 • İzEdebiyat > Bilimsel > Felsefe |
1
|
|
|
|
El; "mülkün sahibi benim" derken bunu aslanlara, ineklere, ceylanlara, böceklere karşı söylemiyordu. El üreten sistemin içinde mülkün sahibi benim diyemediği için, idraki bir söylem ve anlatım olarak dıştan kolektif sistemin içine konuşmakla EL, üreten insana karşı kendi sahipliğini deklare ediyordu. El bu söylemle üreten insana göre tanım ve belirlilik kazanıyordu.
|
|
2
|
|
|
|
Üretim koşullarını ortaya koyan tarihsel gelişim içinde önce, mülkü takdir edip, sonra da takdir edilen mülk içinde üretim hareketi başlatma diye bir olgu yoktur. Böyle bir girişme yoktu. Bir mülk sahibinin etrafında bileşen bir gerçeklik ve bir hakikat yoktu. Bu algı ancak üretim hareketi üzerine oturan mülk sahibi olmakla, mülk sahipliği hayalini kurmakla kendi dimağını uyuşturan, zikir çeken berduşluklarla mümkündü. |
|
3
|
|
|
|
Kaçıncı kez hayat olarak kurulup hayat olarak yok olma eşiğinde yeniden yaşama tutunuştuk. Dünya, kaçıncı manyetik alan değişmelerini yaşadı ve yaşayacaktı? Yine dünya hayat için uygun olmayan tektonik olayları kaçıncısını yaşadı ve daha kaçıncısını yaşayacaktı?
|
|
4
|
|
|
|
Kolektif alan; herkesle üretecek olan bir üretim nesnesini kullanmaya, herkesle bir tüketime sahip olan yararlanışa paydaşlı olmanızdan öte; kolektif bir depo enerjiye, kolektif yapabilirliğe ve kolektif zenginliğe "bu lütfu keremi olmakla bu senin" demiyordu. |
|
5
|
|
|
|
Molekül yapının bağlanımı çekirdek bağlanımı olan atomik yapılar gibi füzyon ya da kaynaşan bağlanımı değildi. Moleküler bağlanım çok daha kolay durumların yapbozuyla kuantum düzlemli elektron transferiydi. Ya da elektron paylaşımıylaydı. Veya Van der Waals kuvvetler bağlanımıyla olmakla, bambaşka bir kapasite ve yeti sel (yapabilirlikle) özellikt |
|
6
|
|
|
|
Hücre kendisini yani kendi bileşim sel bütünlüğünü tanıyan, kendisi dışında başka bir organiği sindiren ilişkilenmeleriyle ortam boşluğunu doldurmanın dinamiğine ve denge koşullarına dönüşüyordu. Her hücre organikle beslenmez. Bitki hücresi inorganik beslenir. |
|
7
|
|
|
|
Öbekleşen eğim durum atomdu. Atom küçükler dünyasına göre kısıtlanmıştı. Ama atom da kuantum dünya içinde olmayan yepyeni özellikler bileşimine açık bir yapı taşı olmakla atomdu. Atomun kısmen kararlı bir iç düzeni ve kararsız bir BAĞ elektron yapı girişmesi vardı. |
|
8
|
|
|
|
Makro dünyayı tetikleyip ateşleyen de mikro dünyadır. Ancak makro dünyada eser müyesser ilişkisi kurulursa da bu söylem de görecedir. Kolektif inşa kişinin değil kolektif gücün eseridir. Kolektif güç kişide yoktur. Şu halde kişi değil kolektif güç inşacıdır. İnşacısı olmadığınız ve sizin dışınızda olan kuvvetten ötürü siz de inşanın sahibi değilsiniz. |
|
9
|
|
|
|
Yani ışık çevredeki her bir çevre unsurlarına zorunlu bir karşılaşma olur iken; aynı zamanda da yine üssel durumlu çevre unsurları da ışık için zorunlu bir karşılaşma oluyorlardı. |
|
10
|
|
|
|
Entegrasyonun parça bileşimleri olan yeti sel uzay zamanı dünyaya özgü bir damgayla kodlanacaktı. Bu kodlanma evrensel uzay zaman genel bağıntısını veren yasaların içindedir. Dünya kendi dışında birçok bağıntı durumla girişme olan özel yalıtımına özgü, özel kapasite bağıntılı kimi kendi yasalarıyla çevrim olup, kendi ağırlık merkezlerini oluşacaktı.
|
|
11
|
|
|
|
Hâlbuki ki ne yetenek ne us, sınıfsal bir karakter değildiler. Yetiler üzerine sınıfsal karakterle yansıtmaydı (öğretiydi). Ancak köleci toplumlar da "bilmesinlercilik-anlam bilim oyunu-semantizm) uygulanır”. Egemen sınıfların yaptığı bilmesinler taktiği içinde çalışan emek kesimleri, her zaman kolektif eğitim öğretim eksikliği içinde tutulurlar. |
|
12
|
|
|
|
Toplumlar; nüfus gibi; biliş, buluş, teknik teknolojileri kullanımları gibi zamana bağlı bir üretim gücüyle sınırları olan belirli oluşturturlar. Ama toplumla sınırlı bu belirli oluşlar kişileri Einstein gibi Cahit Arf gibi, Pir Sultan Abdal gibi Graham Bell gibi; Pasteur gibi belirleyen dalgalanmalarıyla kişilere yaratıcı birer dış olanaktırlar.
|
|
13
|
|
|
|
Ortamın saydam olup, saydam olmamasını girişimle ışık belirler. Biz de ışık geçiren ortama, saydam; ışık geçirmeyen ortama da saydam olmayan ortam deriz. Fakat ortam da ışığın yola devam edip etmeyeceğine ilişkin girişimle ışığın davranışını ya da ışığın nasıl davranacağını belirler. |
|
14
|
|
|
|
Doğuşta kuantum teorisini bilen bir "yaratıcılıkla" da doğmuyordunuz? Doğuştan kuantum teorisini öğrenemeyecek bir engel ile de doğmuyordunuz. Kapasite içi yetiler belli bir şeyle belirli değildi. Yetiler belli bir şeye karşı nötrdü (yansızdı). Einstein’a kendi öncesinin o alana dek (fiziğe dek) kolektif hafızasını vermeseniz, Einstein rölatife teorisini ortaya koyabilir miydi?
|
|
15
|
|
|
|
Yine o mesleğe özgü anlama anlatım dili gibi, o mesleğe uygun düşünce üretme gibi, o mesleğe uygun kalıplarla anlama anlatmalar vardı. Yine o mesleklere uygun araç gereç yapımına özgü o araç gereçleri kullanma yeteneği gibi incelikler; farklılıkları vardı. |
|
16
|
|
|
|
Hiç bir toprak, hiç bir hayvan; hiç bir hayat insanı yoksul kılacak bir sonuçla var değildirler. Hayat sahibi olunan bir mülke içinde de doğmuyordu. Öyle olsaydı kimse mülkü içine hiç kimseyi doğdurmazdı.
|
|
17
|
|
|
|
Bir gerilim alanı (eğim zaman, öbek zaman olarak; nicelik, nitelik olarak vs.) diğerine tersi durumlarla oransaldır. Bir gerilim 3 ise ve diğer gerilim öbeği 5 ise; bir gerilimde 3 'ün 5 e oranı 3/5 = 0,6 iken; diğer gerilim öbeği olan 5 in 3 'e oranı 5/3= 1,66666... türü bir devinme oranı bu tür direnç ile girişme, dönüşme ve akıştır. Devim böyle bir şeydir.
|
|
18
|
|
|
|
Toplumlar; nüfus gibi; biliş, buluş, teknik teknolojileri kullanımları gibi zamana bağlı bir üretim gücüyle sınırları olan belirli oluşturturlar. Ama toplumla sınırlı bu belirli oluşlar kişileri Einstein gibi Cahit Arf gibi, Pir Sultan Abdal gibi Graham Bell gibi; Pasteur gibi belirleyen dalgalanmalarıyla kişilere yaratıcı birer dış olanaktırlar.
|
|
19
|
|
|
|
Hayat organize tepkiler çeşidiyledir. Hayat uyarılan yalıtıma bütünlük içinde uyarıya yalıtıma bütünlükle bir cevap yansıtması ile olan bir örgütlenmedir. Hayat organizeni örgütlenme içindeki bir bileşimin özelliği olan yeni bir kolektif kapasite ve yeni bir bileşimse yaratıcılıktır.
|
|
20
|
|
|
|
Akıllı zekâ; moleküler evrimle ama moleküler evrimden epey sonra hayatla vardı. Hayat, kendisini kollara dallara ayıran türler içinde biyolojik bireylerde bireysel özne ve öznel oluşla vardı. Bu akıl da kişinin korunan yasası çerçevesinde enerji sarflarıyla, bir yetenek kapasite olmakla gelişme ve sınırlanmaydı. |
|