştiri > Günlük Olaylar |
1
|
|
|
|
işte bu salak kadın, içinden çıkılmaz problem içinde buldu kendini!.
😀 |
|
2
|
|
|
|
Bu arada başka bir köşede de pirinç pilavı ile fasulye yan yanaydılar ... Pirinç Pilavı ’’Yahu eskiden iyi imiş be senin durumun fasulyecik sana şarkı türkü bile yazmışlardı değil mi ’’Aman bu fasulye yedi buçuk liraya hem kaynasın hem oynasın.’’ diye... Fasulye ’’Aaaaaah ah! Sorma pirinç kardeş sorma, öyle bir kıymetliydim ki hanelerde eskiden, yine de kıymetli sayılırım ama fiyatımı çok pahalılaştırdı bu zibidi esnaflar.’’ Pirinç ’’ Bunlarda Allah korkusu yok billahi tarladan çıkınca on katına çıkartıyorlar fiyatları, ıslah etsin Rabbim bunları.’’ |
|
3
|
|
|
|
İnsanlar var ettiği gibi yok etme üstadı şu evrende doğa biz ve başka
Canlılarla mutlu eşitlik içinde yaşamak varken sokaktaki ben hayvan kelimesini kullanmakta zorluk çekerken onları uyutmak
Çözümler ölümü çağrıştırıyor çözüm olmuyor
Caniligin sinsi adımları şimdi bu günahsız canlıları vurmamalı çözüm
diye... |
|
4
|
|
|
|
ne demişti büyük kurtarıcı Mustafa Kemal Atatürk!.. |
|
5
|
|
|
|
Bazı densizler bizim Karadeniz Mutfağının dolayısıyla da Türk Mutfağının en gözde yemeklerinden olan Karalahana Çorbasını kötülemeye kalkmışlar. Halt etmişsiniz siz. Güzelim Karadeniz de Kara Lahana Çorbasını sevmeyen bilmeyen yoktur. Dünyanın en güzel insanları Lazlar, Karadenizliler sevecek bayılacak, sizin de o yemeği kötülemenize izin verecekler, öyle mi... Aklınıza bile getirmeyin... |
|
6
|
|
|
|
Özellikle nimet işin içinde olduğu zaman ben kafayı yiyorum, canım sıkılıyor, kızıyorum, hatta sövüyorum sebep olanlara... Herhangi bir yiyecek maddesi ki en nihayetinde Allah’ın nimetidir, böyle sululuklarda kullanılmaması lazım asla ve kata... Unutulmamalı ki o nimeti alabilmek için günlerce alın teri döken insanlar var. Yolda sakin bir şekilde yürüyen adamın suratına elinde tuttuğu yaş pastayı şlappp diye yapıştırıp birde pişmiş kelle gibi sırıtıyor. O pastayı babası alsın eve getirsin diye dua eden bir dolu gariban fakir çocuk var. |
|
7
|
|
8
|
|
|
|
ben gittim oldum be oğlum!..gerisini sen düşün e mi!.:)) |
|
9
|
|
|
|
ne çok düşünüyorlar İstanbul’u!..hayret bi şey!.. |
|
10
|
|
|
|
Gece sadece bir şiir gecesi değildi. Aşıkların, ozanların da katıldığı, türkülerini okuduğu sazlı, sözlü bir gece idi. Bitmedi. Uygur Türklerinden olan akademisyen Abduşşukur Qumtur uygur Türklerine yapılan şiddet ve baskıları dile getirdi. Şiirini okudu. Sonra Saygıdeğer eşi Münevver Hanım, Uygur Türklerinin Halk Danslarından küçük bir örnek sundu.
Özbekistan’dan gelen şaire hanımlar da kendi dillerinde konuşmalarını yapıp şiirlerini okudular. Büyük alkışlar alarak yerlerine oturdular.
|
|
11
|
|
|
|
Hamas teröristtir derseniz ya İsrail nedir?
Kin ve nefret üzerine kurulmuş bir “terörist devlet”tir…
Hristiyan Batılı emperyalistler, kestikleri Yahudiler karşısında düştükleri aşağılık kompleksiyle devlet olarak kurdukları ve şımarttıkları İsrail, yıllardır “savunma refleksi” adı altında cinayet işliyor… |
|
12
|
|
|
|
Ne ara aldınız bu kadar lüks arabayı? Ben yıllardır aynı arabaya binerken helal param ile ''On yaşında bir arabaya'' sizde ki bu lüks arabalar garaja nasıl girdi... ''Ehliyetimiz var herhalde biz soktuk garaja'' demeyeceksiniz... Bunların yirmi yirmi beş tane son model arabaları varmış. Allah daha çok versin, diyemiyorum tabi ki Allah akıl fikir versin demek varken. Onu diyorum ama, yine de akılsızca davranmaya devam ediyorlar... |
|
13
|
|
|
|
On altı yıl resmi tedrisattan geçtim, on bir yıldır da öğretmenlik yapıyorum. Okumayı ve araştırmayı seviyorum. Buna rağmen Atatürk’ün kardeşlerinden haberdar değildim.
Öğrencimden öğrendim
Ayıp mı? Hicap duymam gerekir mi?
|
|
14
|
|
|
|
İnsanları akıllılar ve aptallar diye ayırmak çok da akıllıca bir iş olmasa gerek. Bizim bilmediğimiz, hiç bir zamanda bilemeyeceğimiz bir sayı, dünyaya şimdiye kadar ne kadar insan gelmiş, bunların kaç tanesi kadın, kaç tanesi erkek? Kaçı aptaldı, kaçı akıllıydı? Bizim aptal zannettiklerimizin bazıları akıllı, akıllı zannettiklerimizin de bazıları aptal ve salak çıktı... |
|
15
|
|
|
|
Kimileri der ki bol bol dinlen geçer... Kimileri der ki ilacı bu... Böyle devam et ve iyileş. |
|
16
|
|
|
|
Yozgat Sevdalıları Şairler Antolojisine Katılan Şairlere Teşekkür |
|
17
|
|
|
|
İsterseniz son söyleyeceğimi, baştan söyleyeyim:Olayın, “insan sevgisi, halkların kardeşliği, kültürlerin kaynaşması”, vesaire ile ilgisi yok! |
|
18
|
|
|
|
Sağlık dünyadaki en büyük varlığımızdır. Allah’ın bize emanetidir bedenimiz, onu hor ve hakir kullanmamalıyız. Hayatın tadı ve tuzudur sağlık… Fakat işler her zaman düzgün gitmez. İnsanların aklına gelmeyen başına gelir. Günün birinde sıhhatimizi, paramızı, malımızı, dostlarımızı kaybedebiliriz. Fakat geleceğe dönük umudumuzu kaybetmemeliyiz. Umudunu yitiren her şeyini yitirmiş demektir. Sağlığın kıymeti hiçbir şeyle ölçülmez. |
|
19
|
|
|
|
İnanın insan bakamıyor televizyonlara... Yürek zaten paramparça. Şimdiye kadar en şiddetlisi sanırım Şili de olmuş dokuzu geçen bir ölçekte, yerle bir olmuş her şey... İnsan giden canlarına mı yansın, borç harç aldığı ve kısa zaman önce güle oynaya yerleştiği evine mi yansın? Richter, depremi ölçüyor ölçmesine de, yüreklerdeki depremi nasıl ölçeceğiz? O yangınlar nasıl sönecek, ruhtaki hasarları nasıl tamir edeceğiz?
|
|
20
|
|
|
|
Bir sene iki sene öncesine kadar ödediğimiz elektrik paralarının günümüzde neredeyse iki katını öder olduk. Oysa ki bu elektrik paralarını biraz toriği çalıştırarak ucuza getirebiliriz... Yok canım, yok öyle bazı zibidilerin, vatan hainlerinin yaptığı gibi tel mel attırarak değil, o hırsızlık bize ters, hem de kul hakkı... Zaten o tür sayaçlarda kalktı bildiğim kadarıyla...
İlk önce hava karardı mı mumları yakın ve aile efradınızı alın çevrenize ’’Hadi bakalım şimdi size Çayda Çıra Oyununu öğreteceğim.’’ deyin. Peh peh peh! Eski folklorcuyuz ya... Ama bir türlü de öğretmeyin, öğretir gibi yapın, sakın öğretmeyin... Bir müddet böyle gider, elektrik yakmazsınız...
|
|
|
|