..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Dünyaya geldiðinden, dünyada bulunduðundan, dünyadan gideceðinden hoþnut olan bir kimse görmedim. -Namýk Kemal
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Öykü > Aný > Ersin KURT




11 Mart 2020
Biz Kaç Kiþiydik?  
Ersin KURT
Ýnsanýn mutlu giden günlerinde, ''rahat batmasý'' tabirine uygun olarak inatla mutsuzluða giden yola sapmasýný anlatan bir öykü.


:ACIG:
Huzurlu olduðum günlerin verdiði rahatlýktan sýkýldýðým zamanlardý. Her þey yolunda gidiyorken hep bir þeyler dürter ya insaný. Hâlbuki, evden iþe iþten eve gidip geldiðim günlerin dinginliði ile avunabilirdim. Bungun bir ruh hâline özlem neden?


Mutluluk bir türlü yakamý býrakmayýnca güzel günlerimi ellerimle katletmeye karar verdim. Bekir abiyi aradým. Bekir abi deðer verdiðim, fikirlerine güvendiðim bir zat'tý. Bekir abi ile konuþurken fazla mutlu olduðumu söyleyince, ''Ýyi ya o hâlde bu aný belgele. Ne bileyim yaðlý boya bir portre resmini yaptýrabilirsin mesela. Mutsuz olduðun anlarda da portrenin karþýsýna geçer, 'mutlu olduðum günlerin ceremesini çekiyorum' dersin. Böylece Allah'a isyan etmediðin için de günaha girmezsin,'' dedi, çok isyankârmýþým gibi.


Ýlk baþlarda Bekir abinin fikrini hemen kanýksayamadým. Yalnýz kaldýðým zamanlarda uzun uzun düþününce önerisinin esasen mantýklý bir düþünce olduðunu kabullenmek isteyen yaným aðýr bastý. Zira, ziyadesiyle mutluydum. Ve gerçekten de bu günlerimin resmedilerek belgelenmesi hiç de kötü bir fikir deðildi. Lakin bu fikri eyleme dönüþtürmek için evvela bir ressam bulmak gerekiyordu. Öyle eften püften bir ressam da deðil, iþinin uzmaný bir ressam... Bana öylesi yakýþýrdý.


Uzun uðraþlarýmdan sonra nihayet mutlu günlerimi ellerimle maziye gömdüm. Ýstediðim olmuþtu. Artýk günlerim yaðlý boya portremi yaptýramýyor olmamýn verdiði kederle geçiyordu. Ýstediðim apaçýk bir mutsuzluktu ama bu defa da istediðimi elde etmeme karþýn bir þeyi bile doðru dürüst beceremiyor olmamýn verdiði kýzgýnlýkla boðuþuyordum. Entellektüel, sanatsever bir adam da deðildim ki ahbaplarýma bir haber uçurayým, istediðim þeyi istediðim gibi yaptýrabileyim.


Öfke dolu günlerim ne kadar sürdü bilmiyorum. Ama artýk býçaðýn kemiðe dayandýðý, bu günlerin canýma yettiði bir gerçekti. Mazoþistlikten sýkýlýnca, madem bu yaðlý boya portre fikrini Bekir abi verdi beni de bu kör kuyudan o çýkarmalý diyerekten tekrar Bekir abiyi aradým.


Bekir abinin tavrýndan çekiniyor olsam da parmaklarým bana inat Bekir abinin numarasýný çevirmiþlerdi bir kere. Bekir abi sakin bir ses tonuyla açtý telefonu. Konuya giriþ yapýnca da ayný sakinlikle dinlemeye devam etti. Bir an psikiyatrýma olan randevuma gidememiþim de derdimi telefonda anlatýyormuþum gibime geldi ama bu düþünceyi tez zamanda savuþturdum aklýmdan. Her ne kadar ben son derece manyak olsam da Bekir abinin kabzýmallýk mesleðinden emekli olduðu gerçeði o þekilde düþünmemi baltaladý sanýrým.


Bekir abiye derdimi anlattýktan sonra; eski bir arkadaþýnýn ressam olduðunu, Ýstanbul'da yaþadýðýný ve Bekir abinin ricasýný kýrmayacaðýný öðrendiðimde dünyalar benim oldu. Ertesi gün de Bekir abiyle buluþarak konunun detaylarýný yüz yüze görüþme fýrsatýný yakaladým. Bekir abi yine sakin sakin beni dinledikten sonra; ''Tablonu çizecek olan ben deðilim Hulusi. Detaylarý ressam arkadaþým Þevket'le görüþmelisin. Sana numarasýný vereyim, ara,'' deyip, topu taca attý. Çaylarýmýzý içtikten sonra kendi dünyalarýmýza dalmak üzere ayrýldýk Bekir abiyle.


Acil iþler sýcaðý sýcaðýna halledilmeli mantýðýndan yola çýkarak ayný günün akþamüzeri aradým ressam Þevket'i.


''Alo. Þevket Bey ile mi görüþüyorum acaba? Ressam Þevket Bey ile...''

''Buyrun, benim. Siz kimsiniz acaba? Çýkaramadým da...''

''Ben Hulusi, Þevket Bey. Eskiþehir'den. Kabzýmallýktan emekli Bekir Bey'in arkadaþýyým.''


''Oooo Bekir'in arkadaþý demek. Hâlâ yaþýyor mu ya o deyyus?''


Telefonda konuþuyorken, kendim gibi dengesizin birisiyle daha tanýþtýðým için yüzümde enterasan bir ifadenin oluþmasýna engel olamadým. Aynaya baktým ve hakikaten yine mutlu mesut bir görüntüm vardý. Telefonu Þevket Bey'in yüzüne kapattýktan sonra hemen o anýn özçekimini yaptým ve çizilmesini istediðim portremin görüntüsünü telefonuma kaydettim. Ardýndan hemen Þevket Bey'i aradým yine.


''Kusura bakmayýn Þevket Bey. Sanýrým bir an çekmedi telefon ve kapandý. Özür dilerim.''


''Mühim deðil Sururi. Bazen çekmediði oluyor telefonlarýn, haklýsýn. Sen neden aramýþtýn beni Sururi? Yoksa Bekir hasta falan mý? Konu nedir?''

''Sururi deðil Þevket Bey, Hulusi benim adým. Bekir abinin hiçbir saðlýk sorunu yok çok þükür. Turp gibi!''

''Kendine bakar zaten Bekir. Domuz gibidir teres!''


Þevket Bey'in Bekir abiye olan giydirmelerinin sonunun gelmeyeceðini anladýðýmdan bir an önce konuya girmek için Bekir abiyi saf dýþý býrakmam gerçeðiyle yüzleþtim. Ve Þevket Bey'den yerine getirmesini isteyeceðim tablo konusuna yatay, dikey, Allah ne verdiyse her türlü geçiþi yaptým.


''Ben sizi tablo hususunda rahatsýz ettim Þevket Bey.''

''Satýn almayý istediðin bir tablom mu var, hangisi? Yalnýz peþin peþin söyleyeyim benim tablolarýmý öldüm fiyatýna alamazsýn. Ölücüysen seninle asla anlaþamayýz. Peþinen söyleyeyim yani.''


Þevket Bey para konusundaki hassasiyetini sýklýkla kullandýðý 'peþin' kelimeleriyle bana bir güzel empoze ettikten sonra kýsa süreli bir sessizlik oldu aramýzda. Sonra, tablo konusu benim için artýk bir 'namus meselesine' dönüþtüðünden 'üçün beþi hesabýný yapmayacaðým anasýný satayým. Yeter ki þu tablo istediðim gibi olsun,' diye düþündüm ve:


''Hayýr. Satýn almayý düþündüðüm bir tablonuz yok Þevket Bey. Satýn almaktan ziyade çizmenizi isteyeceðim bir tablo var. Bir yaðlý boya portre tablosu. Benim tablom...'' dedim.

Cümlem bitince epey bir süre konuþmadý Þevket Bey. Sanatçý kaprisidir diye düþündüðümden ben de çýt çýkarmadým. Sonra telefonun diðer ucunda bir bekleyen olduðu aklýna gelmiþ olacak;


''Ben portre çizim yapmýyorum Peyami. Daha çok doða, yalnýzlýk ve at temalý yaðlý boya resimler çiziyorum. Kara kalem dersen bir denerim. Ama yaðlý boya için bir þey diyemeyeceðim. Çünkü bugüne deðin hiç yaðlý boya portre resim çizmedim,'' dedi.


Bunamýþ olduðuna kanaat getirdiðim Þevket Bey ismimi yine yanlýþ telaffuz etmiþti ama bu defa yanlýþýný düzeltme gereði duymadým. Odaklandýðým konu bambaþka idi. Benim için olmak ya da olmamak anlamýna gelen yaðlý boya portremi kotarmaktý derdim. Þevket Bey'i iþtahlandýrmak için yine Bekir abinin ismini anmak gerekli diye düþündüm. Yaþlý da olsa, bunak da olsa, biraz gaz verince Þevket Bey'in de yelkenleri suya indireceðini, tabularýný yýkacaðýný biliyordum.

''Hay Allah! Hâlbuki sizin için 'üstesinden gelemeyeceði iþ, yapamayacaðý resim yoktur,' demiþti Bekir abi. 'Resim konusunda güvenebileceðim tek adam Þevket'tir. Onun tablolarý üzerine tanýmam,' diye de eklemiþti.''


''Halt etmiþ o Bekir! Hayatýnda kaç tane ressam tanýmýþ, kaç tablo görmüþ ki o dangalak? Allahýn kabzýmalý iþte. Fakat iyi adamdýr Bekir. Ýttir, puþttur ama severim keratayý. Tamam. Sýrf Bekir'in hatýrý için yaðlý boya portreni çizmeyi kabul ediyorum. Yalnýz sana biraz pahalýya patlar bu iþ. 3250 TL paraný alýrým. Boyalarý da sen alacaksýn tabi ki. Sakýn 'düz hesap 3000 TL olmaz mý,' diye bir pazarlýða girme. Sanatta pazarlýk olmaz! Ne fiyat belirlediysem o. Zaten Bekir'in hatýrýna en makul fiyatý söyledim sana. Üstelik daha önce hiç denemediðim bir çizim türünde...''

deyip, þartlarýný kalýn ve siyah puntoyla altýný çizerek sundu sanatkâr Þevket Bey. Ben de ''Tamam,'' dedikten sonra resmimin çýktýsýný alýp Büyükada'daki adresine yolladým. Hemen hemen teknolojinin hiçbir nimetinden faydalanmadýðýndan resmimi bilgisayar ortamýnda iletemedim kendisine. Sadece 3250 TL parayý Þevket Bey'in banka hesabýna havale ederken bize aracýlýk etti teknoloji.


Resmim eline ulaþýr ulaþmaz hemen aradý Þevket Bey.

''Resmin geldi. Yüz hatlarýn epey karmaþýk. Beni baya bir uðraþtýracak bu tablo ama sana söz verdim bir kere. Dönmek olmaz! Ama þu kadarýný söylemeliyim ki sýrf dudaklarýn için üç tüp boya harcanacak. O nasýl bir yüzdür öyle mübarek? Bunlarý baþtan söylüyorum ki; yarýn 'ne bitmez tabloymuþ bu. Ne çok boya alýyorsun sen?' gibisinden, bana horozlanma.''

diyerek, isteyeceði boya parasýnýn az bir para olmayacaðýný açýkça belli ettti Kýrýk Þevket.

''Tamam. Mühim deðil. Siz hesabýnýza havale etmem gereken parayý söyleyin Þevket Bey. Boya dediðiniz nedir ki? Yeter ki portrem güzel olsun,'' dedim, cömertçe.

Para konusunda yokuþ yapmadýðým için keyiflenen Þevket Bey:

''Helal olsun Nazmi Bey. Sanattan anlýyorsunuz vesselam. Sanatçýya ve fikirlerine de deðer veriyor, sanat adamýný önemsiyorsunuz. Sizinle anlaþabileceðimizi en baþýndan anlamýþtým zaten. Boya masraflarý için 1375 TL ödemeniz kâfi,'' dedi ve kapattý telefonu.


Ýsimleri aklýnda tutmak konusunda yetersiz kalan Þevket Bey'in beyni para küsüratlarý konusunda uzmanlaþmýþtý. Yine '1375 TL' gibi boktan bir rakamla þovunu yapýp hesabýna yatýracaðým parayý beklemek için köþesine çekildi. Ben de, Þevket Bey'le ödemem gereken boya masraflarý konusunda polemiðe girmeyip bir an önce tabloma kavuþabilmek için ayný gün içerisinde 1375 TL'yi hesabýna havale ettim.


Tablomun çizilmesi iþini bunak da olsa, kýrýk da olsa, ayarsýz da olsa Þevket Bey'in omuzlarýna yüklediðim için gündelik hayatýma geri dönmüþtüm. Þevket Bey'le görüþmemizin üzerinden tamý tamýna dört buçuk ay geçtikten sonra, çarþýda dolaþýrken tesadüfen Bekir abiye rastladým. Birer çay içmek için oturduðumuzda doðal olarak konu döndü dolaþtý tabloma ve Þevket Bey'e geldi.


''Ne yaptýn tablo iþini Hulusi? Görüþebildin mi, anlaþabildin mi Þevket'le?''

diye sordu Bekir abi. Ben de anlaþtýðýmýzý fakat dört buçuk aydýr Þevket Bey'den ses çýkmadýðýný söyleyince;

''Nasýl olur? Þimdiye kadar çoktan yapmýþ olmasý gerekiyordu tabloyu. Benim bildiðim Þevket bu kadar oyalanmaz. Dur, hazýr sen de yanýmdayken bir arayalým Þevket'i,'' dedi.

Þevket Bey'le görüþtükten sonra Bekir abinin yüzü düþünce endiþelendim. Ne olduðunu sormaya korktuðumdan, Þevket Bey'le ne konuþtuklarýný zamaný gelince Bekir abi anlatsýn istedim. Biraz bekledikten sonra memnuniyetsiz bir yüz ifadesiyle konuþmaya baþladý Bekir abi.


''Þimdi Hulusiciðim, Þevket Bey tablonu çizmiþ çizmesine ama ortaya çýkan resim sana hiç benzememiþ. Ýlk kez böyle bir þey denediðinden bahsetti. Hâl böyle olunca da resim hayli kötü olmuþ. Satýþa sunmuþ, hiç raðbet görmeyince de sinirlenip kýrýp atmýþ tabloyu. Bu olayda senin hiç suçun olmadýðýndan da portreni yeniden yapmak için senden boya parasý talep edemiyormuþ. Üç aylýðý hesabýna yatar yatmaz, yeniden resmini çizmeye baþlayacakmýþ. Biraz deðiþik adamdýr Þevket, eski kafalýdýr. Emekli maaþýný bile üç aydan üç aya almasý da eski kafalýlýðýndan. Sen iyisi mi biraz daha
bekle. 'Yapacaðým,' dediyse mutlaka yapar Þevket. Ben Þevket'e kefilim.''


Bekir abinin güven kokan cümlelerine inanarak ''Tamam öyleyse. Madem 'biraz daha bekle,' diyorsun bekleyeceðim Bekir abi. Hem, 'geç olsun da güç olmasýn,' yeter ki tablo içime sinsin,'' deyip, kapattým konuyu.

Ýþ yerindeki birkaç arkadaþýma da tablo konusundan bahsettiðimden dolayý sürekli tabloyu sorar olmuþlardý. Sorulardan bunaldýðým için paydos saatlerinde durmadan kitap okuyormuþ gibi yapýyor, olasý sorulardan kurtulmaya çalýþýyordum. Mesai arkadaþlarým Bülent G. ve Þuayb B.'nin ''Þevket'i bir ara bakalým. Ne yaptý senin tablo iþini þu sersem bunak!'' baskýlarýna daha fazla dayanamayýp, aradým Þevket Bey'i.


Üç defa art arda aramama raðmen telefonlarýmý açmadý. Aradan biraz zaman geçince tekrar aradým ama bu kez de telefonunu kapatmýþtý dengesiz moruk! Þevket Bey'e ulaþamadýðýmý Bülent abi ve Þuayb'e söyleyince daha önce aralarýnda yaptýklarý istiþare üzerine dolandýrýldýðým hususunda fikir birliðine vardýlar. Beni daha önce de Þevket Bey'in tutarsýz konuþmalarýndan dolayý sýk sýk uyaran Bülent abi ve Þuayb'in aksine ben 'dolandýrýcý' sýfatýný bir türlü konduramýyordum Þevket Bey'e. ''Sonuçta sanatçý adam. Yaþýný baþýný da almýþ. Sanat camiasýnda kendince de nam salmýþ bir ressam,'' diyerek, sürekli içimi rahatlatýyordum.


Þevket Bey'i aramamýn üzerinden üç gün geçtikten sonra bu defa kendisi aradý. Özür dileyerek baþladýðý cümlesini;


''Ne deseniz haklýsýnýz Taci Bey. Tablonuzu yapmam konusundaki anlaþmamýzýn üzerinden epey bir vakit geçti, biliyorum. Lakin bu zaman zarfýnda aksilikler de bir türlü yakamý býrakmadý. Büyükada'da yaþadýðým için önce çetin kýþ þartlarý elvermediðinden Ýstanbul'a, boya almaya gidemedim bir süre. Sonra da borçtu harçtý derken para harcandý gitti. Þimdi diðer üç aylýðýmýn hesabýma yatmasýný bekliyorum dört gözle. Yatar yatmaz hemen boyalarý alýp tablonuzu yapmaya baþlayacaðým,''

dedi ve yine bana konuþma fýrsatý vermeden aceleyle yüzüme kapattý telefonu . Hâlbuki aceleci davranmayýp biraz bekleseydi, mutlu hayatýmýn içine ettiði için kendisine teþekkür edecektim. Çünkü mutluluktan sýkýlýp mutsuz olmak için þartlarý zorlayan bendim. Böyle olunca da Þevket Bey amaç deðil, basit bir araç olmuþtu mutsuzluðum konusunda. Mutsuzluðuma giden duble yolda basit bir araç...

Ýþ yerine gittiðimde Bülent abi ve Þuayb'e haklý olduklarýný söyleyip ''Galiba dolandýrýldým,'' dedim. Fakat hâlâ, ''Galiba dolandýrýldým,'' söylemim ikisinin de hiç hoþuna gitmedi. ''Ne galibasý ya? Halen ne galibasý Hulusi? Bu þerefsiz bunak düpedüz dolandýrýcý iþte. Buna kefil olan þu Bekir abine bir telefon et bakalým. Durumdan bahset. Ne yapabiliriz gibisinden bir aðzýný ara o dürzünün,'' dediler. O anlarda, çemberin içinde olduðumdan saðlýklý düþünemiyordum. Bülent abi ve Þuayb de fikirleriyle önümdeki barikatlarý kaldýrýp yolumu açýyorlardý.

Bekir abiyi aradým ama umduðum gibi bir telefon konuþmasý geçmedi aramýzda.


''Vallahi ne desem bilemiyorum Hulusi kardeþim. Þevket þerefsizine kefil oldum ama beni de çok þaþýrttý, inan. Artýk baktýn olmuyor, hukuki yollarla hakkýný ara. Beni de durumdan haberdar edersen sevinirim,'' deyip sýyrýldý iþin içinden.



Ýþe güce kanalize olmayý deneyip birkaç ay aramadým Þevket düzenbazýný. Þevket de geçen süreçte bir kez olsun beni aramadý. Soðuk bir savaþ oluyordu aramýzda. Yaþlý bunak sanat ayaðýna 4625 TL paramýn üzerine yatmýþtý. Gayem mutsuz olmaktý belki ama, enayi yerine konulmak deðildi. Dolandýrýldýðýmý hazmedemiyordum. Hele ki yaþlý bir moruk tarafýndan dolandýrýldýðýmýysa düþünmek bile istemiyordum. Katil olmak iþten bile deðildi.


Aradan sekiz ay gibi bir zaman geçince dayanamadým tekrar aradým Þevket þerefsizini. Özür dileyip alttan alacaðý yerde dayývari konuþup ''Elinden geleni ardýna koyma. 'Ateþ olsan cürmün kadar yer yakarsýn,' dedi ve ''Sanki paran kaldý. Sanki kaçýyoruz. Ne paragöz adammýþsýn sen Recai,'' deyip, yeniden yüzüme kapattý telefonu. Beþikten mezara kadar sövdüm Þevket'e.


Ýþ yerinde yine kitap okuyormuþ gibi yaptýðým bir paydos vakti esnasýnda Bülent abi ve Þuayb yanýma gelip Özdilek Sanat Merkezi'ndeki resim sergisi broþürünü attýlar masama. 'Bunlar þaka hususunda iyice gemi azýya aldýlar, benimle bildiðin eðleniyorlar,' diye düþünüp, broþürü buruþturup çöpe attým. Bu tavrýma kýzan Bülent abi söylenerek uzaklaþtý yanýmýzdan. Þuayb ise çöpten broþürü aldý ve serginin 'onur konuðunu' gösterdi sol iþaret parmaðýyla: Þevket Þekercigiller...


Þevket düzenbazýnýn Tepebaþý Belediyesi'nin davetlisi olarak, üstelik de 'onur konuðu' olarak Özdilek Sanat Merkezi'ne geleceðini öðrenince içimdeki çocuk yeniden parklara koþtu, gökyüzü daha bir mavileþti. Yýllar sonra tekrar denize açýldý küskün balýkçýlar, yeryüzüne barýþ geldi... Ben de bu iyi haberden sonra sýmsýký sarýlýp kucakladým Þuayb'i.

Þevket'in Özdilek Sanat Merkezi'ne geleceði günün bir gün öncesi son bir kez Bekir abiyi aradým. Þevket'in Eskiþehir'e geleceðini bilip bilmediðini öðrenmek istiyordum. Sýradan sohbetimizi yaptýktan sonra telefonu kapatmaya yakýn ''Yarýn Özdilek Sanat Merkezi'nde resim sergisi varmýþ Bekir abi. Oraya gideyim diyorum. Belki bu defa dürüst bir ressamla anlaþýp tablomu çizdirme olanaðým olur,'' dedim. Attýðým yemi havada kapan Bekir alçaðý:

''Sergiden haberim var Hulusi. Hatta Þevket'in vesilesiyle haberim oldu. Geçenlerde arayýp '26 Mayýs'ta Eskiþehir'e geliyorum Bekir. Özdilek Sanat Merkezi'nde sergi var. Ben de onur konuðu olarak katýlacaðým. Ona göre yap hazýrlýklarýný. Sergi bitince bir yerlere gider, efkâr daðýtýrýz,' diyerekten beni haberdar etti,'' dedi.


Þevket'le aramýzdaki husumetten en ince detayýna kadar bilgisi olan Bekir'in beni aramayýp, Þevket'in Eskiþehir'e geleceðinden beni haberdar etmemesine ifrit oldum. Nevrim iyice döndüðünden ''Adam mýsýn Bekir sen? Sen ne karaktersiz biriymiþsin ulan! Þevket'in geleceðini bildiðin hâlde, bana yaptýðý yamuðu bildiðin hâlde, kendin bile 'tanýyamamýþým demek ki, þerefsizin tekiymiþ,' dediðin hâlde, ben aramasam Þevket'in yarýn geleceðini bana söylemeyecektin. Senin Þevket þerefsizinden ne farkýn kaldý þimdi? Ýnsan mýsýnýz lan siz?'' dedim ve Bekir'in yüzüne kapattým telefonu.


Perþembe günü mesai bitimi hiçbir yerde tutunamadým. Ýçimdeki öfke o denli büyüktü ki her yer ufak geliyordu. Hiçbir yere sýðamýyordum. Dile kolay, cuma günü geliyordu Þevket þerefsizi. Þehrime, avuçlarýmýn içine geliyordu. Üstelik ödüllendirilmek için...

Cuma iþ çýkýþý doðruca Özdilek Sanat Merkezi'nde aldým soluðu. Konferans salonu oldukça doluydu. Broþürlerdeki 'onur konuðu' resmi, zanlýnýn robot resmi olmuþtu benim için. Kürsüdeki toy ressam 'Resim Sanatý'nýn Geleceði' üzerine bir konuþma yapýyordu ama ben oralý bile deðildim. Ben; kaptýrdýðým paranýn, aptal yerine konulmamýn, dolandýrýlmamýn, kýsacasý kendi geleceðimin derdindeydim. Salonu etraflýca taradýktan sonra en ön sýrada soldan üçüncü sandalyede oturan adama dikkat kesildim. Yanýndakiyle hararetli biçimde bir þeyler konuþuyordu. Yan profilden gördüðüm ihtiyara biraz daha dikkatli bakýnca, ihtiyarýn Þevket þerefsizinin ta kendisi olduðunu anladým.


Gündüzleyin iþ yerindeyken, Bülent abi ve Þuayb'le öðle arasýnda konuþup anlaþtýðýmýz gibi hiç zaman kaybetmeden ilk olarak Bülent abi ve ardýndan da Þuayb'i arayýp Þevket þerefsizinin salonda olduðunu haber verdim. Yalnýz baþýmayken bir delilik yaparým diye korktuklarýndan onlar da yanýmda olmak istemiþlerdi. Ardýndan, tekrar Þevket'i göz hapsinde tutmaya devam ettim. Bir ara, Þevket''in yanýnda oturan ve hararetli bir biçimde konuþmalarýna tanýklýk ettiðim adam beleþ ikramlardan nemalanmak için çay ve kuru pastalarýn olduðu masaya doðru hareketlenince 'fýrsat bu fýrsat' deyip bir anda adamýn yanýnda belirdim.

''Merhaba. Siz Þevket Bey'in arkadaþý olmalýsýnýz. Rica etsem kendisine söyler misiniz, beþ dakikalýðýna bahçeye kadar çýksýn.''


''Pardon da, gördüðünüz gibi adamýn çayýný bile ben ayaðýna götürüyorum. Ki farkýnda mýsýnýz bilmem ama Þevket Bey üstadým bu organizasyonun onur konuðu.''


Adamýn Þevket'i övgülerle gökyüzüne çýkarmasýna daha fazla dayanamayýp sert bir tavýrla:

''Yedirme bana þimdi organizasyonunu da, Þevket Bey'ini de, onur konuðunu da. Git ona, onu dýþarýda beklediðimi söyle. Niyazi sizi bahçede bekliyormuþ de, o anlar. Portresini çizmediðiniz, dolandýrdýðýnýz Niyazi...''


Adam, Þevket þerefsizine mesajýmý iletirken ismimi Hulusi de dese, Þevket'in bana yine baþka bir isimle hitap edeceðini çok iyi bildiðimden bu defa ismimi bilerek yanlýþ söylemiþtim. Zaten benim paralar da ne þehit ne gazi olduklarýndan durumuma en uygun isim Niyazi'ydi.

Bahçede Þevket'i bekliyorken Bülent abi ve Þuayb de gizlendikleri kolonlarýn arkasýndan sivil polis gizemiyle beni izliyorlardý. Operasyon için herkes yerini almýþtý. Biz, üç kiþiydik: Bülocan, Þuaybcan ve ben; Suphi. Ha Hulusi, ha Sururi, ha Suphi. Þevket þerefsizinin yüzünden artýk ismimin de bir hükmü kalmamýþtý.

Çok geçmeden Þevket çýktý salondan. Merdivenlerden indi ve bahçede, tam karþýmdaki yerini aldý. Beti benzi sararmýþ, titriyor ve ne yapacaðýný bilmez bir tavýr içerisinde yüzüme bakýyordu.


''Yaaa Þevket Efendi gördüðün gibi dünya küçük. Telefonda attýðýn yalanlarý, cesurca yaptýðýn konuþmalarý, atýp tutmalarýný bir de yüzüme karþý yap da göreyim. Seni dinliyorum,'' dedim.


Konuþmadan önce etrafýna dikkatlice bakýnan Þevket düzenbazý güvenlik görevlisini görmüþ olacak; sesini yükselterek:


''Sen ne diyorsun be adam! Ettiðin küfürleri aynen sana iade ediyorum. Ben ki mesleðe kýrk yýlýný vermiþ, kimlere ne tablolar çizmiþ usta bir ressamým ama bu zamana kadar senin gibisini hiç mi hiç görmedim,'' dedi ve maðduru oynadý.


Güvenlik görevlisi bize doðru yaklaþmakta iken Bülent abi koluna girip güvenlik görevlisini büyük bir ustalýkla yanýmýzdan uzaklaþtýrdý ve aðýrbaþlýlýkla durumu izah etmeye baþladý. O esnada Þuayb de gizlenmiþ olduðu kolonun arkasýndan çýkýp yanýmýza gelince Þevket düzenbazý kekeleyerek konuþmaya, af dilemeye baþladý.


Ben Þevket'le konuþuyorken nasýl olduysa Þuayb Þevket'e bir yumruk attý ve adam dimanitlenen bir bina gibi ayak uçlarýma devrildi. Ben de o an galyana geldim ve içimdeki canavar ortaya çýkýnca Þevket'in üzerine çullandým ve Þevket'i yumruklamaya baþladým. Sonra Þuayb sakinleþti, beni Þevket'in üzerinden aldý ve Þevket'i ayaða kaldýrdý. Sonra Bülent abi geldi kibar kibar konuþmaya, orta yolu bulmaya çalýþtý. Þevket yine küstahlaþýnca bu defa da Bülent abi adamý yere yýktý ve tekmelemeye baþladý. Þevket'e acýdýðýmýzdan Þuayb'le birlikte, Bülent abiyi Þevket'in üzerinden aldýk. Sonra çok geçmedi üçümüz de ayný anda Þevket'i dövmeye baþladýk. Adam periþan bir hâldeyken:


''Þurada bankamatik var. Paranýzý çekip ödeyeyim Hulusi Bey,'' dedi.


Dayak iþe yaramýþtý. Þevket hem paramý ödemeyi kabul etti, hem de ismimi hatýrlayýp bana gerçek ismimi tekrar geri baðýþladý. Paramý aldýktan sonra Bülent abi ve Þuayb'le ufak çaplý bir kutlama yaptýk. Tablo fikrimden de vazgeçtim.


Ve asýl olarak o gece bana öðretti ki; insan öfkelenince sakinleþede- biliyormuþ, deliredebiliyormuþ, kontolünü de kaybedebiliyormuþ, kontrolünü kaybedeni de sakinleþtirebiliyormuþ, almak istediðini de alabiliyormuþ ve daha pek çok þey...


O gece normalde hep sinirli olan Þuayb ilk baþta gerçek kimliðindeydi sonra en sakinimiz o oldu. Normalde son derece mülayim bir insan olan Bülent abiyi ise gece boyunca yatýþtýramadýk. Ben de yaþantým boyunca kararýnda sakin ve öfkeli birisi olmama raðmen o gece bütün duygularýmý en uç noktalarda yaþadým. Herkesin içinden baþka baþka kiþiler çýktý.


Gecenin final sahnesindeyse külhanbeyi havalarýnda gezinen, ona buna caka satan Bekir döneði bahçedeki patýrtýyý duyunca evvela salondan çýktý. Sonra baktý ki Þevket'i bir güzel benzetiyoruz, merdivenlerden hýzla inip bir gölge gibi ortalýktan kayboldu. Bekir de içindeki korkaðý ortaya çýkardý, külhanbeyini ise azat etti. Herkesin içinden iki üç farklý insan çýktý. Sahiden o gece, o bahçede kaç kiþi vardý?








Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.

Yazarýn aný kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Seyyar Sevici

Yazarýn öykü ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Yerli Malý Arif
Yalnýzlýk
Kýz Babasýndan Dost Olmaz

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Seviþme Zamaný [Þiir]
Zamansal Yaklaþým [Þiir]
Zapping [Þiir]
Hodri Meydan [Þiir]
Çatýþma [Þiir]
Uykusuz [Þiir]
Kýyamet [Þiir]
Olsa Olsa Ayrýlýyoruzdur [Þiir]
Yakarýþ [Þiir]
Ýyisi mi Uzak Duralým [Þiir]


Ersin KURT kimdir?

Yayýmlanan Kitaplarým: 1. Geliþigüzel (2014) 2. Farzýmuhal (2016) 3. turnuSOL (2017) 4. Darbýmesel (2018) 5. Kül (2018) 6. Begonvil (2019) 7. Aklýevvel (2020)


yazardan son gelenler

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Ersin KURT, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.