Su, daha musluktan akarken buharlaþýyordu. Ellerimi altýna soktum. Avuçlarýmda biriken yangýný yüzüme çarptým. Yandým. Kendime gelirim diye düþünüyordum ama sinirlerim sadece kof bir acý hissini baynime iletti. Arko traþ sabununun üzerine fýrçayý sürtmeye baþladým. Kýrmýzý ambalaj kaðýdýnýn üzerindeki yüzü köpüklü çizgi adamýn tebessümünde güven vermeyen bir yan vardý. Yine de adamý kendime yakýn hissediyorum. Kendinden saklanmak için bir parça traþ köpüðünün arkasýný seçecek kadar çaresiz bir adam ancak bana yakýn olabilir. Fýrçayý sürttükçe sabun köpürmeye devam ediyordu. Aynayý artýk göremeyecek kadar buhar vardý banyoda.

Fýrçayý en tepe noktamdan baþlayarak, saçlarýmda daireler çizerek sürtmeye baþladým. Alnýma, kaþlarýma, yüzüme, boynuma, göðsüme, kollarýma... kýsa süre sonra banyoda kardan adam gibi dikiliyordum. Usturadaki jileti deðiþtirmek için gözlerimdeki köpüðü iþaret parmaðýmla temizledim. Saçlarým ve köpük usturada bir hýþýrtý çýkartarak birikiyordu. Biriken kýl ve köpüðü musluðun altýndaki buhara tuttum, iþime devam ettim. Hayatýmda ilk kez kaþlarýmý kestim. Sakallarým kollarýmdaki kýllar, bacaklarýmdakiler... sadece kuyruklu kirpiklerime dokunmadým.

Duþa girdim. Önce kaynar suyla acýya dayanýklýlýðýmý ölçtüm. Muazzez'in uzaklaþtýðý düþüncesi suyun ýsýsýný önemsizleþtiriyordu. Sýrtýmdan akan kaynar su, sýrtýmýn ve omuzlarýmýn önce su toplamasýna sonra patlamasýna ve ölen derilerimin parça parça düþmesine neden oluyordu. Ýnsanýn kendi dökülüþüne þahit olmasý garip bir histi. Tüysüz kollarýmýn yüzeyi kýzarmýþ ve su toplamýþtý. Soðuk suyu açtým. O ana kadar açýlan gözeneklerimin aniden kapanýp bedenimin kasýlmasýyla canýmýn acýsýný biraz daha hissettim.

Banyodan çýktým. Hemen tüm vücudum su toplamýþtý. Boy aynasýna bakýnca yalnýz kuyruklu kirpiklerimin ruhsal ve bedensel korozyonuma dayandýðý görünüyordu. Göz kapaklarým "Edriyýn" diye baðýran Raki Bir'in göz kapaklarýndan farklý deðildi. Buzdolabýna gittim iki litrelik pet þiþede duran suyu, soyulmuþ karides gibi duran dudaklarýma dayayarak içtim. Caným yanýyordu ve su zevk vermiyordu. Ýçimde kurumaya yüz tutmuþ fidanlarý sulamak zorunda hissediyordum kendimi. Oysa onun gidiyor olduðunu düþündüren virüs beynime çöreklenmeden önce dudaklarýmýn Muazzez'in dudaklarýna dokunduðunu hayal edip, sonsuz bir keyif alýyordum bundan.

Þiþe bitince bir þiþe rus votkasýný yanýma alýp yataða girdim. Titremeye baþladým. Bacaklarýmý karnýma toplamaya çalýþtýkça acý ile kesik çýðlýklar atýyordum. Can acým Muazzez'in yokluðuna dair acýmý hafifletmiyordu. Anlýk olarak, yanýklarýmýn sürtmesinden kaynaklý kof çýðlýklarým sonrasý kafama çöreklenen yarým kalmýþlýk düþüncesi içimi kemiriyordu.

Muazzez'i yazmaya baþladýðýmda yalnýz bir adam olmakla övünüyordum. Bir insanýn en güçlü halinin yalýn hali olduðuna biat etmiþ olmam beni özgür kýlýyordu. Chao... kaval kemiði gibi güçlü, kýrýlmaz, kahramanlarýnýn tek tanrýsý... yaratýr, öldürür, ardýna bakmaz. Atom çekirdeði gibi kýrýlmaz bölünmez bir çetinliðe sahip olduðumu sanýyor olmanýn altýnda yatan yalýnlýðýmdan baþka bir þey deðilken birden bire yarým kalmýþlýk hissiyle tanýþtým. Beklemek beni aþýndýrýyordu. Bekliyor olmamýn umurunda olmamasý ise aþýnan ruhumu enfeksiyona daha açýk bir hale getiriyordu. Muazzez'i hangi ara beklemeye baþlamýþtým bilmiyorum.

Düþüncelerimin beni rahatsýz etmeye baþladýðýný hissettiðimde göðsüme votka þiþesinden iri bir yudum püskürttüm. Testislerime kolonya dökülmüþ gibi çýðlýk atarak doðrulmaya çalýþtým fakat açýk yaralarýmdan sarkan etlerim çarþafa yapýþmýþtý. Onlarý kopartarak doðruldum. Kurumuþ kan ve irin lekesi midemi bulandýrýyordu.

Akþam olmuþtu. Tek saðlam yerim ayaklarýmýn altý ve nispeten avuçlarýmdý. Havanýn iyice kararmasýný bekledim. Akþam karanlýðýndan ve serinliðinden faydalanarak balkona çýktým. Muazzez'i son görüþümden bu yana üç ay geçmiþti ve muhtemelen bir çocuk doðurmuþtu. Ýçinde benim çocukluðumu taþýmayan bir çocuk... tanrý tüm çocuklarý beni korumadýðý kötülüklerden korusun; amin... neye benziyordu o çocuk merak etmek ve kafamda bir þekillendirme yapmak istiyorum. Olmuyordu. Yüzü olmayan benzersiz bir çocuk doðmuþ, þimdi diðerlerine benzetilmeye çalýþýlýyordu