eskiden beþiktaþ harbiye arasý çalýþan
alaturka dolmuþlarda
bir þoför vardý
ustura kemal
karnemdeki her zayýf için bir gazoz ýsmarlamýþtý bana
ama dolmuþtan indiðinde yiyosa hýzlý kapat kapýyý
o gün bugündür ne karne aldým ne zayýf ne de gazoz

garson bir yetmiþlik baðla bakiyim ordan
onsekizlikler senin olsun
kýzlar sýcak ve kurak
kýþlar soðuk ve yaðmurlu diyorsam
üstüne basa basa söylüyorsam
doðrudur

adýný bilmem ama
saçlarýný eskiye tarardý
sonra tüm sokaklar onun
eteði kýsaldýkça bacaklarý uzardý
öyle uzardý ki tüm mahallelinin boynuna sýçrardý
boynu tutuk biri görsem aklýma gelirdi
bacaklarý da gelirdi
etekleri bir gider bir gelirdi
saçlarýný rüzgarla yeniye býrakýrdý
fena daðýlýrdým

dedikodusu bile yaðmurluydu
bahsi geçince bereket yaðýyor derdik
mal sahibi evden çýkarmýþ sonra
cenaze çýktý sanki
kütüphaneye döndü kahve

o gün bugündür ne etek gördüm
ne bacak ne de kadýn