Bir zindana atýlmakla bir camiye, bir kiliseye veya bir ideolojinin içine zorla sokulmak arasýnda hiçbir fark yoktur. Özür dilemek zorunda býrakýlmak, sözle, gözle, tacize uðrayýp bütün bunlarý sineye çekmek zorunda býrakýlmak hapse atýlmaktan farklý deðildir. Yetkiler ve güçler putlaþtýrýlýr ve bunlara boyun eðme mecburiyeti önüne dilekçelerle, yönetmeliklerle, kanunlarla bir seccade gibi serilir. Zavallýlýk, çaresizlik egosu bilmem kaç santim olanlar için tahrik edicidir. Kanlý gözyaþlarý ruh bekaretinin bedelidir. Hukuk kan ister, gözyaþý ister, delil ister. Peki hangi adalet bunlarýn bedelini öder. Ýþkence yöntemleri günler, hatta haftalar boyunca tekrarlanýr. Sorgulama ýlýmlý yöntemlerle yapýlýr. Dost muhabbetleri, ayaküstü konuþmalar tutanaktýr. Tutanaklar kiþilere ilk günden itibaren uykusuz býrakma, aþaðýlama olarak geri döner. Rahatsýzlýðýný dile getirsen ne yazar. Herkes adaletsizlikten memnundur. Adaletsizlik bir geçim kaynaðýdýr. Ekmeðinden aldýðý haz, onun için olur caz. Ne söylesen tüm sözlerin boþa çýkar. Kargalar çalarak kendi adaletini saðlar. Her gelen adaletsizliðiyle gelir. Verdiði hüküm de adil deðildir. Herkesin yargýsý kendini baðlarken bir bakarsýn o bað boynundadýr. Karanlýkta bir umut ýþýðý aramak, insanlýktan bir iz bulmak hücrenin duvarlarýna çeltik atmaktýr. Tutukluluk soðuk esprilere, küçük hesaplara tek baþýna zincirlenmektir. Sosyal çevrenin “zindan”a benzettiði yaþamýnda sürekli gürültü yapýlýr ya da yüksek sesle egolarýný tanýtýrlar. Yaþam ihtiyacý için yalnýzca bir teselli verilir. Ýþkencelerine daha çok katlanman için herkes dost görünür. Susmak zorunda býrakýlmak dar aðacýnda idam edilmekten de farksýzdýr ve bilin ki susturuluyorsanýz, aðlatýlýyorsanýz, sindiriliyorsanýz bunu yapanlar kendi cehennemlerinden çýkýp gelmiþ içleri kapkara odun, dýþlarý kýzgýn insansý çamur olan ve henüz bir þekle bürünememiþ mahlukatlardýr ve inþallah cehennemlerinde kalmaya devam ederler.