Yine bahtıma rüyalarım düştü. Rüyalarıma girersin sen her gece. Her sabah uyandığımda da, kor gibi yüreğime küreklenen kömür gözlerini unutmak için tüm gün kömür ocağında çalışanlar gibi terden sırılsıklam olurum. Gözlerin sonra toz halinde bulaşır tenime. Ve yine akşam ve yine gece. Yine uykumda bir madene girer gibi kömür gözlerin girer rüyalarıma. Bu ıstırap böyle devam eder. Ey kömür gözlüm yüreğimin ateşinden uzak dur lütfen. Senin bana her bakışın ey kömür gözlüm, grizu patlatır içimde. Tüm dünyam kararır sonra. Nefes alamam bakışlarınla. Ey kömür gözlüm, bakışlarını kürekleme gözlerime. Yangınlarımdan uzak dur ey kömür gözlüm, daha yağmur görmemiş bu yüreği bir kor haline getirme. Sen her gece girerken rüyalarıma, ben ateşe uzanır gibi yatarım yatağıma. Sonra ayaklarımdan topuklarımı yaka yaka girersin bedenime. Ey kömür gözlüm, ne istersin benden. Bir kömür ateşten ne ister, bir ateş alev halindeyken tıpkı sana benzer. Öyle bir renge bürünürsün ki hayatımda, her çiçek senin rengindeyken yanmaktan kurur ve kül olur. Ey kömür gözlüm, senin niyetin de beni kül etmek mi? Eğer kömür gözlüm, ateşli bakışlarına dayansam, bir elmas olurum, aşkın ışıltısıyla parlayan. Ey kara gözlüm, bana her bakışın kuyuya düşme hissi uyandırır bende. Öyle derin bir bakışın var ki, düşersem, kirpiklerini uzatmazsın ellerime. Öyle uzun kirpiklerin var ki, her bakışını kürekler kor gibi yüreğime. Ey kömür gözlüm, sen beni amele edersin, bakışlarının yükünü çektire çektire. Sırtımda kömür gözlerinin ağırlığını taşırım her gece. Ama yine de bıkmam seninle göz göze gelmekten. Sen şiirimin son mısrası olduğun anda, bir bakarım kağıdın kenarı yanar. Öyle bir duyguyla tutuşursun ki şiirimde, ellerim yanar. O zaman anlarım, senin yangınlarıma adını verdiğini. O zaman anlarım ki şiirlerimi yazdığım kaleminin ucu, kömür gözlerinden yapılmıştır. Ey kömür gözlüm, bu ne eziyettir. Sen şiirlerim kadar bitmeyeceksin, yüreğimde. Her alev alışımda, sen çıkacaksın ortaya. Tıpkı bir orman yangını gibi yanar dizelerim, senin kömür gözlerinden her bahsedişimde . Bu ne eziyettir böyle. Bir şair şiirlerinde yakılır mı hiç? Beni öyle yakar kül edersin ki, kül rengin saçlarından tanırsın beni. Önüne dökülen ateş kıvrımı saçlarından anlarsın beni. Ya da bir kıvılcım halinde düşünce düşüncelerine, o vakit ya benzersin bana ya da benzersin bir ateş yerine.