..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Ýnsanlýðýn hangi filizi köreltilmek istenmiþse, tersine o filiz daha gür büyümüþtür. -Freud
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Öykü > Aný > Hakan Yozcu




6 Nisan 2022
Iskadro (Siðil)  
Hakan Yozcu
çoðalýyordu. Ayaðýmýn üzeri küçük küçük noktalarla dolmuþtu. Zamanla bu noktalar birleþiyor ve kocaman bir yumru oluþturuyordu. Ne yapacaðýmý bilemiyordum. Yumru büyüdükçe, bot da ayaðýma dar gelmeye baþlýyordu. Iskadro denilen bu siðillerin yakmakla geçtiðini biliyordum. “Erkekse geçer; yok diþi ise çoðalýr, artar.” denilmiþti. Benimkisi çoðalýp artan türdendi.


:AAHF:



Üniversiteyi bitirmiþ, diplomamý alarak Kýbrýs’a dönmüþtüm. Gelecek yýllarým için tüm planlarýmý yapmýþtým. Önce askerliðimi yapacak, sonra da asýk mesleðim olan öðretmenliðe baþlayacaktým.
Askerlik için Lefkoþa’daki Asal Þube’ye gitmiþ, gerekli tüm iþlemlerimi tamamlamýþtým. Aralýk ayýnda 11. Dönem Yedek Subay Celbi olarak alýnacaktým askere. Kazanabilirsem yedek subay, kazanamazsam da çavuþ olarak yapacaktým askerliðimi.
Aylar geçmiþ, askerlik günüm gelmiþti. Elbiselerimi giymiþ, kepimi baþýma almýþtým. Askerdim iþte. Yeni elbiseleri büyük bir heyecanla giymiþ daha ilk günden þafak saymaya baþlamýþtým bile.
Eðitimlerimiz yorucu olmasýna raðmen zevkli ve heyecanlý geçiyordu günler. Eðitimde ter dökmeyen, savaþta kan dökerdi. Bunun bilincinde olarak sürdürüyorduk eðitimlerimizi.
Botlara alýþýk olmayan ayaklarým iyice þiþmiþti. Revire çýkarak iki gün terlik istirahati almýþtým. Ýkinci günün sonunda, sað ayaðýmýn baþparmak kýsmýnýn hemen üstünde sivilceye benzeyen bir küçücük nokta gördüm. Önce önemsemediðim bu küçük nokta, gittikçe büyüyerek acý vermeye baþlamýþtý.
Ýzin alarak Gazimaðusa Devlet Hastanesi’ne gittim. O gün doktor olarak bir bayan görevliydi. Ayaðýmdaki küçük noktayý gösterdim. Þöyle bir baktý:
-     Iskadro, dedi. Yani siðil.
Sývý bir ilaç verdi.
-     Bu ilacý haricen süreceksin. Bir ay kullan. Sabah ve akþam olmak üzere günde iki defa sür. Herhangi bir deðiþiklik olmazsa yine gel, dedi.
Bir ay sonra Yedek Subay Celbindeki kursumuz bitmiþti. Ben, asteðmenliði kazanamayarak çavuþ olmuþtum. Bundan sonra askerliðimdeki hizmeti çavuþ olarak verecektim.
Çektiðimiz kura sonucu Köprü’deki Birliðe düþmüþtüm. Üçüncü Piyade Bölüðü’ne verildim. Bölüðe varýr varmaz hemen görevlerimiz verildi. Bölük Komutanýmýz, beni Pile’ye Takým çavuþu olarak vermiþti. Hemen o gün Tarpan marka turuncu bir jip araç ile yeni görev yerime gittim.
Burasý bir tepe üzerine görev yapan bir takýmdý. Askerlik görevimizi en iyi þekilde yapmaya çalýþýyorduk bu tepede.
Ayaðýmdaki küçük dediðim nokta, her geçen gün büyüyor, büyüdükçe çoðalýyordu. Ayaðýmýn üzeri küçük küçük noktalarla dolmuþtu. Zamanla bu noktalar birleþiyor ve kocaman bir yumru oluþturuyordu. Ne yapacaðýmý bilemiyordum. Yumru büyüdükçe, bot da ayaðýma dar gelmeye baþlýyordu.
Iskadro denilen bu siðillerin yakmakla geçtiðini biliyordum. “Erkekse geçer; yok diþi ise çoðalýr, artar.” denilmiþti. Benimkisi çoðalýp artan türdendi.
Bir gün her þeyi göze alýp sigara içen bir askerin elinden sigarasýný aldým. Gözlerimi kapattým. Diþlerimi sýkýp, sigarayý bu küçük noktalara bastýrdým. Acýlar içinde kývrandým. Caným çok yandý.
Geçecek diye düþünüyordum. Fakat bir türlü geçmedi. Yine çoðalýp durdu. Þaþkýnlýðým artýk korkuya dönüþtü. Doktorun “Bir þey olmazsa yine gel” dediðini hatýrladým. Hastaneye gitmeliydim tekrar.
Yakýnlarýmýza Pileli Türk çobanlar geliyordu. Bizden izin alarak koyunlarýný otlatýyorlardý. Takýma fazla yaklaþmamak þartýyla izin veriyordum.
Hasan Kurþun da bu çobanlardan biriydi. Yaþça benden çok büyük biriydi. Ara sýra yanýna giderdim. Biraz sohbet ederdik. Güncel konulardan, köyden, köydeki olaylardan söz ederdik. Konuþmalarýndan bilgili ve kültürlü bir insan olduðu hemen anlaþýlýyordu.
Dünyada yaþanan olaylardan, siyasetten anlatýrdý. Adada yaþanan olaylardan haberler verirdi. Her gelmesinde mutlaka gazete getirirdi. Kýbrýs gazeteleri, Türkiye gazeteleri ve hatta Ýngiltere gazetelerinden getiriyordu. Arada dergiler de getiriyordu. Bunlar, genelde eski oluyordu; ama iyi vakit geçirmemize yarýyordu. Üstelik gündemi de takip edebiliyorduk. Bol bol bulmaca çözüyordum. Yabancý gazetelere de göz atýyor, anlayabildiðimiz kadarýyla inceliyorduk.
Bir gün yine koyunlarý getirmiþ otlatýyordu. Biraz vakit geçirip hoþsohbet etmek için yanýna vardým. Derken konuþmamýz arasýnda ayaðýmdaki yaradan söz açtým. Botu çýkarýp gösterdim.
Þaþkýnlýkla:
-     Ooo! Iskadro, dedi. Bunun týbben hiç çaresi yok. Ýyi bir hoca bulacak ve okutacaksýn. Ancak öyle geçer.
Gerçi dini bütün biriyim. Ýnancým, çok þükür yerinde. Ama öyle kocakarý laflarýna da inanmýyorum doðrusu.
Günler gelip geçmeye devam ediyordu. Ayaðýmdaki siðil, iyiden iyiye azmýþ, koca bir top olmuþtu. Bölük komutanýma durumu arz ederek revire çýktým. Revirdeki doktor, askerliðini bitirmekte olan bir asteðmendi:
-     Iskadro, dedi. Erkekse yakma ile geçer. Ama diþi ise zor. Ýþimiz Allah’a kalýr. Bunun týbbi bir çaresi yok gibi. Zamanla ya kendiliðinden kaybolur; ya da öyle kalýr, dedi.
-     Olur mu? Týbben nasýl çaresi olmaz? dedim.
-     Çaresi yok deðil. Diþi ise zor olur. Haftaya gel. Girne’ye gidelim. Orada bir çaresine bakarýz, dedi.
Bir hafta sonra saðlýk aracýna atlayarak Girne Askeri Hastanesi’nin yolunu tuttuk. Ýþlemler bittikten sonra doktora göründüm.
Doktor, ayaðýmý iyice inceledi kafasýný saða sola sallayarak:
-     Yakacaðýz. Dayanabilir misin? dedi.
Çaresiz dayanacaktým. Uyuþturucu da kullanmamýþtý doktor. Eline aldýðý elektrikli bir aleti yaranýn üzerinde gezdirmeye baþladý. Aletin ucundaki ince tel, ateþ alýyor, yarayý iyice yakýyordu. Resmen ayaðým ateþte yanýyor, kebap oluyordu. Çok acýyordu. Hem de ne acý idi o öyle? Cehennem azabýný dünyada çekiyor gibiydim. Ellerimi yumruk yapmýþ, sýrtýmý duvara yaslanmýþtým. Ayaðým yandýkça yanýyordu. Diþlerimi ne kadar sýktýðýmý ben de bilmiyordum. Artýk zaman diye bir kavram kalmamýþtý beynimde. Düþünemiyordum bile. Ta ki doktorun:
-     Bitti, geçmiþ olsun, dediði ana kadar böyle sürmüþtü bu acý.
“Bitti artýk” diyordum. Her gün çekmektense bir defa çekmek daha iyi düþüncesindeydim. Sadece bekleyecektim artýk. Acaba gerçek miydi?

