Yani İsrail bölünmüşlüğe güveniyor.
Sizin şu an tahmin edebildiğim desibelde düşünmeden isyan etmenize ve belki bana kızmanıza güveniyor.
İnanmıyorsanız bir kere düşünün yeter.
Amerika’yı uzaktan kumanda eden İsrail son derece tehlikeli bir adım daha attı. Ama İsrail tarafında en ufak bir şüphe ve endişe hatta korku olduğunu sanmıyor, böyle bir evhama inanmıyorum. İsrail ve hamisi Amerika attıkları her adım ve yaptıkları her eylem noktasında kendilerine son derece güvenmekteler. Bunda da kendileri açısından haklı sayılabilirler. Düşmanımız da olsalar, haklarını teslim etmeliyiz.
     Peki İsrail ve Amerika’ya neye ve kime güvenmektedir? Bu sorunun cevabı oldukça şaşırtıcı olmakla beraber son derece basittir.
     Ne yazık ki son yıllarda İslam memleketlerini örümcek ağı gibi saran ve bilinçsiz ana babalar yüzünden tarantula gibi gençleri pençelerine alan ve İslam coğrafyasının üzerine karadul gibi çöreklenen İsrail güdümlü Tekke ve Zaviyelere ve bunları besleyen cemaat ve tarikatlara güvenmektedir. Evet kadının saç kılı, eli ve apış arasıyla uğraşmayı, kutsal idrar, kıl, ve ayak izi pazarlamayı kendine meslek edinen fen bilimlerini Tanrı’nın işine karışma olarak gören siyon kumandalı Tarikat ve Zaviyeler İsrail ve Amerika’nın İslam dünyasındaki gizli ama asıl müttefikleridir.
     Neden mi diyorsunuz? Sormanız bile garip. Bilim üretmek yerine bütün enerjisini kadın ile erkeği sosyal hayatta birbirinden tecrit etmeye adamış Tekke ve Zaviyeler yüzünden ruh sağlığı yerinde, üretken bir toplum düzeni yaratmak mümkün mü?
     Küçük yaşta kız çocuklarıyla evlenme fetvaları vererek, çok eşliliği ve nikahsız cariye sistemini rüşvet olarak masaya sürerek insanları kudurtarak aklını başından alan bu akıl ve mantık düşmanı sistemi savunanların İsrail’le mücadelesi mümkün değil. Meseleye vicdan penceresinden bakarsanız küçük kızların ve savaş esiri kadınların yatak kölesi yapılması için inanç maskesini kullanan Tekke ve Zaviyeleri de en azından İsrail kadar Tanrı katında sevilmeyeceğini görürsünüz. Onun için de aramızdaki inanç simsarları yüzünden bu mücadeleyi kazanmamız mümkün değil.
     Her biri milyarlarca yıldızdan oluşan milyarlarca galaksiyi yaratanı, yaratıklar arasında varlığı fark edilmeyecek kadar sıfıra yakın insanın kılıyla saçıyla meşgul etmeyi matah sayan bu kokuşmuş mantık çöküntüsünün hakim olduğu bir coğrafya parçasının bilim ve teknolojide İsrail’le yarışması mümkün mü?
     Gene mümkün olmayacak göreceksiniz. Kadının nasıl genç yaşta kart erkeklere servis edileceğinin yolları üzerine fanteziler kuran Arap ülkeleri Altı Gün savaşında yenildikleri gibi bundan sonra da değişen bir şey olmayacak. Hatta yenilme ihtimalleri bugün eskisinden çok daha fazla.
     İsrail’le mücadele etmek istiyorsak güçlü olmak zorundayız. Güçlü olmak için de aklın yolundan gitmek zorunda… Bilmem anlatabiliyor muyum? Gerçekten samimiysek bütün Tekke ve Zaviyelerin kapılarına kilit vurmak zorundayız. Benden söylemesi. Bütün coğrafyalara girmiş ve son hamlede devleti ele geçirmeye çalışan bu şer odaklarına yardım etmek günahların en büyüğüdür.
     Ticaret ve eğitim bahanesiyle İslam ülkelerinin kılcallarına kadar nüfus eden tarikat, cemaat ve hurafe kanalları faaliyette bulunduğu her an, sayenizde Kudüs ve Filistin biraz daha İsrail olacaktır.
     Yirmi gram beyin bunu anlamaya yeter. İsrail’in kurulduğu 1948’de Tekke ve Zaviyelerin hayatımızdaki oranı neydi, bugün ne? Ne yazık ki rüyalarımız bile Tekke ve Zaviyelerin güdümüne girdi. Peki İsrail ne durumda? Tank ve uçaklarımızı modernize eden, domates tohumunu bile almak zorunda kaldığımız, nükleer güce sahip bir ülke…
     Artık karar verin Kudüs İsrail’in olsun mu olmasın mı?