..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Þiir, duygularýn dilidir. -W. Winter
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Roman > Görüþ ve Eleþtiriler > Hakan Yozcu




13 Mart 2020
Vefa Arayan Þair’den  
Hakan Yozcu
simlerdi. Ýsimler, Öz Türkçe diyebileceðimiz türden isimlerdi. Kimileri tarihimizden alýnmýþ bazý kahramanlarýn ismi, kimileri etrafýmýzda gördüðümüz, yakinen bildiðimiz, tanýdýðýmýz eþimizin, dostumuzun, arkadaþlarýmýzýn isimleri idi. Ýsimlerin halis Türkçe olmasýna dikkat edilmiþti: Oðuzhan Göktürk, Ülkü, Alp Amca, Ayperi Haným, Kürþat Yiðit, Bengisu, Fatih Özmen, Timur Özmen, Gökçe Özmen, Melek Kutlu Özmen, Aynur, Mete, Alperen… Kahramanlar, eserde tüm ayrýntýlarýyla tasvir edilerek veriliyor. Yazar, bu konuda en ince detaya kadar inmiþ. Adeta kahramanlarý fotoðraf gibi beynimize nakþediyor:


:CBEE:
     Ali Tuluk, 1962 yýlýnda Afyon’a baðlý Dazkýrý Ýlçesi’nin Yukarý Yenice Köyü’nde dünyaya geldi. Ýlköðretimine burada baþladý.
Ailesi ile birlikte Kýbrýs’a göçmen olarak gitti. Ortaokul ve lise öðrenimini Maðusa Canbulat Lisesi’nde yaptý.
Askerliðini bitirdikten sonra uzun yýllar KKTC Emniyet Müdürlüðü’nde polis memurluðu yaptý. Polis çavuþu olarak 2011 yýlýnda emekliye ayrýldý.
Þair ve yazar olan Ali Tuluk, kendini, önce, yazdýðý þiirleriyle tanýttý. Kýbrýs’ta birçok þiir kitabý yayýnladý. Emekli olduktan sonra Denizli’ye yerleþti. Þiirleri, Denizli’de günlük çýkan “Horoz Gazetesi” Ocakbaþý sayfasýnda ve Yaz-ar Bir’in çýkarmýþ olduðu aylýk dergide yayýnlandý.
Ali Tuluk, ayný zamanda Egeli Araþtýrmacýlar Ve Yazarlar Birliði’nin yönetim kurulu üyesidir. Burada genel koordinatörlük görevini yapmaktadýr.
Evli ve 2 çocuk babasý olan Tuluk tam 26 tane kitap yayýnladý. Bir yazar için oldukça verimli bir durum diyebiliriz.
Tuluk, sadece þiir alanýnda deðil, tiyatro, hikâye, roman ve deneme alanlarýnda da kalem oynattý. Yaz-ar Bir’in ekip olarak kaleme aldýðý “Bir Ahi Zaman Oyunu”na imza attý.
Tuluk, son olarak roman sahasýna da girerek “Kalbim Senindi” adlý romaný yazdý.
Ýþte bu yazýmýzda Þair ve Yazar Ali Tuluk’un “Kalbim Senindi” adlý romanýný ele alacaðýz.
“Kalbim Senindi” romaný, Denizli Büyükþehir Belediyesi Kültür Yayýnlarý arasýnda 2019 yýlýnda Denizli’de basýlmýþ bir eser olarak karþýmýza çýkýyor.
210 sayfa tutarýnda olan bu eserin imtiyaz sahibi Büyükþehir Belediye Baþkanlýðý adýna Denizli Belediye Baþkaný Osman Zolan olmuþ. Genel koordinatörler olarak Mustafa Gökoðlan ve Hüdaverdi Otaklý isimleri yer alýyor.
Editör olarak ise karþýmýza Kadir Gülkaya çýkýyor. Sayfa düzeni ve kapak tasarýmý Sinem Güngör tarafýndan yapýlmýþ.
Sunuþ bölümünde Belediye Baþkaný “Denizli’nin geleceðini ya da geleceðin Denizli’sini düþünerek ilimizde yaþayan insanlarýmýzýn kültür mirasýmýza sahip çýkma adýna 2019 yýlý itibari ile 150’yi aþan kültür yayýný çýkardýk ve çýkarmaya devam edeceðiz.” diyor.
Roman yazarý Ali Tuluk kitabýnýn önsözünde “Bana göre ilk defa Denizli’de gerçek dýþý, hayal mahsulü yaþanmýþ veya yaþanmamýþ olan bir aþk hikâyesinin kurgusunu sayfalarda romanlaþtýrdým. Uzun soluklu bir eser olduðuna inanýyorum. Roman kahramanlarýnýn bir kýsmý gerçek hayattan alýnmýþ, bir kýsmý da hayal mahsulü, kurgudan ibarettir. Romanda geçen mekânlar ve olaylar Güzel Denizli’mizin en güzide yerleridir. Bunu yapmakla hem þehrimi; hem de bu þehirde yaþayan deðerli insanlarýmýzýn yâd edilmesini amaçladým.” diyor…
Açýklamalardan da anlaþýlacaðý gibi “Kalbim Senindi” romaný bir aþk romanýdýr. Bir gençlik romanýdýr. Roman kahramaný Oðuzhan’ýn küçüklükten beri birlikte olduðu, hiç ayrýlmadýðý, Ülkü adlý bir genç kýza duyduðu kalbi alakayý anlatan, hisli, duygulu bir roman…
Her ikisi de lisede okuyan ve üniversite sýnavlarýna hazýrlanan, ergenlik çaðýnda bulunan iki samimi arkadaþ romanýn kahramanlarýný oluþturuyor.
Roman, Denizli’de bir Eylül Ayý ortasýnda baþlýyor. Denizli Lisesi’nin bulunduðu Lise Caddesi pýrýl pýrýl, canlý bir cadde olarak veriliyor: “Ortalýk öðrenci kaynýyordu. Rengârenk üniformalý kýyafetler içinde ilkokul, ortaokul ve lise öðrencileri, Denizli’ye bambaþka bir çehre kazandýrmýþtý. Yaz tatili sonrasý öðrenciler, okul arkadaþlarý ve öðretmenleriyle yeniden buluþmanýn heyecaný ve özlemi içindeydiler.” (Sayfa 17)
Romanda ilk dikkatimizi çeken en belirgin özellik, kahramanlara verilen isimlerdi. Ýsimler, Öz Türkçe diyebileceðimiz türden isimlerdi. Kimileri tarihimizden alýnmýþ bazý kahramanlarýn ismi, kimileri etrafýmýzda gördüðümüz, yakinen bildiðimiz, tanýdýðýmýz eþimizin, dostumuzun, arkadaþlarýmýzýn isimleri idi. Ýsimlerin halis Türkçe olmasýna dikkat edilmiþti: Oðuzhan Göktürk, Ülkü, Alp Amca, Ayperi Haným, Kürþat Yiðit, Bengisu, Fatih Özmen, Timur Özmen, Gökçe Özmen, Melek Kutlu Özmen, Aynur, Mete, Alperen…
Kahramanlar, eserde tüm ayrýntýlarýyla tasvir edilerek veriliyor. Yazar, bu konuda en ince detaya kadar inmiþ. Adeta kahramanlarý fotoðraf gibi beynimize nakþediyor:
“Oðuzhan Göktürk, orta boylu, ince, kumral, kestane saçlý, kahverengi gözlü, duygusal, merhametli ama lider ruhu taþýyan, azimli ve idealist bir delikanlýydý. Ailenin tek oðluydu. Ýnsanlarla çabuk iletiþim kuran, dost ve arkadaþ yanlýsý bir insandý. Mahallede kimseyle kolay kolay kavga etmez, kendini çabuk sevdiren ve mahallenin de saygýn çocuðu idi. Düzgün karakteriyle herkes tarafýndan sevilirdi.” (Sayfa 18)
“Babasý Alp Amca ise kýsa boylu, zayýf, sessiz, sakin, sert mizaçlý ama yüreði yumuþak, 50 yaþlarýnda, efendi dürüst bir aile babasý idi...” (sayfa 18)
Oðuzhan’n annesi Ayperi Haným ise 49 yaþlarýnda, güler yüzlü, etine dolgun, uzun boylu, sempatik, iyi yemek yapan, tatlý dilli, misafirperver, sözü dinlenen bir ev hanýmý idi. Ayný zamanda mahallenin terzisiydi de…” (Sayfa 19)
Yazar, uzun zamandýr birbirlerini görmeyen Oðuzhan ile Ülkü’yü okul açýldýðýnda karþýlaþtýrýyor. Ýki arkadaþýn karþýlaþtýðý ilk günü heyecanlý olarak veriyor. Her iki gencin de duygularýný romantik bir þekilde veriyor. Okuyucu daha bu ilk satýrlarda bu iki gencin aralarýndaki kalbi alakayý sezinleyebiliyor:
“Oðuzhan ile Ülkü, birdenbire göz göze geldiler. Ýkisinin de sol yaný küt küt atýyordu. Sanki kalpleri yerinden çýkacak gibiydi. Hiç konuþmadýlar… Konuþamadýlar… Ýkisinin de gözleri buðulanmýþtý. Bir müddet öylesine beklerken sükût ettiler. Adeta bir heykel gibi donup kalmýþlardý. Birden ansýzýn birbirlerine sarýlýp tek vücut oldular. Sýmsýký sarýlmýþlar birbirlerini býrakmak istemiyorlardý. Oradan gelip geçen bütün öðrenciler de onlara hayretle bakýyordu. Sanki bu özlem onlara bir asýr gibi gelmiþti.” (Sayfa 19)
Ülkü Oðuzhan’a “Beni ne kadar özledin? Ýnan çok merak ettim. Yoksa unuttun mu?” sorusuna Oðuzhan “ Seni nasýl unutabilirim Ülkü? “Seni günde bir defa düþünüyordum, o da 24 saatimi alýyordu.” diye þairane bir þekilde cevap veriyor.
Oðuzhan þiire ve edebiyata düþkün bir genç olarak veriliyor romanda. Günümüz açýsýndan bakacak olursa, günümüz öðrencileri ile pek uygun düþmeyen bir durum diyebiliriz. Çünkü günümüz öðrencisinin öyle sanatla, edebiyatla, þiirle pek derdi yok. Okumayý sevmeyen, yazmayý unutan ve üretmeyen bir öðrenci kitlesine sahibiz desem bilmem ne dersiniz? O nedenle Oðuzhan’ýn yazar tarafýndan çok idealist bir kahraman olarak verildiðini düþünüyorum.
Oðuzhan, hep Ülkü’yü düþünerek O’na açýlacaðý günü sabýrla bekler. Ne zaman açýlmak istese mutlaka bir engel çýkar ve bir türlü açýlamaz. Bir gün tam kararý verip açýlmak ister. Hatta “Önemli bir konuyu görüþmek istediðini” söyler. Tam söyleyeceði sýrada Ülkü’ye bir telefon gelir ve Ülkü ayrýlmak zorunda kalýr. Oðuzhan yine duygularýný dile getiremez.
Ülkü, çok samimi bir kýz arkadaþý ile görüþmeye gider. Aynur ülkü ile samimidir. Her þeyini onunla paylaþýr. Mete adýnda birinin kendisine aþýk olduðunu, ama ne yapmasý gerektiðini bilmediðini söyler. Ülkü “Yüreðinin sesini dinlemesini, aþk ile meþk iþlerinin okul ile derslerle bir arada yürümeyeceðini, önümüzde bir üniversite sýnavý olduðunu, kendimizi bu durumlara odaklamamýz gerektiðini” söyler. Ve cevabý ileri bir zamana býrakmaya karar verirler.
Romanlarýmýzda genelde aþýk genç yoksul, iþsiz biri olarak verilir. Kýz, genelde varlýklý bir aile kýzý olur. Bu romanda da buna yakýn bir durum vardýr. Oðuzhan, biri iþçinin oðludur. Babasý bir çay ocaðýnda çalýþmaktadýr. Kendisi de tatillerde babasýna yardým ederek çalýþýr. Hem harçlýðýný çýkarýr; hem de babasýna yardým etmektedir. Ülkü’nün babasý emeklidir. Durumlarý iyidir. Didim’de bir yazlýklarý vardýr. Her yaz buraya tatile giderler.
Ülkü, sýk sýk kalp nöbetine düþer. Önceleri bunu gelip geçici bir kas aðrýsý zanneder. Ama sürekli devam edince durumu anne ve babasýna açýklar. Onlar da çocuklarýný doktora götürür. Ülkü’nün kalp yetmezliði hastasý olduðu ortaya çýkar. Artýk hiç üzülmemesi, rahat olmasý, strese girmemesi, canýný sýkmamasý gereklidir.
Bu durumu öðrenen Oðuzhan iyice çýkmaza girer. Bunun üzerine artýk Ülkü’ye açýlamayacaðýný düþünür. Çünkü onu böyle bir durumla üzmek istemez:
“Evine geldiðinde Oðuzhan, tarif edilmez bir durumdaydý. En çok sevdiði arkadaþý kalp hastasýydý. Ona henüz açýlamamýþtý. Artýk bundan sonra da hiç açýlamazdý. En küçük bir heyecan ve üzüntü karþýsýnda içinde bulunduðu rahatsýzlýk onun hastalýðýný tetikleyecekti. Çok karamsar ve çaresizdi. En iyi çözüm susmak ve her þeyi zamana býrakmaktý.” (sayfa 49)
Yazar, romanda Denizli’ye ait birçok yerden ve mekânlardan da söz eder: Pelitlibað Mahallesi, Çatal Çeþme, Lise Caddesi, Doktor Cafe, Bayram Yeri, Kale Ýçi, Yazýcýoðlu Parký bunlardan bazýlarý idi.
Özellikle Doktor Cafe’yi ön plana çýkarýyor. Lise son ve üniversiteye hazýrlanan gençlerin devamlý uðradýðý bir mekândý. Gerçekte de burasý Denizlili yazar-çizer takýmýnýn sürekli uðradýðý, edebi sohbetler yaptýðý, dinlenip çay kahve içtikleri bir mekân idi. Yazar, romanda da buranýn özelliðini olduðu gibi okuyucuya aktarýyor.
Kadir Hoca, Oðuzhan’ýn okuldan edebiyat öðretmenidir. Onu edebiyat alanýnda yönlendirir. Þiir konusunda teþvik eder. Bir gün Doktor Cafe’de oturup edebi sohbet ederler.
“Oðuzhan burasý, bak, þairlerin mekânýdýr, uðrak yeridir Bunu biliyor muydun sen?”(Sayfa 59)
Kadir Hoca ile Oðuzhan arasýnda edebi sohbet yaþanýr. Kadir Hoca Oðuzhan’a öðütler verir. Nasýl olmasý gerektiðini, neler yapmasý gerektiðini, nasýl yazmasý gerektiðini anlatýr:
“ Sana yine de tavsiyem, önerim þu olsun ‘Sanat için sanat yapma’ sakýn. Sanatý icra edeceksen toplum için sanat yapmayý kendine ilke edin. Hiçbir zaman asla bencil olma. Ýleride sözü edilen, belleklerde kalýnan iyi bir yazar, þair olmak istiyorsan çok kitap oku. Kitap okumak senin hem ufkunu açar, hem de bilgi hazineni zenginleþtirir. Kimseden çalýp çýrpma! Kendin yaz, kendin üret ve hep kendin ol” (sayfa 60)
Yazar, þiir hakkýndaki görüþ ve düþüncelerini Kadir Hoca’ya söylettirir.
“Þiir olayý ilham meselesi… Yürekten gelen bir þey. Bir insanýn içinde bir þeyler varsa vardýr zaten. Bu Allah vergisidir. Þiir, þiir yazayým diye yazýlmak için geliþi güzel bir þeyler karalamak deðildir. Her þeyin bir kuralý, adabý, üslubu vardýr. Bunlara dikkat etmek lazým. Ona bakarsan bizim buralarda önüne gelen þairim diye geçiniyor. Ýki hece þiiri yazdým diye egosunu tavan yapanlara bile rastlarsýn þairler meclisinde. Bunun sýrrý ne çok kitap çýkartmakta, ne de öyle heceli þiirler yazmakla, betimleme yapmakla itibar görmüyor. Önemli olan “Bu gök kubbenin altýnda hoþ bir seda býrakmaktýr.” gerisi ucuz kahramanlýk ve þarlatanlýktýr. Þiir, öyle cümleleri alt alta sýralamakla olmuyor. ‘Þair olunmaz, þair doðulur’ bence” (Sayfa 61)
Yazarlar, þairler, içinde yaþadýðý toplumlarýn yaþadýklarý olaylarý, afetleri, savaþlarý, kötülükleri, iyilikleri ve güzellikleri anlatýrlar. Bu olaylardan etkilenerek bunlarý eserlerine alýrlar. Burada yazar da son yýllarda Türkiye’de sýkça yaþanan þehitlerimizden etkilenerek bu olaya eserinde yer veriyor. Böylece toplumun yaþadýðý acý olaylarý dile getiriyor. Toplumsal konulara parmak basýyor…
Ülkü ile Oðuzhan yine bir sohbetleri sýrasýnda Ülkü “Neden artýk aþk þiirleri yazmadýðýný” sorar. Oðuzhan þöyle cevap verir: “Ülkenin içinde bulunduðu hal belli. Gün olmuyor ki þehit haberi gelmesin, analar aðlamasýn. Her gün þehit haberleri ile yýkýlýyoruz. Ýçimiz kan aðlýyor. Toplumun bu acý gerçekleri ile karþý karþýya kalýrken, sarsýlmamak elde deðil. Ben de toplumun bir bireyi olarak, onlarýn yürek sesi, gönül tercümaný olmaya çalýþýyorum yazdýðým bu þiirlerle… Bu yüzden içimden aþk meþk þiirleri yazmak gelmiyor. Hem etik deðil! Nasýl yazarým ki?” (Sayfa 66)
Nihayet gençler üniversite sýnavlarýna girerler. Bir umutla bekleyeceklerdir. Ýstedikleri okullara gitmek umuduyla çýkarlar sýnavdan. Ülkü, þehirde dolaþmak istediðini söyler ve Oðuzhan ile birlikte gezerler.
Ülkü, ertesi gün ailesi ile birlikte Didim’e yaz tatili için gideceklerini söyler. Ayrýlýrken vedalaþýrlar. Oðuzhan’ý büyük bir üzüntü sarar. Ülkü’süz koskoca bir yaz tatili nasýl geçecektir?
Her ikisi de üniversiteyi kazanýr. Ülkü, beklediði bölüme girmese de Ýzmir’de iyi bir bölüm kazanýr. Oðuzhan ise Konya’da Edebiyat Fakültesi Türk Dili Ve Edebiyatý Bölümü’ne girer.
Ve nihayet aralarýnda ilk büyük ayrýlýk baþlar. Oðuzhan Konya’ya gider. Ülkü ise ailesi ile birlikte Ýzmir’de bir ev kiralayarak Ýzmir’e yerleþir.
Oðuzhan yurtta kalýr. Oda arkadaþý, kendisi gibi idealist olan Alperen adýnda bir gençtir. Ayný bölge insanýdýr. Her ikisi de derslerine ciddi þekilde çalýþan, geleceklerini düþünen kiþilerdir. Aralarýnda birçok ortak nokta vardýr. Bu da onlarý birbirlerine iyice yaklaþtýrýr. Artýk hiç ayrýlmayan iki dost olmuþlardýr. Öyle ki sýrdaþ olmuþlardýr. Durmadan edebi sohbetler yaparlar.
Türk romanlarýnda genelde bir aþk üçgeni vardýr. Bir genç kýz ve bunun etrafýnda dönen iki genç âþýk bulunur. “Kalbim Senindi” adlý romanda da bu aþk üçgeni gözümüze çarpýyor. Oðuzhan ve Ülkü arasýnda yaþanan ve fakat adý bir türlü konamayan aþka bir de ortak çýkýyor.
Ülkü, Ýzmir’e geldikten sonra genç bir doktor olan Fatih ile sürpriz bir þekilde karþýlaþýyor. Adeta aralarýnda gizli bir aþk baþlýyor. Ülkü bu durumdan önce emin deðildir. Burada Oðuzhan ile aralarýndaki iliþkiyi sorgular: “Oðuzhan için duygularý karmakarýþýktý. Bu bir özlem miydi yoksa onun yokluðunun doldurulamaz boþluðu muydu? Ýkilem içinde kalmýþtý. Akýl tutulmasý oldu. Ne yapacaðýný þaþýrdý. Kendini sorguladý durdu. ‘Oðuzhan ile benim iliþkimin tanýmý nedir?’ diye adlandýrmak istedi. Duygularýný bir yere koyamadý. Ama buna karþýn Dr Fatih ile olan düþünceleri farklý bir boyuttaydý. Ona karþý bambaþka hisler beslemeye baþlamýþtý. Açýk ve netti.” (Sayfa 147)
Dr Fatih ile Ülkü arkadaþ olurlar. Aralarýndaki dostluk nereye varacaktýr? Ülkü’nün Oðuzhan ile olan iliþkisi ne olacaktýr? Oðuzhan ne yapacaktýr? Bu durumu duyunca nasýl bir hal alacaktýr? Ülkü, bu iki gençten hangisine yönelecektir? Sonunda çocukluk aþký Oðuzhan’a mý; yoksa yeni tanýþtýðý yakýþýklý bulduðu Dr Fatih’i mi tercih edecektir? Okuyucu roman sonuna kadar bu sorularý soracaktýr kendine?
Roman incelemesi yaptýðým çalýþmalarýmda okuyucuya sonucu vermek âdetim deðildir. Çünkü o heyecaný okuyucuya býrakmak isterim hep. Okuyucu, heyecanla eserin son sayfalarýna gitsin ve her sayfasýnda “Acaba ne olacak?”, “Bu eser nasýl bitecek?” diye merak etsin diye düþünürüm. Burada da öyle yapacaðým. Sonucu, okuyucularýn eseri okuyarak öðrenmesine býrakýyorum.
Yalnýz þu kadar ipucu vermem gerekirse Oðuzhan, Üniversiteyi bitiriyor, þiirleri de kitap olarak yayýnlanýyor. Öðretmenlik için atama bekliyor.
Yine çok merak eden okuyucular için belirteyim: Kitabý okurken yazar, zaten sonucun nasýl biteceði hakkýnda okuyucuya ipucu veriyor. Eðer, Oðuzhan’nýn gördüðü son rüyayý iyice okur ve üzerinde düþünürseniz romanýn nasýl bir sonuçla bitebileceðini tahmin edebilirsiniz. Ben, öyle yaptým. Rüya üzerinde birazcýk fikir jimnastiði yapýnca sonucu tahmin ettim ve yanýlmadým.
Son bir tiyo da benden olsun. Zaten Romanýn adý da sonucu size verebilir. Ýlk baþta “Kalbim Senindi” adý ile ne demek istediðini anlamamýþ olabilirsiniz. Ama biraz kafa yorunca sonuca ulaþýyorsunuz. Zaten eser adlarý, öyle boþ yere verilmiþ adlar deðildir. Yazarý mutlaka bir þeyler düþünerek vermiþtir bu adý…
Yazar, romanýn genelinde sade bir dil kullanmýþ. Günümüz Türkçesi ile yazmýþ eserini. Gerçi çok nadir derecede bazý eski kelimelere de yer vermiþ ama bunlar yok denecek kadar az.
Yazýmýn son kýsmýnda eserde yapýlan yanlýþlara deðinmek istiyorum.
Romanda çok denecek derece imla hatalarý, yazým kurallarý, cümle düþükleri ve anlatým bozukluklarý var. Benim bu konuda ilk düþüncem “Eserin, yayýnlanmadan önce neden iyi bir editör elinden geçmediði?” oldu. Yok, eðer bir editör tarafýndan incelenmiþse; o zaman hiç kusura bakmasýnlar, üstünkörü ve umursamaz bir þekilde geçmiþler. Yani bir romanda bu kadar hata olmaz dedirtecek cinsten olmuþ.
Özel isimlerin küçük harflerle yazýlmasý, ayrý yazýlmasý gereken “de” lerin bitiþik yazýlmasý, bitiþik yazýlmasý gereken “de”lerin ayrý yazýlmasý; yine ayrý yazýlmasý gereken “ki”lerin bitiþik yazýlmasý, bitiþik yazýlmasý gereken “ki”lerin ayrý yazýlmasý. Noktadan sonra küçük harflerle baþlanmasý. Gözden kaçan yanlýþlar vs vs…
Kýsaca tüm bunlar eserin gidiþatýný, güzelliðini bozmuþ ve baþarýsýna gölge düþürmüþ… Umarým kitabýn ikinci baskýsýnda bu yanlýþlar tespit edilerek düzeltilir.
Bu yanlýþlara örnek verecek olursak:
“Pelitli bað Mahallesinde” (sayfa 29), Doðrusu: Pelitlibað Mahallesi’nde
“Onlarda seni bu baþarýndan dolayý kutluyorlar.” (Sayfa 32) Doðrusu: Onlar da seni bu baþarýndan dolayý kutluyorlar
“Onlarýn dertlerime çare olmalýsýn” (sayfa 33) Doðrusu: Onlarýn dertlerine çare olmalýsýn.
“Huþu içinde okunan ezaný birlikte dilediler.” (Sayfa 36) Doðrusu : Huþu içinde okunan ezaný birlikte dinlediler.
“Az bir zamanýz kaldý.” (Sayfa 48) Doðrusu : Az bir zamanýnýz kaldý.
“Ülkü’nün durumu ortaydý.” (Sayfa 38) Doðrusu : Ülkü’nün durumu ortadaydý.
“-Aaa! Ne güzel Bir ara bende bakýp okuyayým.” (Sayfa 68) Doðrusu: - Aaa! Ne güzel Bir ara ben de bakýp okuyayým.
“… Beni kadar sevindirdin, Allah da seni ve sevdiklerini sevindirsin dedi” (Sayfa 86) Doðrusu “Beni ne kadar sevindirdin, Allah da seni sevindirsin, dedi.”
Tabii kitaptaki bütün yanlýþlarý ve hatalarý buraya almamýz mümkün deðil. Sadece bu basit birkaç hatayý göstermekle yetineceðiz.
“Kalbim Senindi” adlý roman, Ali Tuluk’un roman türünde yazdýðý ilk eser. Ýmla hatalarý dýþýnda güzel bir eser olarak karþýmýza çýkýyor. Akýcý, eðitici ve yol gösterici bir roman olmuþ diyebilirim. Duygusal bir roman olarak beðeneceðinizi umuyorum. Özellikle liseli gençlerin çok seveceði bir kitap olmuþ. Çünkü onlarýn dünyasýný anlatýyor…
Kýsaca tüm roman severlere rahatlýkla tavsiye edebileceðim bir eser olmuþ. Yazarý olan Dostum Ali Tuluk’u kutluyor, baþarýlarýnýn devamýný diliyorum.




     



Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.


Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Yüreðimde Ýhtilal Var [Þiir]
Hayat Seni Çözemedim [Þiir]
Helallik Ýstiyorum [Þiir]
Yörük Kýzý [Þiir]
Nasihat 2 [Þiir]
Seninle Olayým [Þiir]
Geliyoruz [Þiir]
Nasihat [Þiir]
Aþk Var mý? [Þiir]
Minik Bir Þaire Rastladým [Þiir]


Hakan Yozcu kimdir?

1964 doðumluyum. Kuzey Kýbrýs'ta yaþýyorum. 1988 Erzurum Atatürk Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatý Bölümünden mezun oldum. 20 yýl çeþitli okullarda edebiyat öðretmenliði yaptým. Uzun yýllar Yenivolkan ve Güneþ Gazetelerinde köþe yazarlýðý yaptým. Þu an Habearkýbrýslý ve Güncelmersin Gazetelerinde yazýyorum. Birçok internet gazete ve sitelerinde yazýlarým yayýnlanýyor. Þiir, öykü ve tiyatro oyunlarý yazýyorum. Bu alanlarda çeþitli ödüllerim var. Kendime ait basýlmýþ "Güzel Bir Dünya" ve "Mesela Baþka" isimli iki adet öykü kitabým var. 7 tane tiyatro oyunum var. 6 yýl Kýbrýs Türk Devlet Tiyatrolarý Genel Müdürlüðü görevinde bulundum. Halen Baþbakan Yardýmcýlýðý Ekonomi, Turizm, Kültür Ve Spor Bakanlýðý'na baðlý Müþavirim.

Etkilendiði Yazarlar:
...


yazardan son gelenler

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Hakan Yozcu, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.