Aradan iki ay geçmiþti. Geçeceðine tam tersi olmuþ, daha da çoðalmýþtý. Bu defa küçük küçük tam ayaðýma yayýlmýþtý siðiller. Gittikçe de artýyordu.
Yine Girne yollarýna düþtük. Üçüncü kez gittiðimde doktor:
-     Fayda etmiyor. Diþisi olduðu için yaktýkça daha da çoðalýyor. Canýna yazýk. Geldiðin müddetçe yakarým. Geçmiyor. Onun için bir daha boþ yere gelme. Ýnanýp inanmamak sana kalmýþ. Bir hoca bul, okut. Bir defa dene. Ne kaybedersin? dedi.
Askerliðimin bitmesine az bir süre kalmýþtý. Teskere alýnca “Sivil hayatta çaresine bakarým” dedim. Askerlik süresince geçmedi. Siðiller azalmadý. Çoðaldýkça çoðaldý.
Askerliðim bitti. Yepyeni bir hayat bana kucak açmýþtý. Heyecanlýydým. Öðretmen olacaktým. Bunun için gerekli iþlemleri yapýp müracaatýmý yaptým. Beklemeye baþladým.
O gün de geldi. Sýnava çaðýrdýlar. Sýnavdan 15 gün sonra öðretmen olduðumu bildiren kâðýdýmý aldým. Ýlk görev yerim olan Mehmetçik Ortaokulu’na Türkçe öðretmeni olarak atanmýþtým.
Ve nihayet burada öðretmenliðe baþladým.
Ýyice alýþtým yeni görevime. Öðretmenliði çok sevdim. Tam bana göre bir meslekti. Çocuklarla iç içe olmak, onlara bir þeyler öðretmek, onlarý geleceðe, hayata hazýrlamak bambaþka bir duyguydu.
Ayaðýmdaki ýskadrolar, hala sorun olmaya devam ediyordu. Küçük noktalar, artýk büyümüþ, birleþerek kocaman bir yumurta haline gelmiþti. Bu nedenle ayakkabý da ayaðýma olmaz olmuþtu. Sýkýyordu.
Bir gün öðretmenler odasýnda ýskadro konusu açýldý. “Tedavisi olmadýðý için, bir bitki tohumu ile geçeceði” konuþuluyordu. Ben de bu arada baþýmdan geçenleri anlattým. “Fakat ne yaptýysam bir türlü geçmediðini” söyledim. Bana, “Bu tohumu denememi” söylediler. Ertesi gün okul hademesi de birazcýk getirdi bu tohumdan. Denedim. Ama nafile. Bir türlü geçmedi.
Artýk iyiden iyiye ümidimi kesmiþtim. Bu yara, bir türlü geçmeyecekti. Tanýdýðým tüm arkadaþlara anlatýyordum meseleyi. Çaresini bilen, duyan bana bildirsin istiyordum.
Bir gün köyde, babam, koyunlarý ovaya otlatmaya götürmüþtü. Çoban arkadaþý ile konuþurken bu durumdan söz etmiþ. Ayaðýmdaki siðilin ne yaptýysam bir türlü geçmediðini söylemiþ.
Arkadaþý:
-     Caným, onda ne var? Bizim haným o iþin uzmaný. Duasýný biliyor. Kaç kiþiyi iyileþtirdi. Senin oðlaný da iyileþtirir. Gelsin. Bizim haným okuyuversin. Hiçbir þeyciði kalmaz, demiþ.
Babam, bana gelerek:
-     Ya oðlum, Hürü ablana bir gidiver, Ayaðýný bir göster. Okuyup üflesin. Belki bir faydasý olur, dedi.
Ben, isteksiz:
-     Ya baba, bunca doktorlarýn iyi edemediðini, senin mektep yüzü görmemiþ Hürü abla mý iyileþtirecek? Býrakýn bu kocakarý masallarýný Allah’ýnýzý seversiniz. Bu, geri kafalýlýktan baþka bir þey deðil.
Anam söze karýþarak:
-     Her iþte bir hayýr vardýr oðlum. Belki de bu sefer iyileþir. Yeter ki itikadýn olsun, dedi.
-     Bunun itikatla ne ilgisi var ana? diyerek konuyu orada kapatmýþtým.
Benim derdime benden fazla yanan zavallý anacýðým, bir gün dayanamamýþ, gidip Hürü abla ile konuþmuþ. Durumu anlatmýþ. O da:
-     Gelsin caným, ben okuyuveririm. Öyle kaç kiþiyi iyi ettim ben, demiþ. Ama çok erken gelinmesini söylemiþ. Güneþ doðmadan gelmeye bakýn demiþ.
Bir sabah anam, beni, daha gün doðmadan zorla kaldýrdý uykudan. Eline de bir torba þeker almýþ, beni önüne kattý. Eh ana bu! Atadýr. Yok denemez. Kýzýlamaz. Çaresiz düþtüm önüne. Doðruca Hürü ablanýn evine gittik.
Hürü abla içten bir sevgiyle karþýladý bizi:
-     Hoþ geldiniz, dedi.
Ben, sýkýntýlýydým. Utanýyordum. Bana göre geri kafalýlýktý bu hareket. Týbbin çare bulamadýðý bir saðlýk olayý, okumayla, üflemeyle nasýl iyileþirdi? Üfürükçülük deðil miydi bunun adý. Bunu yapanlara da þarlatan demiyorlar mýydý?
Hürü abla sanki de tüm aklýmdan geçenleri okumuþ gibi:

-     Gel gardaþ gel. Utanma, sýkýlma. Ayýp bir þey deðil bu. Alternatif týp olarak düþün. Maneviyatýn gücü olarak düþün. Sen hiç kafaný yorma. Bu dünyada her derdin mutlak bir devasý vardýr. Kimi otla-suyla, kimi hapla-ilaçla, kimi de dua ile geçer, þifa bulur, dedi. Ben, þimdi okur, üflerim. Birkaç gün sonra hiçbir þikâyetin kalmaz, dedi.

Beni alarak, yüksekçe bir yere götürdü. Daha gün aðarmadýðý için her yer karanlýktý. Kimseler yoktu. Issýzdý. Buna sevinmiþtim doðrusu. En azýndan düþtüðüm hali kimse görmeyecekti.
Hürü abla, eline bir gazete parçasý almýþtý. Kâðýdýn içine kalýn tuz koydu. Kâðýdý dürdü. Muska gibi üçgen bir hale getirdi. Dudaðýna götürdü. Baþladý sessizce okumaya. Okuyup okuyup içinde tuz bulunan gazeteyi ayaðýmdaki siðillere sürüyordu. Bunu birkaç defa tekrarladý. Tuza okuyor, onu ayaðýmda gezdiriyordu. Sonra durdu. Dudaklarý kýpýr kýpýr ediyordu. Okudu. Ayaðýma üfledi. Bu hareketi birkaç defa tekrarladý. Sonra bitirdi. Bana döndü:
-     Hadi gardaþ, geçmiþ olsun. Ben, bu tuzu, buraya topraða gömeceðim. Tuz, toprak içinde eridikçe, ayaðýndaki yaralar yavaþ yavaþ kaybolacak, dedi. Tuzun erimesi birkaç günü veya haftayý bulur. Yirmi gün sonrasý her an bir deðiþme olabilir. Zamana ihtiyaç var. Umudunu asla kaybetme. Ýnancýný hiçbir þekilde yitirme, dedi.

Bu sözleri inanarak söylemiþti. Mutlaka benim de inanmamý, inanýrsam mutlaka geçeceðini belirtmiþti. Ben de “Ýnþallah kimse görmez” diye dua ediyordum. “Ne günlere kaldýk ya Rabbim!” diyordum.
Zavallý anacýðým, aldýðý þekeri hediye etmiþ:
-     Allah, senden razý olsun kýzým” deyip duruyordu.
Eve geldik. Yirmi günü bekleyecektim artýk. Kesinlikle hiçbir þey olmayacaðýný çok iyi biliyordum. Okumayla, üflemeyle geçecek olsaydý dünyada bir tane hasta kalmaz, kimse ölmezdi diyordum.
Tam yirmi gün geçmiþti aradan. Sabah erken kalkar kalkmaz ayaðýma gitti gözlerim. Ýster istemez merak ediyordum. Ýyice göz gezdirdim ayaklarýmda. Ama boþ yere gezdirmiþtim gözlerimi. Çünkü hiçbir þey olmamýþtý yine. Siðiller, inat edercesine öyle duruyordu ayaklarýmda. Gülmüþtüm:
-     Eh kocakarý masallarýna inanýrsan böyle olur, dedim.
Umudunu hiçbir zaman yitirmeyen anam:
-     Ýtikadýný kaybetme oðlum. Ne demiþti kadýn “Tuzlar, eriyince geçer” Demek ki daha tuzlar erimedi. Hele biraz daha bekle, dedi. Bir yaðmur yaðsýn o zaman görelim.
-     Yok, ana, tuzla, muzla bu iþ olmaz. Artýk neyse çekeceðiz, dedim. Yaðmur yaðsa ne olacak, yaðmasa ne olacak?
Sonucundan o kadar emin olan anam:
-     Göreceksin bak, tuzlar erisin nasýl geçecek. Ýnancýný kaybetme oðlum. Derdi veren Allah, devasýný da verir.
-     Ýnþallah, dedim. Ama geçeceðine de doðrusu pek inanmýyordum.
Aradan aylar geçti. Yaz mevsimi bitti. Kendimizi yavaþ yavaþ kýþ mevsimine hazýrlýyorduk. Bu arada nakil alýp Gazimaðusa’ya gelmiþtim.
Ayaðýmdaki siðillerle de uðraþmýyordum artýk. Kabullenmiþtim. Nereye kadar giderse gitsin diye düþünüyordum. Siðilleri okuttuðumuzu dahi unutmuþtum.
Bir gün ansýzýn bir yaðmur yaðdý. Etraf, mis gibi toprak kokmaya baþladý. Bütün pisliði alýp götürmüþtü bu yaðmur. Bir canlýlýk gelmiþti yeryüzüne.
Bir Pazar günü yýkanmak için banyoya girmiþtim. Soyunup küvete girecektim. Üzerimdeki elbiseleri çýkardým. Tam külotla kalmýþtým ki gözlerim ayaðýma takýldý:
-     Anaaaa! Anaaaa! diye baðýrarak çýktým banyodan. Anam korkmuþ olacak ki:
-     Ne var oðlum? Ne oldu? Niye baðýrýyorsun?
Ayaðýmý gösterdim:
-     Ayaðým ana! Ayaðým. Bak, hiçbir þey kalmamýþ. Siðiller, tamamen kaybolmuþ. Tamamen geçmiþ, dedim.
Anam da ayaðýma baktý. Gerçekten iki yýl geçmeyen siðiller, geçmiþti iþte.
Anam:
-     Demek ki geçen gün yaðan yaðmur, tuzu eritti. Tuz eriyince de siðiller geçti. Bak, tüm yaralar dökülmüþ, Allaha þükürler olsun, dedi.
Ben de çok sevinmiþtim. Þükür ettim.
Artýk gerçekten Hürü ablanýn kuvvetli nefesiyle mi; yoksa doktorun dediði gibi kendiliðinden mi geçti bilemiyorum.
Gerçek olan bir þey var ki hiçbir þeyin etki etmediði ýskadrolar, okunan duadan sonra kendiliðinden düþmüþtü, kaybolmuþtu.
Anamýn son sözleri ise hala kulaklarýmdaydý:
-     Ýtikat oðlum, itikat. Ýnsaný insan yapan inancýdýr. Ýnandýðý sürece insan hayatta vardý.



Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.

Yazarýn aný kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Kadirli'de Bir Gece
Kýbrýs Ada Kýþý
Cassandra Hotel Bodrum
Güzel Bir Dünya
Futbol Maçý
Lahmacun
13. Maaþ
"Kuzucuk Köyü"nde Sabah Kahvesi
Halý
Adanalý

Yazarýn öykü ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Dut Aðacýna Asma Aþýsý
Nur - Iþýk
Ritsa Gölü Efsanesi
Güle Güle Omarým
Sevgisiz Sevgi
Gulit
Ýran’dan Acý Bir Aþk Hikâyesi
Sevginin Adý Baþka
Emanet
Aksilikler

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Yüreðimde Ýhtilal Var [Þiir]
Hayat Seni Çözemedim [Þiir]
Helallik Ýstiyorum [Þiir]
Yörük Kýzý [Þiir]
Nasihat 2 [Þiir]
Seninle Olayým [Þiir]
Geliyoruz [Þiir]
Nasihat [Þiir]
Aþk Var mý? [Þiir]
Minik Bir Þaire Rastladým [Þiir]


Hakan Yozcu kimdir?

1964 doðumluyum. Kuzey Kýbrýs'ta yaþýyorum. 1988 Erzurum Atatürk Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatý Bölümünden mezun oldum. 20 yýl çeþitli okullarda edebiyat öðretmenliði yaptým. Uzun yýllar Yenivolkan ve Güneþ Gazetelerinde köþe yazarlýðý yaptým. Þu an Habearkýbrýslý ve Güncelmersin Gazetelerinde yazýyorum. Birçok internet gazete ve sitelerinde yazýlarým yayýnlanýyor. Þiir, öykü ve tiyatro oyunlarý yazýyorum. Bu alanlarda çeþitli ödüllerim var. Kendime ait basýlmýþ "Güzel Bir Dünya" ve "Mesela Baþka" isimli iki adet öykü kitabým var. 7 tane tiyatro oyunum var. 6 yýl Kýbrýs Türk Devlet Tiyatrolarý Genel Müdürlüðü görevinde bulundum. Halen Baþbakan Yardýmcýlýðý Ekonomi, Turizm, Kültür Ve Spor Bakanlýðý'na baðlý Müþavirim.

Etkilendiði Yazarlar:
...


yazardan son gelenler

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Hakan Yozcu, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.