..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Kitaplarla dolu bir oda, ruhlu bir beden gibidir. -Cicero
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Eleþtiri > Yazarlar ve Yapýtlar > Hakan Yozcu




27 Mart 2020
"Beyaz Gemi" Aytmatov  
Hakan Yozcu
Eser için masalla gerçeði birleþtiren bir roman diyebiliriz. Öyle ki roman mý okuyorsunuz; yoksa bir masal kitabý mý farkýna varamýyorsunuz. Kendinizi adeta bir masal dünyasýnda buluveriyorsunuz. Roman kahramaný ile birlikte siz de adeta bir çocuk oluyorsunuz. Sanki romanýn kahramanlarýndan biri de siz imiþsiniz gibi düþünüyor ve çocuðun anlattýðý masallarý büyük bir keyifle dinliyorsunuz.


:AABA:

     Hangimiz çocuk olmadýk? Hangimiz çocukken hayaller kurmadýk? Hangimiz, o zamanlar kafamýzda bambaþka bir dünya yaratmadýk? Hangimiz tertemiz bir Dünya ortaya çýkarmadýk?
     Cengiz Aytmatov’un kahramaný, yedi-sekiz yaþlarýnda bir çocuk olan “Beyaz Gemi” adlý romanýný okudum. Doðrusu, bu kitap sayesinde çocukluðuma geri döndüm. 50 yýl öncesini yeniden yaþadým. Kurduðum hayalleri, yaþadýðým heyecanlarý yeniden tattým.
     Kitap boyunca geçmiþi halde yaþadým. Doðduðum þehrin küçücük sokaklarýnda, dere kenarýnda, parklarýnda, tepelerinde dolaþtým. Temizliði, iyiliði, güzelliði aradým.
     Beyaz Gemi, Refik Özdek tarafýndan Türkiye Türkçesi’ne çevrilmiþ. Ötüken Yayýnlarý arasýnda neþredilmiþ. 168 sayfalýk bir kitap.
     Kitabýn roman bölümü 162. Sayfada bitiyor. Son 6 sayfasýnda ise yazarýn kitap hakkýnda ve kitaba yapýlan bazý eleþtirilere verdiði cevap yer alýyor.
     Çocuk, romanda saflýðýn, temizliðin ve geleceðin sembolü olarak ele alýnmýþ. Yazar, hayatýn acý ve gerçeklerini ele alarak yazmýþ romanýný.
     Küçük bir çocuðun gözüyle dünyanýn güzelliklerini anlatmýþ. Bunun yaný sýra kötülüðü ve iyiliði karþýlaþtýrmýþ. Çocuðun hayal ile gerçek arasýnda gidip geldiðini ve iyi ile kötüyü karþýlaþtýrarak kendine farklý bir dünya yarattýðýný ortaya koymuþ.
     Dedesinin dürbünü ile daðýn eteklerinde bulunan Isýk-gölü izlemesi, orada gördüðü beyaz bir gemiyi hayranlýkla seyretmesi ve hayaller kurup bir balýk olmayý düþünmesi, yüzerek bu gemiye gitmesi, o gemiye binerek belki de babasýna kavuþmasý ve babasý ile birlikte bu beyaz gemi ile uzak yerlere gidip kendine yeni ve bambaþka bir hayat kurmasý anlatýlýyor. Hayalinde babasýný, bu geminin kaptaný olarak kurguluyor ve buna inanýyor.
     Çocuk, her olaya, her objeye baktýðýnda hayalleri büyüyor, geniþliyor ve dünyasý yeniden kuruluyor. Kayalar, aðaçlar, taþlar, topraklar onun gözünde hep yeniden canlanýyor ve yeni bir hayat ile birleþiyor. Onlara “Kurt”, “Deve”, “Eyer”, “Tank” gibi isimler veriyor. Onlarý adeta hayallerinde birer canlý imiþ gibi düþünüyor. Onlarla konuþuyor, dertleþiyor…
     “Çocuk, bölgenin tek yerleþim yerindeki evlere, kulübelere ve ahýrlara alaylý alaylý baktý. Yukarýdan bakýnca ne kadar da eften püften görünüyorlardý. Çayýn daha aþaðý kýyýsýnda dost kayalarýný gördü. ‘Deve’yi, Kurt’u, ‘Eyer’i, ‘Tank’ý… hepsini. Onlarý ilk defa buradan Karavul Daðý’nýn baþýndan, dürbünle seyretmiþ ve bu adlarý da o zaman vermiþti.” (sayfa 30)
     Aytmatov’un zengin bir dil kullanýmý ve yer yer yaptýðý betimlemeler ile roman, daha da güzelleþiyor, daha baþka anlamlar kazanýyor. Yazar, romaný yazarken duygu ve düþüncelerini pekiþtirmek için birçok özlü sözlerden, atasözlerinden, efsanelerden, masallardan yararlanýyor. Halk masalý diyebileceðimiz anlatýmlara, þiirlere ve þarkýlara yer veriyor:
     "Kendisini saydýrmasýný bilmeyeni saymazlar"(Sayfa 17)
“Senden geniþ nehir var mý Enesay? Senden aziz bir yurt var mý Enesay? Senden derin bir dert var mý Enesay? Senden özgür olan var mý Enesay? (Sayfa 53)
"Bir eþeðe, eþek olduðunu ispat edemezsin ki!" (Sayfa 94)
Romanda, dede çok iyi bir masal anlatýcý olarak gösteriliyor. Çocuk, her fýrsatta dedesinin kendisine anlattýðý masallarý dile getiriyor ve dedesini gözünde çok âlim, çok bilge, çok ulu bir kiþi olarak görüyor. Okuyucu da böylece çocuðun gözüyle romanýn kahramanlarýný görüp onlarý iyi tanýyor.
     Eser için masalla gerçeði birleþtiren bir roman diyebiliriz. Öyle ki roman mý okuyorsunuz; yoksa bir masal kitabý mý farkýna varamýyorsunuz. Kendinizi adeta bir masal dünyasýnda buluveriyorsunuz. Roman kahramaný ile birlikte siz de adeta bir çocuk oluyorsunuz. Sanki romanýn kahramanlarýndan biri de siz imiþsiniz gibi düþünüyor ve çocuðun anlattýðý masallarý büyük bir keyifle dinliyorsunuz.
     Yazar, San-Taþ Vadisi’nde yaþayan birkaç ailenin doða ile mücadelesini de gözler önüne seriyor.
     Bebek iken, babasýnýn evi terk etmesi, annesinin de çocuða bakmayýp, onu babasýna teslim edip gitmesi ve baþka biriyle evlenerek yeni bir hayat kurmasý sonucu, çocuðun içinde bulunduðu durum anlatýlýyor. Anne ve baba sevgisinden mahrum kalmýþ ve fakat tüm bu sevgiyi dedesinden görmüþ küçük bir çocuðun iç dünyasýnýn romanýdýr Beyaz Gemi.
     Bir de üvey ninesi vardýr. Ama çocuða karþý öyle pek de sevgi ile yaklaþmaz. “Anasý neden bakmaz da biz bakmak zorunda kalýrýz?” diye düþünür hep. Çünkü geçim dertleri vardýr. Eniþtelerinin onlara verdiði üç kuruþ maaþla geçinmek zorundadýrlar. Eniþteleri de sorunlu biridir. Bir gün kendilerini kapý dýþarý ederse veya iþten atarsa ne yapacaklardýr? Ama yine de çocuða kötü davranmaz üvey nine. Kocasýna karþý geçimsiz davranýr. Çenesi düþük ve her þeye karýþan bir kadýndýr.
     Dede ise tam tersi, mülayim, sessiz, sakin, hiçbir þeye karýþmayan, hiç kimseye kýzmayan biridir. Eniþtesinin tüm saygýsýzlýðýna dahi bir þey dememektedir.
     Roman kahramanlarý çocuk, Mümin Dede, Nine, Eniþteleri Orozkul, Orozkul’ýn kýsýr karýsý Bekey, yanlarýnda iþçi olarak çalýþan Seydahmet, karýsý Gülcan ve sonradan ortaya çýkacak olan kamyon þoförleridir…
     Dede, romanda ne kadar iyi olarak veriliyorsa; Eniþtesi Orozkul da o derece kötü olarak veriliyor. Adeta romanda kötülüðün temsilcisi olarak gösteriliyor. Aslýnda iyi birisi olan Orozkul’un bütün derdi bir çocuðunun olmayýþýdýr. Karýsý, kendisine bir evlat verememiþtir. Bu nedenle öfkelidir. Herkes çocuðunu severken, Orozkul bundan mahrum kalmýþtýr. Yýllar geçtikçe de bu arzusu gerçekleþmediði için öfkesi kat be kat artmaktadýr.
     Öfkesini yenmek için içkiye baþvurur. Ýçtikçe de öfkesi artar ve kudurur. Bu sefer de öfkesini karýsýndan çýkarmaktadýr. Her fýrsatta bir bahane bulup karýsýný döver. Her defasýnda onu evden kovar. Ama öfkesi geçince hiçbir þey olmamýþ gibi devam eder.
     Küçük bir orman yerinde sorumlu biridir Orozkul. Hep önemli biri olmak, emirler vermek, yetkilere sahip biri olmak istemiþtir. Bazen, bazý tanýdýklarýna para karþýlýðý ormandan aðaçlarýn kesilmesine ve tomruk yapmalarýna göz yumar. Ama yakalanma korkusu ve iþinden olma endiþesi de yaþamaktadýr. Yanýnda yaþlý olan kayýnbabasýný ve Seydahmet’i çalýþtýrýr. Bazen onlara olmadýk þekilde kötü davranýr. Onlarý insan yerine dahi almaz.
     Çocuk olmayýþýný hep karýsýndan bilir. Ama roman boyunca bu ispatlanmamýþtýr. Yani kýsýrlýk nedeni karýsýndan mý; yoksa kendisinden mi kaynaklanýyor bu kesin olarak bilinmemektedir. Çünkü doktor yoktur ve gidilmemiþtir. Burada okuyucu ister istemez “Neden bir doktora gidip çare aramýyorlar” demekten kendini alamýyor. Tabii coðrafi þartlar buna engel oluyor diyebiliriz. Bu durum da Orozkul’u kötü biri olmaya itiyor:
     “Mümin, sesini çýkarmadý. Damadýnýn küfürlerine bir türlü alýþamamýþtý: “Yine baþladý” diye geçirdi aklýndan. “Ýçince vahþileþiyor. Çakýrkeyif olunca da bir çift laf edemezsin. Neden böyle olur bu insanlar? Kendi kendine kýzýyordu: “Sen ona iyilik edersin, o sana kötülük. Utanmak, arlanmak da bilmiyorlar. Sanki kural bu imiþ. Hep kendilerini haklý görürler. Herkes onlara kul-köle olsun. Kul-köle olmazsan zorla yaptýrýrlar bunu. Ýyi ki böyle bir adam ormanda yaþýyor. Elinin altýnda her iþini gören bir-iki kiþi var. Biraz daha büyük bir görevi olsa, kim bilir neler yapardý? Allah göstermesin. Böyleleri de hiç tükenmiyor. Her zaman istediklerini elde ederler. Kurtulmak mümkün deðil onlardan. Her yerde izini bulur, her yerde karþýna çýkarlar. Keyifleri için baþkasýnýn canýný çýkarýrlar da sonra yine onlar haklý olurlar. Ah, hiç tükenmiyor böyleleri, hiç.” ( Sayfa 71)
     Köye arada bir seyyar satýcý gelir. Kadýnlar pek bir þey almadýðý için satýcý kýzar. Çocuðun dedesine zorla bir çanta satar. Çünkü çocuðun okul vakti gelmiþtir. Ama okul da çok uzaktadýr. At ile gidip gelinmesi gerekir. Dedesi de çocuðu her gün götürüp getirecektir.
     Ve o an gelir. Çocuk okula yazýlýr. Dedesi her gün götürüp getirir. Orozkul buna kýzmaktadýr. Çünkü adamýn yokluðunda iþler yavaþ gider. Bir gün bir tomruðu nehirden karþýya geçirmek için uðraþýrlar ama tomruk bir kayaya sýkýþýr. Çocuðun okuldan çýkma vakti geldiyse de Orozkul adama izin vermez. Tomruðu bir an önce götürmek ister. Çünkü yakalanma korkusu vardýr. Uðraþýrlarsa da baþaramazlar. Dede, ilk defa kýzarak ata binip çocuðu almaya gider. Vakit hayli geçmiþtir çünkü.
     Orozkul, kýzarak bütün kötülüðünü ortaya koyar. Öyle ki okuyucu yaptýklarýndan adeta iðrenir ve Orozkul’dan nefret eder. Yazar, bu bölümleri büyük bir baþarý ile kaleme almýþtýr.
     Çocuk, dedesinden masallar dinleyerek okul çaðýna gelmiþtir. Kendisinin de bu konuda bilgi daðarcýðý geniþlemiþtir. Sýrtýndaki çantaya dahi bu masallardan anlatýr. En çok da her akþam dinlediði “Boynuzlu Maral Ana” masalýný sever. Ne dinlemekten usanýr, ne de anlatmaktan býkar çocuk.
     Masal, okuyucu da etkileyecektir. Çocuk, masalý anlattýkça büyüsüne okuyucu da kapýlacaktýr. Tabi bunda Aytmatov’un anlatma gücünün etkisi büyüktür. Dedeye göre onlar, Boynuzlu Maral Ana’nýn soyundan gelmektedir.
     Efsaneye göre Kýrgýzlar, Yenisey boylarýnda yaþamaktadýr. Ölen bir hakanlarýný gömmek için bir tören düzenlerler. Tören esnasýnda düþmanlar aniden saldýrýr. Ve bütün Kýrgýzlarý kýlýçtan geçirirler. Böyle bir saldýrýyý beklemeyen Kýrgýzlar gafil avlanýr ve kaybederler.
     Fakat, küçük bir kýz ile bir erkek çocuðun habersizce ormana gittiðinden kimsenin haberi yoktur. Bunlar döndüklerinde bütün Kýrgýzlarý ölmüþ görürler. Aðlayarak yola düþerler. Ve düþmanlarýn yanýna varýrlar. Açtýrlar. Onlardan yemek isterler.
Düþman, bunlarýn Kýrgýz olduðunu anlayýnca hükümdarlarý kýzar. Topal bir kadýna çocuklarý vererek bunlarý öldürmesini ister. Kadýn çocuklarý alýp bir daðýn yamacýna götürür. Amacý onlarý uçurumdan aþaðý atmaktýr. Fakat bir maral (geyik) gelir. “Çocuklarý öldürmemesini, kendisine vermesini”ister. “Eðer verirse, onlarý alýp kendine evlat edineceðini ve buralardan alýp çok uzaklara gideceðini” söyler. Topal kadýn da bunu kabul ederek çocuklarý marala verir. Maral, çocuklarý alarak çok uzak diyarlara götürür. Bu çocuklardan yýllar sonra Kýrgýzlar tekrar çoðalýr.
Geyiklere dokunmazlar. Onlarý kutsal görürler. Fakat çok yýllar sonra, artýk bu geyiklerin kutsal olduðuna inanmayanlar çýkar. Onlarý avlayýp etini yemeye baþlarlar. Bunun üzerine Maral Ana geyiklerini yanýna alýr ve o ülkeyi terk eder.     
Aytmatov, burada bazý sembollerle milli olan bir olayý evrensel boyuta taþýmýþtýr. Geyik, baðýmsýzlýðýn sembolü olarak düþünülmüþtür.
Aytmatov eleþtirilere cevap verdiði yazýsýnda þöyle diyor: “ Efsanede insanýn hep iyiliðe koþmasý, doðaya bilinçli bir þekilde hakim olmasý ele alýnýyor. Ýnsanla doða arasýnda uygun bir bað olduðu bunun daha da geliþtirilmesi gerektiði anlatýlýyor.
Geyik Ana, bütün var olanýn anasýdýr. Bu efsane daha da çözümlenecek olursa insanýn zorbalýk ve zulme karþý “korunma içgüdüsü” anlamý çýkarýlabilir…
Efsaneye göre bizler, zulümden nefret etmeye çaðrýlýyoruz. Ýyiliðe kötülükle deðil, iyilikle karþýlýk vermemiz isteniyor. Bizi çevreleyen dünyaya ve kendi vicdanýmýza karþý sorumlu olduðumuz hatýrlatýlýyor.”
Bir gece büyük bir tipi çýkar. Gece yatarlarken kapý çalýnýr. Gelenler gündüz ot almak için gelen kamyon þoförleridir. Akaryakýtlarýnýn donmasýndan dolayý mahzur kalmýþlar ve geceyi burada geçirmek zorunda kalmýþlardýr. Onlara yardým ederler. Ertesi gün, ateþ yakarak akaryakýtý eriterek eski haline getirirler ve kamyon çalýþýr. Çocuk, bu þoförlerden biri olan Kulubeg’i çok sever. Aralarýnda bir dostluk baðý kurulur. Onu hayallerinde canlandýrýr. Ve hep onu düþünür.
Çocuk, marallarýn tekrar geri geldiðini görür. Bu ona büyük heyecan verir. Çok sevinir. Sevincini dedesiyle paylaþmak ister. Hayallerinde marallarý canlandýrýr…
Çocuk, o gece üþütür ve hasta olur. Akþam olunca kahkaha seslerine uyanýr. Bahçeye çýkar. Herkes sarhoþtur. Büyük bir kazan kaynamaktadýr. Dedesi de sessizce bu kazanýn altýnda yanan ateþle oynamaktadýr. Ona seslense de dedesi duymaz. Çocuk çok kötü þeylerin olacaðýný tahmin eder…
Herkes yiyip içmektedir. Merak dolu gözlerle onlarý izler. Ama biraz sonra elinde bir baltayla Maral Ana’nýn boynuzlarýný kýrmaya çalýþan Orozkul’u görür. Bu korkunç manzara karþýsýnda adeta yýkýlýr. Bütün inançlarý alt üst olur. Aðlamaya baþlar. Dünyasý kararýr… Hayaller kurar… Kulubeg’i elinde silahý ile getirir. Orozkul’a dersini verdirir. Ama biraz sonra hayal aleminden çýkacak ve acý gerçekle karþý karþýya gelecektir. Çocuðun bir türlü anlamadýðý olaylar yaþanmaktadýr…
Artýk romanýn sonuna gelinmiþtir. Roman, yazarý tarafýndan hiç beklemediðiniz bir son ile bitirilmiþtir. O sayfaya kadar “Acaba sonu nasýl olacak, nasýl bitecek” diye düþünürken, yazar birdenbire romaný kendi kurduðu yapýya göre bitirmiþtir.
Kitapta son bölümlerde Maral Ananýn kesilip yenmesi çocukta derin üzüntü yaratýyor. Dedesinin bile bu olay karþýsýnda sessiz kalmasýný kabul edemiyor. Orozkul’a karþý , Seydahmet’e karþý büyük nefret besliyor. Ve adalet duygularýmýz adeta þaha kalkýyor. Yazar, burada hayatýn köklerini saðlamlaþtýrmaya çalýþýyor. Kötülüðü reddediyor. Küçük çocuðun kötülüðe karþý büyük öfkesini dile getiriyor. Ve çocuðun hep hayali olan balýk olmayý akla getiriyor. Ve romaný hiç olmasýný istemediðimiz bir biçimde sonlandýrýyor.
Ýþte bu son, birçok kiþi tarafýndan eleþtirilmiþ ve yazara cevap hakký verecek kadar ileri gitmiþlerdir. Yazar, bu cevabý romanýn son sayalarýna koymuþtur.
O nedenle romanýn sonunu mutlaka kitaptan okumanýzý ve duyguyu bizzat yaþamýnýzý arzuladýðým için sonucu merakýnýza býrakýyorum…      
Kitapta çok fazla eleþtirilecek bir yan bulamamakla birlikte kitabýn adýna biraz takýldým. Neden “Beyaz Gemi” koyulduðunu pek anlayamadým. Çünkü Beyaz Gemi çok fazla ön plana çýkmýyor. Genelde ise öne çýkan Boynuzlu Maral ana olmuþ.
Romanýn adý da “Boynuzlu Maral Ana” konulabilirdi. Tabii bu tamamen yazarýnýn duygu ve düþünceleri doðrultusunda yapýlmýþ bir þey. O nedenle yazara saygý duymaktan baþka yolumuz yok diye düþünüyorum.
Güzel bir roman. Doðruluðu, güzelliði, iyiliði anlatýyor. Her þeye iyilikle ve güzellikle bakmamýz gerektiðini anlatýyor. “Ýyiliðe, kötülükle karþýlýk verilmez.” tezini iþliyor. Yani “Ýyiler her zaman kazanýr…”
"Ýnsandaki çocuk vicdaný, tohumdaki öz gibidir. Ve öz olmadan tohum filizlenmez, geliþmez. Yeryüzünde bizi neler beklerse beklesin, insanoðlu doðdukça ve öldükçe, insanoðlu yaþadýkça, hak ve doðruluk denen þey de var olacaktýr." ( sayfa 162)
Okumanýz dileðimle…



Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.

Yazarýn yazarlar ve yapýtlar kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Cevahir Caþgir’den "100süz Þiirlerim"
Orhan Pamk'un "Kar" Romaný
"Bitemeyen Proje" Üzerine
"Kýrmýzý Pazartesi" Romanýnýn Düþündürdükleri
sabahattin Ali’nin Ýçimizdeki Þeytan Üzerine
Masumiyet Müzesi ve Orhan Pamuk
"Kadirli Bohçasý" Üzerine
Kadirlili Þair Mehmet Yozcu’nun Þiirleri
Dýþardakiler
Talip Güvel Anýsýna Þiirler

Yazarýn eleþtiri ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
ve Ýlk Bölüm Yayýnlandý
ve Ýlk Bölüm Yayýnlandý
Boyacý’ya Büyük Ýlgi
Beþik Gibi Sallandýk
Nkl Sanat Gecesi Büyük Ýlgi Gördü
Ýlk Yerli Operamýz: Arap Ali Destaný
Olcay Kýraç Ýle Kýbrýs Sorunu
Adanalýyýk Allah’ýn Adamýyýk
Erdinç Akgür Ýle Devlet Tiyatrolarý’ný Konuþtuk
Nkl’de Edebiyat Sokaðý

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Yüreðimde Ýhtilal Var [Þiir]
Hayat Seni Çözemedim [Þiir]
Helallik Ýstiyorum [Þiir]
Yörük Kýzý [Þiir]
Nasihat 2 [Þiir]
Seninle Olayým [Þiir]
Geliyoruz [Þiir]
Nasihat [Þiir]
Aþk Var mý? [Þiir]
Minik Bir Þaire Rastladým [Þiir]


Hakan Yozcu kimdir?

1964 doðumluyum. Kuzey Kýbrýs'ta yaþýyorum. 1988 Erzurum Atatürk Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatý Bölümünden mezun oldum. 20 yýl çeþitli okullarda edebiyat öðretmenliði yaptým. Uzun yýllar Yenivolkan ve Güneþ Gazetelerinde köþe yazarlýðý yaptým. Þu an Habearkýbrýslý ve Güncelmersin Gazetelerinde yazýyorum. Birçok internet gazete ve sitelerinde yazýlarým yayýnlanýyor. Þiir, öykü ve tiyatro oyunlarý yazýyorum. Bu alanlarda çeþitli ödüllerim var. Kendime ait basýlmýþ "Güzel Bir Dünya" ve "Mesela Baþka" isimli iki adet öykü kitabým var. 7 tane tiyatro oyunum var. 6 yýl Kýbrýs Türk Devlet Tiyatrolarý Genel Müdürlüðü görevinde bulundum. Halen Baþbakan Yardýmcýlýðý Ekonomi, Turizm, Kültür Ve Spor Bakanlýðý'na baðlý Müþavirim.

Etkilendiði Yazarlar:
...


yazardan son gelenler

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Hakan Yozcu, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.