Doğaüstü henüz anlayamadığımız doğal şeylerin adı. -Elbert Hubbard |
|
||||||||||
|
Şehadet sarayının kapıları açıktı 'Acaba' diyemezdi, söz konusu vatandı Bu hakikat dostunun canı yurda adandı Hakikate yaslandı, teslim olmadı güce Hain sızmasın diye nöbetteydi o gece Haçlı'nın maşaları saldırınca yurduna Kurşunlara yürüdü, hiç bakmadı ardına Diriliş çağrısına ses verdi İlhan Hoca Gönül bahçelerinden gül derdi İlhan Hoca O ki yiğit süvari, önden giden atlıydı Şehadete koşarken rüzgârdan kanatlıydı O gece vatan için ölmeye niyet etti Bu dünya gurbetinden sılaya hicret etti Milleti sömürenin karşısında durandı Ömrünün saatini şehadete kurandı Bu dünya mektebinde son dersini verdi o!... Ölüme gülümsedi, maksuduna erdi o!... Önden giden atlıydı, öncüydü İlhan Hoca Hainler tenekeydi, inciydi İlhan Hoca O gece akan kanı bayrakta hilâl oldu Ezan ve selâlarda çınlayan Bilâl oldu O/nurlu tarihini yiğit vurdu sırtına Bakmayı düşünmedi, bir kez bile ardına İyice çukurlaşan bu dünyadan savuştu Canından çok sevdiği Yaradan'a kavuştu Zaman bu direnişin şahittir her anına İlhan Hoca katıldı şehitler kervanına Dağlardan kopup gelen bir seldi İlhan Hoca Temmuz'un sıcağında bir yeldi İlhan Hoca Biliyordu ki millet ve Hakk yanımızdaydı Bayrağın kırmızısı akan kanımızdaydı Milletine inandı, tanımadı paşayı Rezil rüsva eyledi iki yüzlü maşayı Göklerden geldi emir, yıldıza yoldaş oldu Gözlerinden süzülen bir damlacık yaş oldu Kurşundan beter saydı ihanet acısını Bir kez bile duymadı ölümün sancısını Zalimin karşısında bir dağdı İlhan Hoca Gonca gül yetiştiren bir bağdı İlhan Hoca Dudaklarında tekbir, elinde bayrak vardı Öyle coşkuluydu ki İstanbul ona dardı O zifirî gecede bizlere neler oldu? Goncalar gül olmadan bahçelerinde soldu Vatandı mevzubahis, ona dair dilekler... Şehidin bedenini kucakladı melekler O ki Saraçhane'de ölümü öldürendi Kendi gülemese de vatanı güldürendi Hainlerin önünde dik durdu İlhan Hoca Bize vatan eyledi bu yurdu İlhan Hoca Asımların hocası, eğitim neferiydi Biliyordu bu gidiş son kutlu seferiydi O gece bayrağını kalp gönderine astı Bu şerefli yiğidi toprak bağrına bastı Şehadet şerbetini bir yudumda içti o Güzeller güzelinin diyarına göçtü o Vatana sevdalıydı, asil ruh taşıyordu Maddeden ölse bile kalplerde yaşıyordu İstiklâl köprüsünün başıydı İlhan Hoca Ümmetin atan kalbi, yaşıydı İlhan Hoca Doğuştan yiğitti o; er doğan, er ölendi Millet için ağlayan, millet için gülendi Mazlumdan yana oldu, hakkı tutup kaldırdı Dostunu abat etti, düşmanına saldırdı Meydan meydan dolaştı, kurşunla alay etti 'Ben' yerine 'Biz' dedi, zorları kolay etti Hakk onu şehitlerin sofrasına buyurdu Canını siper etti, öksüz koymadı yurdu Gözümüzde büyüdü, dağ oldu İlhan Hoca Ölenler hayvan imiş, sağ oldu İlhan Hoca Firavunlara inat, Yusufça yaşadı o Faydasız her ne varsa hepsini boşadı o Aslan gibi kükredi, kırdı çelik kafesi Son sözü 'Allah' oldu, verirken son nefesi Kuşandı al bayrağı, kefeni niyetine Geçerken selâm verdi melekût heyetine 15 Temmuz gecesi kışı bahar eyledi Zifirî karanlığı nurlu nehar eyledi Hakk'ı tutup kaldıran bir eldi İlhan Hoca Candan aziz vatana bedeldi İlhan Hoca M. NİHAT MALKOÇ
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © M.NİHAT MALKOÇ, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |