..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Herkes aynı notayı söylediğinde uyum elde edilmiş olunmuyor. -Doug Floyd
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
İzEdebiyat - Yazar Portresi - Rıdvan Kaya
Rıdvan Kaya - Rıdvan Kaya
Site İçi Arama:


Son Eklenenler
  Evrim Teorisi Hakkında Bilimsel Gerçekler (Rıdvan Kaya ) 21 Aralık 2024 Felsefe 

Doğada gözlemlediğimiz mükemmel tasarımlar, insan aklını her zaman derinden etkilemiştir. Bu tasarımlar, yalnızca biyolojik sistemlerde değil, aynı zamanda yapay zekâ ve teknoloji alanında da karşımıza çıkar. Örümceklerin ağ örme becerisi, kuşların tüylere sahip olması, bitkilerin fotosentez yapabilme yeteneği ve yapay zekâ sistemlerinin işleyişi, hepsi birbirinden bağımsız şekilde gelişen ama tümüyle mükemmel yapılar olarak insanın evrimsel süreçten mi, yoksa üstün bir yaratıcının işinden mi kaynaklandığı sorusunu gündeme getirir.

  Evrim Teorisi ve Allah'ın Varlığı (Rıdvan Kaya ) 21 Aralık 2024 Felsefe 

Evrim teorisi, biyolojik çeşitliliğin rastlantısal değişim ve doğal seçilim yoluyla meydana geldiğini savunan bir anlayıştır. Ancak bu teori, bilimsel temelleri zayıf ve birçok mantık hatası içeren bir inanç sistemine dayanmaktadır. Evrimcilerin iddialarına göre, canlılar rastlantılar sonucu evrimleşmiş ve basit bir yapıdan karmaşık bir hale gelmiştir. Ancak, bu iddiaların doğruluğu, bilimsel kanıtlarla çelişmektedir. Öncelikle, evrimcilerin temel iddialarından biri, tek bir proteinin bile rastlantılarla oluşamayacağına dair kanıtların bulunmamış olmasıdır. Canlı hücrelerinin yapısı, rastlantılarla oluşamayacak kadar karmaşıktır. Ayrıca, evrimci bilim insanlarının öne sürdüğü geçiş formlarının hiçbiri bilimsel olarak doğrulanmamıştır. Gerek fizyolojik, gerekse genetik düzeyde, tek bir amino asit bile doğal koşullar altında oluşmamıştır. Bu durum, evrim teorisinin geçersizliğini gösteren önemli bir kanıttır. Evrim teorisinin savunucuları, gelişen bilimle birlikte bu teorilerin geçerliliğinin arttığını iddia etseler de, aslında bu teoriler daha da çürümektedir. Canlıların yaşam biçimleri, biyolojik yapılarına dair yapılan keşifler, evrimcilerin öne sürdüğü teorilerle uyumsuzdur. Özellikle hücre yapılarının karmaşıklığı ve her bir organelin belirli bir işlevi yerine getirmesi, rastlantıların ve tesadüflerin bir sonucu olamayacak kadar özel bir düzeni işaret etmektedir. Evrimci bir bakış açısına göre, tüm canlılar evrimsel bir süreçten geçmiş ve bu süreç rastlantılarla şekillenmiştir.

  Medyanın Evrim Algısı ve Bilimsel Anlayış (Rıdvan Kaya ) 21 Aralık 2024 Felsefe 

Evrim teorisi, uzun yıllardır bilim dünyasında önemli bir tartışma konusu olmuştur. Ancak, bu tartışmalar yalnızca bilim insanları arasında kalmayıp, medya ve toplumda da geniş bir yer bulmuştur. Özellikle Batı medyasında sıkça karşımıza çıkan evrimsel anlatılar, evrim teorisinin bilimsel bir gerçeklik olarak kabul edilmesini sağlamaya çalışırken, aynı zamanda toplumu da bu görüşü kabul etmeye teşvik etmektedir. Ancak bu süreçte, medya organlarının ve bazı bilimsel kaynakların evrimi ele alış biçimleri, gerçekte evrim teorisinin doğruluğunu sorgulamak için bir fırsat sunmaktadır. Medya, evrim teorisinin yayılmasında ve topluma kabul ettirilmesinde büyük bir rol oynamaktadır. Büyük medya kuruluşları ve saygın dergiler, evrim teorisini sürekli olarak gündeme getirir ve bilimsel bir gerçeklik gibi sunarlar. Ancak, bu anlatıların çoğu, bilimsel verilerden çok, ideolojik bir bakış açısının etkisi altında şekillenmektedir. Bu durum, özellikle evrim teorisini tartışmaya açan ve ona karşı çıkan seslerin medyada yer bulamamasıyla pekişir.

  Haeckel’in Recapitulation Teorisi ve Bilimsel Çöküşü (Rıdvan Kaya ) 21 Aralık 2024 Felsefe 

19. yüzyılın sonlarında, evrimci biyolog Ernst Haeckel tarafından ortaya atılan "Recapitulation" (Tekrar Teorisi), uzun yıllar bilimsel bir gerçek olarak kabul edilmiş ve evrim teorisini destekleyen önemli bir argüman olarak sunulmuştur. Ancak ilerleyen yıllarda bu teorinin, tamamen bilim dışı bir hayal ürünü olduğu ortaya çıkmıştır. Haeckel'in teorisi, canlı embriyolarının gelişim süreçleri sırasında, sözde atalarının geçirdiği evrimsel aşamaları tekrar ettiğini iddia ediyordu. Örneğin, insan embriyosunun gelişiminde önce balık, ardından sürüngen özellikleri sergilediği ve en sonunda insana dönüştüğü öne sürülüyordu. Günümüzde bu teorinin birçok açıdan geçersiz olduğu bilinmektedir. Haeckel'in "solungaç" olarak adlandırdığı yapılar, aslında insanın orta kulak kanalı, paratiroid bezleri ve timüs bezlerinin başlangıç noktalarıdır. Embriyonun "yumurta sarısı kesesi" olarak tanımlanan kısmının ise, gerçekte bebeğin kan üretimini sağlayan bir yapı olduğu anlaşılmıştır. Ayrıca Haeckel'in "kuyruk" olarak tanımladığı yapı, insanın omurga kemiği olup, yalnızca bacaklardan önce oluştuğu için kuyruğa benzemektedir. Bu bulgular, bilim dünyasında genel kabul görmüş gerçeklerdir. Evrimciler dahi bu hataları kabul etmektedir. Neo-Darwinizm’in kurucularından George Gaylord Simpson, “Haeckel evrimsel gelişimi yanlış bir şekilde ortaya koydu.

  Homolog Organların Evrimsel Çıkmazı (Rıdvan Kaya ) 21 Aralık 2024 Felsefe 

Homolog organlar, farklı canlı türlerinde benzer işlevlere sahip organlar olarak tanımlanır. Evrim teorisi, bu organların ortak bir atadan türediğini öne sürer. Ancak, yarasa, kuş ve sinek gibi tamamen farklı canlı gruplarında bulunan kanat örneği, bu iddiayı çürütmektedir. Bu gruplar arasında herhangi bir evrimsel bağ kurulamazken, her birinde kanat gibi kompleks organların bulunması, bu organların bağımsız olarak ortaya çıktığını göstermektedir. Benzer bir durum, göz yapılarında da gözlemlenmektedir. İnsan ve ahtapot gibi farklı canlılarda benzer yapıya sahip gözlerin bulunması, evrimsel bir açıklamadan ziyade, belirli bir işlevi yerine getirmek için yaratılmış olduklarını düşündürmektedir.

  Evrim Teorisinin Bilimsel Dayanaksızlığı (Rıdvan Kaya ) 21 Aralık 2024 Felsefe 

Evrim teorisi, Charles Darwin'in 19. yüzyılda ortaya koyduğu ve türlerin zamanla değişim göstererek başka türlere dönüştüğünü öne süren bir hipotezdir. Ancak, modern bilimsel bulgular bu teoriyi destekleyecek somut kanıtlar sunamamıştır. Aksine, evrim teorisinin temel dayanak noktaları olan "varyasyon", "doğal seleksiyon" ve "mutasyon" gibi kavramlar, türlerin sabit kaldığını ve genetik sınırların aşılamadığını ortaya koymaktadır.

  Evrim Teorisinin Bilimsel Çöküşü ve Hayatın Kökeni Üzerine Gerçekler (Rıdvan Kaya ) 21 Aralık 2024 Felsefe 

Evrim teorisi, canlıların rastlantısal ve doğal seleksiyon yoluyla bugünkü hallerine ulaştığını öne süren bir yaklaşımdır. Ancak bu teori, hayatın kökenini açıklamaya çalışırken karşılaştığı ciddi bilimsel ve mantıksal sorunlar nedeniyle geçerliliğini yitirmektedir. Bu makalede, yaşamın başlangıcı ve evrimsel mekanizmaların yetersizlikleri üzerine bilimsel ve mantıksal bir değerlendirme yapılacaktır. Canlılığın temel birimi olan hücre, olağanüstü derecede kompleks bir yapıya sahiptir. Genetik sistem, bu kompleksliğin temel taşlarından biridir ve DNA, RNA, ribozomlar, amino asit taşıyıcı moleküller ve sayısız enzim gibi birbirine bağımlı birçok unsurdan oluşur. Bu sistemlerden herhangi birinin eksikliği, hücrenin işlevselliğini tamamen ortadan kaldırır.

  Termodinamiğin İkinci Kanunu ve Evrim Teorisi: Bilimsel Bir Tartışma (Rıdvan Kaya ) 21 Aralık 2024 Felsefe 

Fizik biliminin en temel yasalarından biri olan Termodinamiğin İkinci Kanunu, evrendeki tüm sistemlerin zamanla düzensizliğe, dağınıklığa ve bozulmaya doğru ilerlediğini ifade eder. Bu yasa, canlı veya cansız her varlığın, doğal süreçlerin etkisiyle aşınıp yok olacağını bilimsel olarak ortaya koyar. Entropi Kanunu olarak da bilinen bu ilke, bir sistemin düzenli ve organize bir yapıdan düzensiz ve plansız bir yapıya geçişini tanımlar. Bir sistemdeki düzensizlik arttıkça, entropi seviyesi de artar. Bu temel yasa, evrenin geri dönüşü olmayan bir şekilde daha düzensiz bir yapıya doğru ilerlediğini kesin bir şekilde ortaya koymuştur. Albert Einstein, Termodinamiğin İkinci Kanunu’nu "bütün bilimlerin birinci kanunu" olarak tanımlamış ve bu yasanın evrendeki hükmedici düzenin temelinde yer aldığını belirtmiştir. Sir Arthur Eddington ise bu yasayı "evrenin en üstün metafizik kanunu" olarak nitelendirmiştir. Bu bağlamda Termodinamiğin İkinci Kanunu, fiziksel dünyanın temel işleyişini açıklamada vazgeçilmez bir role sahiptir. Evrim teorisi, basit ve düzensiz moleküllerin zamanla daha kompleks, düzenli ve organize yapılar oluşturduğunu iddia eder. Ancak bu süreç, Termodinamiğin İkinci Kanunu ile açıkça çelişir. Entropi Kanunu'na göre, hiçbir sistem kendiliğinden daha düzenli ve karmaşık bir yapıya dönüşemez; aksine, zamanla daha düzensiz ve dağınık bir hale gelir. Bu durum, evrim teorisinin iddialarını bilimsel olarak tartışmalı bir noktaya taşımaktadır. Evrim teorisinin savunucuları, dünyanın açık bir sistem olduğunu ve güneşten gelen enerji akışının bu düzeni sağlayabileceğini öne sürer. Ancak enerji girişinin, bir sistemi düzenli hale getirebilmesi için belirli mekanizmaların varlığı gereklidir. Örneğin, bir araba motoru olmadan benzindeki enerjiyi kullanamaz. Benzer şekilde, canlı organizmalar, güneş enerjisini karmaşık mekanizmalar aracılığıyla kimyasal enerjiye dönüştürebilir. Fotosentez ve sindirim gibi süreçler, bu mekanizmaların en çarpıcı örnekleridir.

  Hayatın Kökenine Dair Evrimsel Paradoks: Rna Dünyası ve İmkânsızlık Zinciri (Rıdvan Kaya ) 21 Aralık 2024 Felsefe 

Bilim insanları, hayatın kökenini açıklama çabasıyla birçok teori geliştirmiştir. Ancak bu teoriler arasında en dikkat çekici olanlardan biri, 1980'li yıllarda ortaya atılan RNA Dünyası hipotezidir. Bu hipotez, yaşamın başlangıcını açıklamaya yönelik cesur bir girişim olsa da beraberinde çözülmesi zor pek çok soruyu getirmiştir. Moleküler evrimin bu kritik kavramına ve onun dayandığı bilimsel problemlere yakından bakalım.

  Evrim Teorisinin Amino Asit ve Proteinlerin Kökenindeki Açmazları (Rıdvan Kaya ) 21 Aralık 2024 Felsefe 

Evrim teorisi, canlılığın kökenini açıklamaya yönelik iddialarıyla bilimsel çevrelerde uzun süredir tartışma konusu olmuştur. Bu teorinin dayandığı temel hipotezlerden biri, ilkel dünya koşullarında amino asitlerin ve bu amino asitlerden proteinlerin tesadüfen oluşabileceğidir. Ancak bu iddia, hem matematiksel hem de kimyasal açıdan ciddi eleştirilerle karşı karşıya kalmıştır.

 

 



İnsan samimi olmadıktan sonra hakkında detaylı bilgi olsa dahi fayda görmez. Önemli olan Allah'ın kişi hakkında ne düşündüğüdür.



 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Rıdvan Kaya , 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.

 

Bu dosyanın son güncelleme tarihi: 22.12.2024 04:43:21