Bir kimse, neden oltasını, içinde tek bir balık olmadığını bildiği bir göle sarkıtır? -Adalet Ağaoğlu |
|
||||||||||
|
Kızım ; Doğum gününe gelmedim ben hafta sonu denize girip açılış yaptım. Doğum günü olan arkadaşı; Keşke beni de alsaydın… Kalıplara sokulmadan yaşananlar yadsınmıyor, ayıplanmıyor. Yaş kemale ermeden!, yaptıklarımız ve söylediklerimiz genel anlamda, fikirlerimiz üzerinde daha çok egemen olduğumuz bir gerçek. Her ne kadar söz sahibi olamamanın ötesine geçemese de kendi içsel dünyasının yansımasını, bir ayna kadar gerçek sunabiliyor insan. Zaman ilerledikçe ise şekillenme başlıyor, acımasızca deliyor, parçalıyor, yeniden dikiyor. İşte tam da bu yüzden “HAYIR” diyemeyen ve bu yüzden hayatlarını bir başkasının hayatları olarak yaşayan o kadar çok insan var ki. Özellikle tırnak içine aldım sihirli kelimeyi, her şey hayır diyebilmekte geçiyor aslında. O küçücük kelimenin boyunu ne kadar aştığını fark edebilsek keşke. Bu durumun bir de zorunlu boyutu var. Bunlardan biri aile ilişkileri. İçinde bulunduğunuz ortam, bazen aileye yeni katılan üyelerle, bazen de hayatın kimine göre şanssızlıkları ile birlikte katlanılmaz olabilir. Hatta tanıdığınızı zannettiğiniz, kan bağı olan akrabalarınızı bile zaman zaman bir yabancı olarak karşınızda bulabiliyorsunuz. Bunlar, zaman adlı hainin, en katı halinin göstergeleridir. Olayın bir başka boyutu da var ki o ayrı bir yazı konusu. O da o insanın şekillenmeye ne kadar uyumlu olması, direnmeden teslim olması ve onu zorlayan şartlardır. Zorunlu boyutun diğeri de işyeri. Aynı yerde fikir, zevk, dünya görüşü, ahlak açısından farklı ve ne yazık ki, çoğu zaman bu farklılığa saygısı olmayan insanların, ortalama sekiz saat bir arada tutulması, bol gerilimli film sahnelerini andırabilir. Bir de arkadaş toplantıları vardır ki içlerinden bir tanesi olur ki senelerdir görmemişsinizdir. Senelik toplantınızda karşılaşırsınız ve ilk söylediği şey saçında ne kadar kırık var olur.! Ama siz “yahu bir kere de adam gibi bir şey söyle” diyemezsiniz. Eve dönerken, içinizden geçirirsiniz “keşke böyle söyleseydim” diye her seferinde. Her insanın birbirini sevmesi mümkün değildir elbette. Hatta öyle ki bir zamanlar aynı kaşıktan yemeye bile çekinmemiş insanlar zamanla birbirlerinden uzaklaşabilir. Ama bunu karşı tarafın, bilmek en doğal hakkıdır. Zamanın acımasızlığına yenilmemeniz dileğiyle.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Aysun Güven, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |