"Bir kitabın kaderi okuyanın zekasına bağlıdır." -Latin Atasözü |
|
||||||||||
|
Denemekten Korkmayan Bir Yazı İnsanı: Enis Batur Enis Batur, yayımlanmış yüze yakın eseriyle yalnız yakın dönemin değil; bütün Türk edebiyatının en üretken sanatçılarındandır. Yazı hayatına müzik ve sinema eleştirileriyle başlamış, asıl uğraşı alanı olan şiirin yanında kültür, sanat ve edebiyat sorunlarını irdelediği denemeleriyle de dikkatleri üzerinde toplamıştır. Aynı zamanda birçok dergi ve yayınevinde kurucu ya da yönetici olarak önemli hizmetlerde bulunmuş, “şair” ve “deneme yazarı” yanında “yayıncı” kimliğiyle de tanınmıştır. 1952 doğumlu bir sanatçının –ki bir kültür insanının en verimli yıllarının başı sayılmalıdır- daha şimdiden değişik türde çok sayıda esere imza atması, kültür ve sanat dünyamızın gediklerinin kapatılması açısından son derece sevindirici bir durumdur. Ancak, ödüllerle de tescillenmiş nitelikli bir verimlilik söz konusu olduğu halde, bir sanatçının çok sayıda kitap yayımladığı için âdeta suçlanması ve neredeyse kendisini savunma durumunda bırakılması üzerinde durulması gereken bir konudur. Batur’un otuz yıla sığdırdığı lirik-dramatik-epik şiirlerini, deneysel metinlerini, yazınsal-eleştirel denemelerini, özel ansiklopedisini, "yaratıcılık sorunları üzerinde yatay, dikey ve sarmal ilişkileri sorguladığı denemeler"inden oluşan başkalaşımlar dizisini, gezi-günlük yazılarını, roman denemelerini, antoloji ve şehrengizlerini kendini gerçekleştirme çabası içinde olan bir kültür insanının kesintisiz okuma-yazma uğraşısının ürünleri olarak değerlendirmek gerekir. Yola “şair olmak, yazar olmak” için değil, “büyük yazar, önemli bir şair olmak” için çıktığını vurgulayan Batur , bu hedefe ulaşabilmede en büyük yatırım olarak hayatını koyduğunu belirtmektedir. Nitekim neredeyse “yarı münzevî” boyutta bir yaşam tarzını seçerek zamanının büyük bir kısmını bir türlü doygunluğa eriştiremediği okuma-yazma etkinliklerine ayırması bunun açık göstergesidir. Batur, aynı anda 20-25 eserin projesini birden yürüten ve olgunlaştıkça eserlerini yayımlayan bir sanatçıdır. Eserlerinin kimi zaman art arda çıkması, böyle bir yazma disiplinine ya da alışkanlığına sahip olduğu bilindiğinde hiç de şaşırtıcı gelmeyecektir. Kaldı ki, bu kadar sayıda eser üzerinde yoğunlaşmanın mümkün olamayacağı, dağılan parçaların birleştirilmesinde sıkıntılar yaşanabileceği itirazlarını, ortaya koyulan eserler geçersiz kılmaktadır. “Birkaç işi birden yürütebilme” yeteneğinin derin bir bilgi ve geniş bir kültür donanımıyla bir araya geldiğinde büyük bir verimliliğe dönüştüğü görülmektedir. “Ece Ayhan Şiiri Üzerine Bir Metinçözüm Denemesi” olan “Tahta Troya”, böyle bir çalışma temposu sonucunda ortaya çıkmış bir eserdir. Değişik türdeki yerli-yabancı birçok eser “metinlerarası ilişkiler”i çerçevesinde irdelenmiş ve üzerinde “iyi-kötü” her gün çalışılarak bir buçuk yılda tamamlanmıştır. Bu çalışmanın yalnızca “elli sayfa”lık bir metin olduğu düşünüldüğünde, sanatçının bütün eserleri için harcadığı emeğin ve zamanın çokluğu daha iyi anlaşılabilecektir. Edebiyatımızda okuyucu ile sanatçı arasındaki ilişkilerde, özellikle İkinci Yeni’den sonra farklılaşmalar olduğu görülmektedir. Sanatçı için okuyucu artık bir “velinimet” değildir. Modern şiirin anlam kapalılığından kaynaklanan okurla mesafeli duruş, İkinci Yeni şiirinin en çok eleştirilen özelliklerinden birisi olmuştur. Batur’un da eserlerinin en belirgin özelliği, sadece okuduğu ile yetinmeyip başka kaynaklara başvurmayı da göze alabilecek, bunu yaparken de zevk alabilecek “üretici okur”a seslenmeleridir. Nitekim sanatçı da, yarısı “yazan”dan, öbür yarısı “okuyan”dan oluşan bir insandır. Okuyucu, yazarın da “okur” olduğunu unutmamalı, sınırlarını aşan ve kendisini zorlayan bir yapıtla karşılaştığı zaman sanatçıya değil; kendisine kızabilmelidir. Batur’un okur karşısındaki bu tutumu, yirminci yüzyıl Türk şiirinin dahileri arasında saydığı Ece Ayhan’da da görülmektedir. İkinci Yeni şiirinin öncülerinden ve başlıca temsilcilerinden biri olan Ece Ayhan, okurun “kutsal” ya da “dokunulmaz” bir varlık olmadığını ve üzerindeki saygıdeğerlilik payesinin bir an önce kaldırılması gerektiğini savunmuştur. Okurun şiirden “rötuşlu ve net fotoğraflar” beklediğini, ama “kurgu”nun olmadığı yerde sanatsal bir üründen söz edilemeyeceğini ileri sürmüş, okurun kendisini yetiştirmesi ve sanat eseri karşısında emek harcaması gerektiğini vurgulamıştır. Batur, aynı zamanda sınırlarını sürekli genişletme uğraşısında olan bir okurdur. Bu sürekli öğrenme gereksinimi aynı zamanda yazılarının da temel konularını oluşturmakta; yazınsal denemelerinin konusu, yine okumalarından çıkmaktadır. “Deneme”yi, “denemek” fiilinden uzak durarak düşünemediğini belirtir . Bir “konu”yu, “dil”le ve bu dile yataklık eden “üslûp”la denemektedir. Onun yazınsal denemeleri “denemek, deneyen ve denenen”in âdeta estetik bileşkelerinden oluşmaktadır. Batur, denemekten ve kendisi olmaktan korkmayan bir sanatçıdır. Kömürden elmasa ulaşmaya çalışmakta, ateşin içine elini sokmaktan kaçınmamaktadır: Ars Poetica Hiçbir şeye benzemediği söylendi şiirlerimin, Wallace Stevens'a benzediğim, hiç kimseye benzemediğim, olsa olsa "II. Yeni'nin devamı", "III. Yeni'nin ta kendisi" sayılabileceğim - "delisaçması bir söz ve işaret yumağı" denildi. bütün bunlar bensem, bütün bunlar bendim. (Yazılar ve Tuğralar) Türk edebiyatının en üretken kalemlerinden biri olan Batur, dünya ölçeğindeki üretkenliğin yanında kendi üretkenliğinin abartıldığını belirterek hepimize çok önemli mesajlar vermektedir. En azından eserleri seçkin bir okur kitlesi tarafından takip edilen bir sanatçının çala kalem yazmayacağını kabul etmeli ve ortaya koyulan bu kadar eserden sonra artık eleştiri eksenimizi gözden geçirmeliyiz. Kaynakça: Batur, Enis. E/Babil Yazıları, (İstanbul: YKY, 1995), s.19. -------. Yazılar ve Tuğralar, (İstanbul: B/F/S, 1987). Çapan, Cevat ve Hulki Aktunç. “Enis Batur ile Söyleşi”, Gösteri (Şubat 1986). Durak, Mustafa. “Opera Odağında Enis Batur Şiiri”, Cumhuriyet-Kitap Dergisi, 23 Ekim 1997.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Hulusi Geçgel, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |