..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Sanatçýnýn iþlevsel tanýmý bilinci neþelendirmektir. -Max Eastman
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Deneme > Yaþam > Mesut ÇABUK




1 Kasým 2002
Özgeleceðim Özgeçmiþimde Saklýdýr...  
Mesut ÇABUK
Hala çocuktuk, hala ayný oyunlarda zaman öldürüp, ne ihtilal sonrasý Türkiye’si, ne Özal’lý yýllarýn atýlýmý ile ilgilenmiyorduk...


:BCAB:
...Özgeçmiþim...

Doðum ve Mahalle…

Ne ilk ne de son aðlayanýyým dünyanýn bir 16 Temmuz’unda doðanlarýndan... Coðrafyasýna göre fazla kalabalýk kabul edilmesede 7 çocuklu bir ailenin altýncý çocuðuyum. Sevginin paylaþýldýðý, aþýn bölüþüldüðü, büyük bir malýn mülkün sahibi; reisi olmayan bir aþirette söz sahibi bir “baba” ile hemcinslerine göre “diþli” sayýlabilecek; sözünü esirgemeyen bir “annenin” kurduklarý bir ailede büyüdüm.

Çocukluðum komþuluk kavramýnýn “eskiden”olduðu gibi “doya doya”, “candan” ve “kardeþçe” yaþandýðý, çocuklarýn bir arada, belirleyeni belirsiz ve isimsiz kurallarla, özgürce oyun oynama alaný ve fýrsatý bulduklarý bir mahalledeydik ama dostlar arasýnda, dostlar sofrasýnda. O günlerde, o yörede olmayan ama bugün içinde yaþadýðým yalnýz doðup, yalnýz büyüyen ve beraberce ölen apartman toplumundan farklý “yalnýzlýðýmýzý paylaþacak” insan bulamazdýk çünkü “yalnýzlýk sadece Allah’a mahsustu”, yalnýzlýk yoktu bizim literatürde...

Ýlkokul...

Ders aralarýnda eve birþeyler atýþtýrmaya gidebileceðim kadar yakýn bir okulda, “evimin çevresindeki arkadaþlardan örgülü” sýnýflarda ve her sene “deðiþik bir hoca yýpratarak”, oyunlardan ibaret dünyaya yatay ve dikey çizgiler çizerek adým attýðým ve “gidenin dönmediði” harfler rakamlar oyununu tanýmaya baþladýðýmýz ilk basamak olan ve beþ yýlýmýza malolan adýna ilkokul dedikleri yerde ilk sýnavýma girdim.
Hala çocuktuk, hala ayný oyunlarda zaman öldürüp, ne ihtilal sonrasý Türkiye’si, ne Özal’lý yýllarýn atýlýmý ile ilgilenmiyorduk... Büyükler kalkýnma programlarýnda, ne olduðunu bilmediðimiz ama “muhtaç” olduðumuz “5 centten” bahsediyolardý, biz “dolar” gördüm diyenlere aval aval bakýyorduk... ve kravatlý yýllara adým atýyorduk, artýk büyüyorduk...

Ortaokul

Hayatýn 4 seçeneðe sýðdýrýldýðýný þaþýrarak izliyorduk... Oysa hiçbir oyunda dört gibi komik seçeneðimiz yoktu, sýnýr tanýmazdý çocukluðumuz...
Yine ayný havada, sihirli deðneði beklerken müdür sopasýyla karþýlaþarak baþlýyorduk “ciddi” ve “gençlerin” okuluna; biraz içre dönük – yabancý çocuklarla okuyacaktýk- biraz ergen olarak... “Anadolu Lisesi” diyorlardý oraya, tek farký vardý oysa: müdürü’de öðrenciside daha fiyakalýydý... Ha birde denklem çözmeyi öðreniyorduk. Büyümeye baþlýyor, yorum yapmayý öðreniyorduk sonucunda da “rasyonalizmi ve pragmatizmi” buluyor, menfaat diye birþey icat ediyor, dostluðun üzerine kezzap döküp yemeyi öðreniyorduk... Artýk tam anlamýyla büyümüþtük... Öyle sanýyorduk...

Lise...

Hayatýn Aðrý dýþýnda farklý ve güzel olabileceðini “Erzurum Fen Lisesi’nde” öðrendim. Paylaþýlacak daha bir sürü þey olduðunu ve þartlar ne olursa olsun “kalýcý, saf ve pazarlýksýz” dostluklarýn kurulabileceðini öðreniyorduk... Ýnsanýn en mahrem yeri yatak odasýný paylaþýyorduk “yatýlý okul” çatýsý altýnda, ama gerçek benliklerini daha iyi görüyorduk, gizlisi saklýsý olmayan bir ortamda ...
Önceleri hayat hýzlý, sýký çalýþma gerektiren birþey oluyordu ders kitaplarýnda sonra da “þýk” sayýsý 5’e çýkýyordu test kitaplarýnda ve nihayetinde üniversiteye hazýrlýk deniyordu “stresli” yüzüne hayatýn, stres denen misafirliði bitmez yabancýnýn içimizdeki kalýntýsýna da “düþünmek”. Ortaokulda baþlayan fizik-kimya-biyoloji diye üçe bölünme giderek daha çok “bölücülük” yapýyordu doðunun denizsiz ve gemisiz limanlarýnda çünkü soru sormaya deðil eleþtirmeye baþlýyorduk bacak kadar boyumuzla...
Bir 94 krizi yaþýyor bundan sonra hayatýmýzdan çýkmayacak “develüasyon” amcayý alýyorduk konuðumuz stresin yanýna yüreðimizin bir odasýna... O heyecanla ihtilal bekliyorduk, caným ülkemin enkaz altýnda bir on yýl daha nasýl yaþayacaðýný anlamayarak – anlamamazlýktan gelerek...
Tam anlamýyla büyümüþtük caným , ne de olsa biliyorduk artýk piyasa nedir! mevduat nedir! ekonomi ne ki! öyle mikro ile makro arasýnda sýkýþmýþ kalmýþ... Artýk siyasette yapabiliyorduk, ekonomiyide tartýþabiliyorduk gece “ekmek ve katýk” aþýrdýðýmýz yemekhane bodrumunda...

Üniversite...

Seneye çalýþýr giderim nidalarýyla adým atýyorduk, “beðenmeden”, “kazara” düþtüðümüz “Marmara’nýn” adýna Bilgisayar Mühendisliðine denen dünyayý bir ve sýfýrdan ibaret gösteren, herkesi yapay zekasýyla yürüten bölüme... En azýndan lisede iki deðil beþ þýkký vardý be dünyanýn... Üniversitede herþey ikileþiyordu hayatýmýzda, mutlularla “güzellikleri göremeyen” körler veya yaþamýn farkýndakilerle fakültesinin önündeki yeþilliðe oturmaya vakti olmayan mühendisler gibi...

Ve unutulanlar... Aslýnda unutulamayan, kendinden baþka birþey düþündürmeyen saklý duygular... Hayatýmýn en önemli evrelerinden birine ýþýk tuttuðundan mýdýr nedir aþký, aþýk olaný, ayrangönüllü aþk sevdalýlarýný burda zikretmem gerek sanýrým. Çünkü duygularýmýn açýða, aþkýn ortaya çýktýðý yýllardýr geceleri uyuyamadan ders çalýþamadan gözyaþlarýma sýðýndýðým üniversite yýllarý. Bu doðrultuda beni bekleyen evliliðimi yazmam gerekirdi ama evliliðide aþkýda yazamýyacaðýmý, onlarýn ancak yaþanabildiðini öðrendiðim duygusal yýllarýmdýr üniversite yýllarý...

Bundan sonrasý mý?

Ýþ hayatý, çalýþma ve geç kalmýþ “iþ dünyasý” kavramý tanýþýklýðý... Yaþam çalýþma saatlerine sýðdýrýlmamalý sloganlarý... Ve hiçbir zaman kaybetmediðim umutlarým, kendim ve ülkem için...



Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.


Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Mutlaka Evlenin [Þiir]
Dün Gece... [Þiir]
Benden habersiz [Þiir]


Mesut ÇABUK kimdir?

Sade, mutlu ve hüzünlü. . .

Etkilendiði Yazarlar:
aþk, hayat, ölüm ve kainat..


yazardan son gelenler

bu yazýnýn yer aldýðý
kütüphaneler


 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Mesut ÇABUK, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.