Tanrı insanı yarattı, insan da sanat yapıtını. -Oscar Wilde |
|
||||||||||
|
Kehribar Tesbihte Yüreğim Saklı Kaldı Ben küçücük bir karıncanın ''Kün feyekun'' emriyle yaratılmış , aynı yaratıcının verdiği ''Hay'' emriyle de hayatını sürdüren minicik yüreğiydim. Emir aynı yerden verilince kainattaki her yaratılmış buna uyar.Ben de bana verilen hayatın içinde görevimi yapmakla mükelleftim. Dışardan baktığınızda kimse minik karıncanın miniminnacık yüreğinin farkına varmaz.Oysa onu canlı tutmakla görevlendirilen ben karınvanın her şeyini bilirim ve onun hareketli hayatındaki asıl ritm bana aittir. Rızkı veren kainatın sahibi benim geçici mekanımın da rızkını temin etme emrini vermişti. Benim ritmimle karıncacık da koşturur ve ona ait olan rızkı arar, bulurdu.Dışardan bakıldığında sadece koşturup duran ve yorulmak bilmeyen karıncacığın kaderinin böyle emrolunduğunun bir ben idrakindeydim. Yine bir gün güneşin doğuşuyla yuvamızdan ayrıldık ve kaderimiz bizi sonsuzluğun beklediği ağaca doğru koşturdu. Ağacın büyüklüğü ve bizim küçüklüğümüz görmeğe değerdi. O sırada birşeyler oldu. Ne olduğunu bile idrak edemeden üzerinde bulunduğumuz ağacın özsuyu olan reçine damlacığının içinde bulduk kendimizi. Bu ölüm müydü ya da sonun bir öncesi mi? Bu yeni bir hayat ya da yeniden diriliş mi? Bu son değilse sonsuzluk muydu? Ben durdum, karıncacık durdu.Ben durdum ve mekan durdu, zaman durdu. Ben durdum ama zaman beni bu noktada bırakıp yoluna devam etti. Zamanda bu mekana takılıp kalmıştım; bu benim için sondu ama yokoluş değildi.Ben burada kalakalmıştım.Yaşamla ölüm arasında... Toprağa karışıp yokolmam gerekirken ,karınca ve minik yüreği ben, bir damla reçine içinde saklı kalmıştık. Şimdi yeni dünyam bir tesbih ustasının maharetli ellerinde şekilleniyordu.Artık sadece minik bir karınca yüreği değildim.Ustanın ellerinde şekillenen dünyam değerli bir kehribar tesbih oluyordu. Benim gibi minik karınca yüreklerinin saklı kaldığı bir kehribar tesbih... * * * * Firuze'nin yüreği heyecanla çarpıyordu.Yakında babaocağından ayrılıyordu.Babasın değerli bir hediye almak için antikacıları dolaşıyordu. Eskimeyen ,anlamını zamanla yitirmeyen bir hediye almalıydı.Babasını çok seviyordu ve her zaman gönlünde saklı kalmak istiyordu. Sonsuza dek yüreğinde saklı kalacak bir hediye. Aradığı işte tam karşısındaydı.Çok güzel,muazzam bir şey. Bir tesbih ve her taneciğinde bir karınca vardı. Bu mümkün müydü?Satıcıdan hikayesini sorup öğrendiğinde babasına almak istediği hediyenin tam olarak bu tesbih olduğuna karar verdi. Karıncanın kehribar tesbihte saklı kalan yüreği gibi o da babasının yüreğinde saklı kalmak istiyordu...
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Şeyma Betül, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |