Avukatlar da bir zamanlar çocuktular herhalde. -Charles Lamb |
|
||||||||||
|
Gece ile gündüzün sýnýr noktasýnda ikisine de tabii olmayan o noktada bir insan devasa bir sur kapýsýnýn önünde o kadar güçlü hissediyordu ki kendini týklatsa o devasa kapýyý kýracaktý. Gücü bünyesinden mi yoksa bulunduðu yerin esbabýndan mýdýr bilinmez ama o kapý açýlacaktý yoksa niye o insan orda olsun ki? Açýldýðýnda gören gözleri görmeyi görecekti, duyan kulaklarý duymayý duyacaktý fakat tutan elleri ve ayaklarý tutmaz olacaktý. 'Sýrlara vakýf olmak' bu o kadar korkutacaktý ki onu güçsüzlüðünü görecek ve korkacaktý, az önceki kudretinden eser kalmamýþ olacaktý. Derinliklerin fýsýltýlarýný, gece vakti seslerin bile uykuya daldýðý anda þaklayan yýldýrým sesi misali duyacaktý kulaklarý ve utanç yaþlarý gelecekti gözlerinden ve en önemlisi ki mahkemelerin en yücesini kuracak ve hâkimlerin en acýmasýzýnýn, ‘vicdan’ýn karþýsýna çýkacaktý. Çok geçmeden ne ve nasýl olduðundan emin olmadýðý bir siluet gördü insan ya da gördüðünü düþündü. Ama emindi ki kendi dilince bir þeyler duyduðundan. Söze baþlayan “Senin dilinle anlatacaðým beni, ne olduðumu kolayca anlayasýn diye.” dedi. Ve ekledi “Ben Kâhin.” Ýnsan fýrsatý kaçýrmadý elbet, az önceki cesareti ve ardýndan gelen güçsüzlüðünün hissiyatýný unutarak. Her insan gibi geleceðini sordu hem de hiç vakit geçirmeden. Ýnsanýn duyabileceði en içli sesiyle “Sen en hayýrlý mükâfatlardan tadacaksýn.” dedi Kâhin. Beklentisine karþýlýk alamayan insan yaþadýðý hayal kýrýklýðýnýn en sert pençesi ile sordu Kâhin’e:”Geleceði bilmek ama ne zaman olacaðýný bilmemek ve dahasý müdahil olup deðiþtiremedikten sonra neye yarar ki?” alacaðý cevabý bilen Kâhin, insanýn huzur bulmasýný istercesine sesine en güzel renklerden oluþan bir buket katarak “O halde þimdi sorgulama zamaný genç insan.” dedi. Þaþkýnlýðýna þaþkýnlýk katýlan, aklý karmaþýklýðýn zirvelerini mekân edinen insan “ Neyi sorgulayacaðým?” dedi, belli belirsiz belki de kendisinin dahi duymakta zorlanacaðý bir ses tonuyla. Ama duymuþtu Kâhin, duymaya ihtiyacý yoktu gerçi. Ýnsan tekrarladý sorusunu, Kâhin’in duymadýðýný düþünerek “Neyi sorgulayacaðým?” Kâhin, insanýn sabýrsýzlýðýný gidermek istercesine ve yine anlamayacaðýný bilerek cevapladý sorusunu “Neden geldiðini?” Ýnsan nerede olduðunu ve buraya nasýl, ne zaman dahi geldiðini bilmediðini hatýrladý ve yeni bir soru sormak için hiç beklemedi “Ben nerdeyim ve buraya nasýl geldiðimi bilmiyorum ki nedenini sorgulayayým?” Sorunun geleceðinden emin olan Kâhin biraz bekledi, adeta biraz düþünmesi için insana zaman tanýyordu ama biliyordu ki “Þüphesiz insan çok hýrslý ve sabýrsýz olarak yaratýlmýþtýr.(Mearic suresi, 19. ayet)” bunu ona Allah öðretmiþti. “O, yarattýðýný bilmez mi? O, Latif’tir, Habir’dir.(Mülk Suresi, 14. Ayet) Bilirdi, bilmiþti de. Bu durum hakikatin bir tecellisiydi Kâhin için. Bu sebepten þaþkýnlýðýn zerreyi miskali bile yoktu onda. Vücudunun her milimini öfke kaplayan insan kýzgýnlýkla söze baþladý “Ne söyleyeceksen açýkça ve ayrýntýlý bir þekilde söyle bana!” insanýn bu öfkesini fýtratýna verdi Kâhin. Çünkü yine Allah’tan öðrenmiþti ki “…Allah sabredenlerle beraberdir.(Bakara suresi, 153. Ayet)” Bu yüzden sabretmesi gerektiðini iliklerine dek hissediyordu Kâhin. Yaptý da. Ancak insan açýsýndan sonuç aynýydý hatta ki þiddeti az biraz daha da artmýþtý. Durumdan haberdar Kâhin, kendisi için sabretmesi gerektiðince sabrettikten sonra insana “Bulunduðun zaman; zamanýn ötesinde, senin akýl limitlerinin üstünde bir zaman. Bulunduðun yeri ise senin kelimelerince tarif edemem. Buraya geliþ þeklini ise ‘yolculuk’ diye anlatsam en kolayý olur sanýrým. Zaten ki burayý, bu zamaný ya da buraya neden geldiðini sorgulamaný istemedim ben.” cümlesi burada bitmiþti Kâhin’in ama insan devamý gelecek diye bekliyordu. Ýnsana göre devamý vardý bu sözün ya da olmalýydý çünkü aklýndaki soru iþaretleri henüz bitmemiþti. Hatta tam manasýyla algýlayabildiði hiçbir þey yoktu. Çaresizce ama kýzgýnlýðýndan bir þey kaybetmeden devamýnýn gelmesini bekledi. Baktý ki devamý gelmiyor, sükûta bürünmüþ Kâhin; insan yine ses tonuna kýzgýnlýðýn her koyu renginden katarak “Anlamýyorum, yeri ve zamaný geçtim ve hatta buraya nasýl geldiðimi de ama ‘Neden geldiðini?’ derken ne demek istedin? Bunu bulmam bana geleceðimi bilmem veya geleceðime müdahil olmam fýrsatý verecek mi?” Bu soru Kâhin’in aklýna Allah’ýn ona öðrettiði baþka bir sözü getirdi ve bunu insanla en yumuþak þekliyle paylaþtý “De ki: Göktekiler ve yerdekiler gaybý bilemezler, ancak Allah bilir…(Neml suresi, 65. Ayet)” Duyduðu söz tanýdýk gelmiþti insana ancak bu tanýdýklýk öfkesinin sakin bir deniz olmasý için yeterli gelmemiþti. O zaman diye söze baþladý insan “ Neyi sorgulayacaðým ve bulacaðým þeyin bana faydasý ne olacak?” Kâhin biliyordu ki insan çýkarýný düþünen bir varlýktý ve onun için canhýraþ mücadele edecek bir þekilde yaratýlmýþtý. Nefsanî istekleri buna çokça müsaitti. Bu sebepten Kâhin, insaný anlýyordu ve kýzmýyordu ona. Ama bunlarý bildiði kadar da az sonra olacaklarý gözünün önünde canlandýrabiliyordu. Kâhin yine derin bir sessizliðe büründü. Ýnsaný düþünceleriyle baþ baþa býrakmak istercesine. Ýnsansa artýk sakinleþmenin ve anlamak için uðraþmanýn zamaný geldiðini fark etmiþçesine durumdan fayda çýkararak düþünmeye baþladý. “Bu yer, zaman, buraya nasýl geldiðim hükümsüzse neydi o zaman sorgulamam gereken?” Önce ýþýðý sonra sesi gelen yýldýrým misali aklýna bir þeyler gelir gibi oldu. Ýnsanýn düþünmeye baþladýðýnýn farkýna varan Kâhin vazifesince sabredip beklemeye koyuldu. Aklýný zorlamaya çalýþan insan zorlanýyordu her halinden belliydi. Ancak bulacaðýndan emindi insan. Düþündü, düþündü ve düþündü… Aklýna acabalarla dolu cevaplar geliyordu ki bu acabalarla dolu cevaplarýn içinde en yoðun cevap ”Kendimi mi acaba?” sorusu oldu. Kâhin’in varlýðýný bir süreliðine unuttuðunu anlayan insan Kâhin’i görme alanýnýn içinde fark edince ona yöneldi ama bu kez sesi en yumuþak hâlini almýþtý. “Aklýma sadece kendimi sorgulamak geliyor, öyle mi?” diye sordu. Duyduðundan memnuniyetini bedenine de yansýtan Kâhin “Sanýrým anlamaya baþlýyorsun ama eksik kaldý. Kendinin nesini sorgulayacaðýný da bulmalýsýn.” Ýnsan, bedenine bir aynadan bakarmýþçasýna ruhuna bakmak ve ona yönelmek istedi. Kâhin’i daha iyi anlamaya baþladýðýný düþünüyordu. Sanýrým, diye sakin bir ses tonuyla söze baþladý ve kýsa bir süre duraksadýktan sonra alt dudaðýný üst diþleri ile hafifçe ýsýrdýktan sonra derin bir nefes alarak devam etti. “Yaratýlma sebebimi, bedenimin varlýk sebebini, bu mükemmel organizma bütününün bana verilme sebebini ve bu organizmanýn varlýðýný sürdürmesi için çevredeki rýzýklarýn benim için yaratýlmasýnýn sebebini sorgulamalýyým.” cümlesinin sonunu getirir getirmez dizlerindeki yoðun yorgunluðu hisseden insan, dizlerinin üzerine kapaklanýverdi. Kâhin biliyordu aslýnda insanýn kendisinden utandýðýný ve bunun insanýn ilk adýmý açýsýndan harikulade olduðunu. Ýnsaný sükûnete götüreceðinden emin olduðu ayeti beklemeden söyleyiverdi “Ancak tövbe edip durumlarýný düzeltenler ve gerçeði açýkça ortaya koyanlar (lânetlenmekten) kurtulmuþlardýr. Çünkü ben onlarýn tövbelerini kabul ederim. Zira ben tövbeleri çok kabul edenim, çok merhamet edenim.(Bakara suresi, 160. Ayet)” Ýnsan, yüreðine huzur salan o sözlerden duymuþtu yine Kâhin’den. Bu kez doðru soruyu bulduðundan emince sordu Kâhin’e “Nedir bu sözlerin esbabý, neden bunlarý duyunca yüreðime huzur salýnýyor?” Kâhin konuþmaya baþladýðýndan bu yana ilk kez bu kadar mutlu olduðunu hissediyordu ve anýnda cevabýný verdi “Bunlar Allah’ýn kelamýdýr. Kuran ayetleridir.” Duyduðu karþýsýnda sevinse mi üzülse mi bilemeyen insan sakince “Anladým.” diyebildi sadece. Gerçekten de anlamýþtý. Bu donanýmlý vücudu, verilen bu nimetler… Bunlar boþuna olamazdý bir sebebi olmalýydý. Adeta insanýn düþüncelerinden haberdar olan Kâhin “Dünya hayatý ancak bir oyun ve bir eðlencedir. Elbette ki ahiret yurdu Allah’a karþý gelmekten sakýnanlar için daha hayýrlýdýr. Hâlâ akýllanmayacak mýsýnýz?(Enam suresi, 32. Ayet)” Kâhin sözünü henüz bitirmiþti ki insan “Ýþte bu!” çýðlýðýyla bastýrdý Kâhin’i. Ardýndan da “Ýlk ne yapmalýyým?” sorusuyla devam etti. Kâhin bir önceki ayette belirtildiði gibi tövbe etmesi gerektiðini ve bir daha da bu hatalarýna geri dönmemesi gerektiðini belirtti, sözü bin bir türlü güzel sözle süsleyerek. Ve ekledi Kâhin “Ey insanlar! Allah'ýn verdiði söz þüphesiz gerçektir; dünya hayatý sizi aldatmasýn. Allah'ýn affýna güvendirerek þeytan sizi ayartmasýn.(Fatýr suresi, 5. Ayet)” bu ayeti, aklýndan da hiç çýkartma. Duyduðu ayet suratýnda patlayan bir tokat gibi aklýnda yer etmiþti. Anlamýþtý günahlarýndan ötürü tövbe etmeliydi fakat nasýlsa Allah affeder deyip de günahlarý fütursuzca iþlememeliydi. Kâhin ile sohbetinin sonuna geldiðini anlayan insan bir son söz istedi Kâhin’den. “Sohbetin baþýndaki tavýrlarým için beni affedip bana benim için iþime çok yarayacak bir þey söyle Kâhin. Ýçimde tutmak bana göre deðil paylaþmak, anlatmaktýr benim iþim. Sen de paylaþ benimle, benim iþime yarayacak þeyleri.” dedi. Kâhin, insanýn gözlerinin en ücra yerindeki samimiyeti görünce “O kadar çok ki ne anlatsam, ne söylesem diðerini söyleseydim keþke diyeceðimden eminim ama yine de sana bir son söz, Oku. Okumaktan vazgeçme. Okudukça anla ve anlat anladýklarýný. Ve de anlattýklarýnca yaþamalarý için yardýmcý ol insanlara. Ayrýca okumanýn kardeþine de sýmsýký sarýl. O da ne diyorsun eminim ki: “YAZMAK. Yaz ki rahatlayasýn, yaz ki kendini bulasýn, yaz ki anlamlandýrasýn.” Ancak insan anladý ki artýk: “En doðrusunu ancak Allah bilir. Kalem O’nun. Kitap O’nun. Gönül O’nun…”
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Onur Tekin, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |