Yaşam hoştur, ölüm rahat ve huzurludur. Zor olan geçiştir. -Asimov |
|
||||||||||
|
Öyle maalesef… Yitik hayatlarla ilgili öyküler dizisi hazırlansa her biri gerçek bir hayat hikayesi olan, kadınlara yaşattırılan acı ve sömürü dolu kocaman ve kalın bir kitap olur diye düşünmeyin sakın. Olmaz, o kadar kalın kitap olmaz. Öykü aynı, yaşanan, yaşattırılan aynı, sonuç aynı olur değişen sadece kadınların ismi ve yaşadıkları yerdir bu öykülerde ama her biri gerçek dolu. Kitabı kalınlaştıracak olan sadece yitik hayatların isimlerinin alt alta sıralanması olurdu herhalde. *** Dört inek eşittir on üç yaşında bir kadın zihniyetini taşıyan bir kaç erkek… Sadece kızını bu şekilde satan baba değil suçlu burada, pazarlığa katılan herkes esasında. Ve 2010 yılında Türkiye’de son olaydaki gibi Ankara’ya 200 km mesafedeki bir ilçe de olmuyor bu, basına yansımayan daha bir çok yerde. Kız önce 29 yaşındaki bir inşaat işçisiyle 4 inek karşılığında imam (imam da erkek haliyle) nikahıyla evlendiriliyor. Geçimsizlik sonucu ilk erkekten ayrılma ve daha sonra 10 000 TL karşılığı başka biriyle imam (malum, o da erkek) nikahı yapılması… Bu arada ilk erkekten ölü bir cenin aldırıyor hastanede doktora (bu doktorun da erkek olduğunu düşünüyorum, normal şartlarda resmi evlenme cüzdanı olmayan 13 yasındaki bir kadının bu durumunu, hastanede görevli polise bildirmesi o çocuğun ikinci defa satılmasını engellerdi belki de). Sonra ikinci erkek, paranın tamamını ödeyemeyince, esas erkek olan baba ile kavga ediyorlar. Olay emniyete düşünce dram ortaya çıkıyor. *** Bu sadece küçük yaşta evlendirilen kızların dramıyla ilgili bir olay... İlk defa olmuyor Türkiye’de belli ki son da olmayacak. Hani başlık atıyor gazeteler 2010 Türkiyesi’nde utandıran haber diye. Emin olunuz bu zihniyetle 2020 de de aynı haberleri aynı başlıklarla gazetelerden okursunuz. Şimdi soruyorum; bu tür haberlerden sonra bu nikahları kıydıran ve kıyanlardan, bu nikahta şahit olanlardan haklarında hiç soruşturma açılanı, gözaltına alınanı okudunuz mu gazeteler de. Bırakın tutuklanmasını, mahkeme karşısına çıkmasını. Sadece bu kadarını soruyorum. Var mı? *** Sonrada toplum, kendi yarattığı kötülükler karşısına çıktığı zaman; pis, tüh, kaka gibi benzetmelerle düştükleri sonraki hayatlarında bu kadınları dışlıyor. Tezada bakın. (Gürsel ÇOLAKOĞLU- Karadeniz Gazetesi, Ocak 2010)
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © gürsel çolakoğlu, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |