Özgür insan, denizi daima seveceksin. -Baudelaire |
|
||||||||||
|
Belki de bu dünyada sahip olabildiğimiz tek gerçek şey 'hayatımız'... Bu hayatı bize kim verdi, sürmesini kim ve nasıl sağlıyor, bitmesine kim karar veriyor, kalitesini etkileyen faktörler nelerdir, kaç insana katlanarak yaşıyoruz, ne zaman ancak hayatımız 'hayat' olacak... Önemli mi? Örneğin çocukken mahalle maçlarında bu sorulardan kaçı aklınıza gelirdi ki? Ne kadar mutlu anlardı o anlar, değil mi? Amacınız sadece o maçı kazanmak belki de bizi balkonlardan izleyen anne babalara gösteri yapmaktı. Sonrasını düşünmeden yapılan o eylem yani o maç; maçı yapanların bu dünyadaki Tanrısıdır. Fakat bunu o maçı yapanlardan kaçı anlar. Daha doğrusu kaçı zamanında anlar; bilmiyorum ama en azından son nefes bu işi çözer ümidindeyim... Yani işin aslı hayatımızdan fedakarlık ederek yaşıyoruz. Zorunlu tercihler, siyaset, teknoloji, para hatta çocukken oynadığımız o futbol sanayileşerek, şikeleşerek bile ileride bizi ayırıyor. Aslında bireysel olarak bizi yani kendimizi ayırıyor, ayrıştırıyor, atomlarımıza az kaldı... Felsefedeki yabancılaşma sorunsalı bu işi çözer mi? Ya da ne bileyim öbür dünya inancı... Bu hayatından memnun değilsin ama öbür taraf harika vaadi, bu işi çözer mi? Esasen hayatından memnun olmamak insanın kendi aklı gereğidir. Mutsuzluk zekayı gösterir desek olmaz mı? Garip bir tesadüftür aslında hayat. Gariptir çünkü yalnızdır, gariptir çünkü tuhaftır, tahmin edilemez... Çok da kafa yormaya gelmez bu hayat. Tesadüftür işte tesadüf... Mesele bunun tesadüf olduğunu anlayabilmekte. Örneğin şiddet yanlısı bir babanız varsa onun tesadüf eseri babanız olduğunu, onu seçme şansınız olmadığını anlayabilirseniz kendinizi belki de babanızı bile kurtarabilirsiniz. Yok anlam-y-azsanız o zaman dininiz, siyasi görüşünüz, tuttuğunuz takım, giydiğiniz elbise; hiçbir şey sizi kurtaramaz. Siz artık kendi hayatınızı yiyerek yaşayan bir bakteriye dönüşmüşsünüzdür... Geçmiş olsun. Herkes sizden uzak durur, emin olun. Zaten modern dünyada insanların birbirinden uzaklaşmasının temel nedeni de budur. Bu bakterilere karşı bir tedbirdir. Maalesef ki anlama işini zorlaştırır bu uzak durma işi. Çünkü insanın ilacı ancak insandır... Homo humuni lupus (insan insanın kurdudur)... Yine de hey hayat, benim hayatım: N'aber...
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Necat Dilaver..., 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |