Beklek XIV.
(chaotica) 25 Haziran 2012 |
Kent |
| |
“İnsanların bazıları sadece yalanın nedeni hakkında fikir yürütürler; he? Ah anne... o zaman anlayışlı insan yok mudur? O da öyle, değil mi? Anlayışsız...” diye Chao’yu düşünerek söylendi kendi kendine. Yanından geçen eski bir minibüsün yarattığı toz bulutunun ortasında kalınca gözleri yaşardı. Ağlamak için kendine gereken bahaneyi yaratabildi. Önce yutkundu.
|
|
Beklek XII.
(chaotica) 19 Haziran 2012 |
Kent |
| |
“Bilmiyorum.” dedim tereddütle. Bir şey senden kopmamı önlüyor. Soft'un ölümüne üzülmediğin için kızıyorum ve seni onun yanına gömme isteğim bile ağzıma gelmeden unufak dağılıyor. Senden ne gelirse gelsin saçma bir kabulleniş içindeyim.”
|
|
Beklek IX.
(chaotica) 13 Haziran 2012 |
Kent |
| |
“Ra hayır oğlum.” dedi.
Köpek komutu iplemedi. Soft sırtındaki tüyleri dikleştirip pozisyon aldı. Kadın masadan kalkıp köpeği boynundaki tasmadan çekip, yüzüme gülümseyerek köpeğinin sağır olduğunu söyledi. Sağır köpeğe seslenerek komut verme çabasını anlamaya çalışarak Ra'nın dudak okuyup okuyamadığını sordum. Boş bulunup böyle bir yeteneği olmadığını söyledi. Saçmaladığını farkedip tekrar kimliğe yöneldi. Ra yeniden bize döndü. Mavi gözlerini Soft'a dikti. Soft yeniden pozisyon aldı.
“Ra Soft'u yerse onu Ares'e kurban ederim.” dedim sertçe.
“Aaa... Ayol siz nasıl hayvanseversiniz? O bir köpek sadece.”
“Ben Softseverim hayvansever değil. Ayrıca Soft sadece bir kedi değil”
|
|
Beklek VII.
(chaotica) 7 Haziran 2012 |
Kent |
| |
Soft, durmadan ayağımdan sarkan bandaja saldırıyor, sanki açmaya çalışıyordu. Yatağımda doğruldum. Ayağa kalktım. Sevşan'a beni bu şekilde sarmalamasını kimin söylediğini sordum. Beyaz gazlı bezle tüm vücudum özenle sarılmıştı. İçim şiddetle kaşınıyordu ve tuvalete gitmem gerekiyordu. Ağır adımlarla zorlukla tuvalete doğru yürümeye başladım. Arada sırada durumumu daha vahim gösterebilmek için inliyordum. Soft'sa durmadan üzerimden sallanan bandaja pençesini takıyor, tırnağına takılan bezi şiddetle yırtmaya çalışıyordu. Heyecanla bir hediye pakedini açmaya çalışan çocuk gibiydi. Sevimli ve saldırgan...
|
|
Beklek V.
(chaotica) 2 Haziran 2012 |
Kent |
| |
Muazzez'i yazmaya başladığımda yalnız bir adam olmakla övünüyordum. Bir insanın en güçlü halinin yalın hali olduğuna biat etmiş olmam beni özgür kılıyordu. Chao... kaval kemiği gibi güçlü, kırılmaz, kahramanlarının tek tanrısı... yaratır, öldürür, ardına bakmaz. Atom çekirdeği gibi kırılmaz bölünmez bir çetinliğe sahip olduğumu sanıyor olmanın altında yatan yalınlığımdan başka bir şey değilken birden bire yarım kalmışlık hissiyle tanıştım. Beklemek beni aşındırıyordu. Bekliyor olmamın umurunda olmaması ise aşınan ruhumu enfeksiyona daha açık bir hale getiriyordu. Muazzez'i hangi ara beklemeye başlamıştım bilmiyorum.
|
|
Beklek IV.
(chaotica) 1 Haziran 2012 |
Kent |
| |
Tırnağımı kutunun üstündeki kilide taktım. Soğuktu kutu. Hafifçe kaldırdım ve kilit esneyince parmağımın ucunu kutuyla kilit arasına sıkıştırdım. Biraz daha zorladım. Tuhaf bir tahrik hissi... kilit kutunun üstüne baskı yapınca kapak içe doğru yırtıldı. Hava sesiyle birlikte parmağımda soğuk biranın ısınmış beyaz köpüğünü hissettim. Yerden yaklaşık otuz metre yüksekteki dairenin balkonunda dimdik ayakta dururken, kendimi bir minare gibi hissettim. Büyük, alkolik bir minare. Aşağıdaki insanlar bana bakıp haşmetimle sarsılıyorlar mıyıdı, yoksa farketmeden geçiyorlar mıydı?
|
|
|
|