..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
İnsandaki gerçek güzelliği ancak yaşlandıkça görebilirsiniz. -Anouk Aimee
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Öykü > Dinsel > mahinur alihanoğlu




21 Şubat 2005
Dalamar Efsanesi  
mahinur alihanoğlu
Bir zamanlar, Ardin adlı bir gezegen vardı. Bu gezegen Başkan Azamon ve emrindeki Bilginler Kurulu tarafından yönetilirdi. Başkan, bir gün, Bilginler kuruluna bir görev verdi.Boyu 5 metre olan dev bir robot yapılacaktı ve görüntüsü kendileri gibi olacaktı


:BFBA:
DALAMAR EFSANESİ-AĞLAYAN DEV

Bir zamanlar, Ardin adlı bir gezegen vardı. Bu gezegen Başkan Azamon ve emrindeki Bilginler Kurulu tarafından yönetilirdi. Başkan, bir gün, Bilginler kuruluna bir görev verdi.Boyu 5 metre olan dev bir robot yapılacaktı ve görüntüsü kendileri gibi olacaktı. Bilginler Kurulu hemen projeyi çizdiler ve büyük bir alanı da bu devin yaşayacağı şekilde inşa etmeye başladılar.Gezegendeki tüm birimler bu dev için çalışıyordu ve tüm biyologlar yaşayan, yiyen, içen, ağlayan ve gülen, düşünen ve konuşan bu dev için doku üretimine başladı.

Organik maddelerden ilmek ilmek meydana getirilen bu dev, yerde yatıyor ve bütün gezegen halkı onun uyanacağı günü sabırsızlıkla bekliyordu. Aradan kırk yıldız yılı geçti. Başkan Azamon artık yaşlanmıştı. Kendisi ölmeden önce bu dev adamın bitirilebilmesi için Allah’a dua ediyordu. Bilginler Kurulu yedi bilim adamı ve bir komutandan oluşuyordu. Komutan Kartor, çok başarılı bir asker ve yöneticiydi. Başkan Azamon’un verdiği tüm görevleri eksiksiz yerine getirmesiyle ünlüydü ve bu onu diğerlerinden üstün kılıyordu. Ancak için için kibirlenmesi, Başkan Azamon’un dikkatinden kaçmamıştı. Kaltor, devin yapılması projesine karşı çıkmış ancak Başkan’a karşı gelememişti. Bazen gidip dev adamın yapılışını seyrediyor, işçiler gittikten sonra kendi kendine nereden çıktın sen diyerek söyleniyordu. Dev daha enerji verilmediği için onu duymuyordu.

Günler geçip dev adam şekillenmeye başladıkça Komutan Kartor daha da hiddetleniyor, kıskançlığı onu kudurmuş bir köpeğe benzetiyordu. Bilginler ve işçiler ellerinden gelenin en iyisini yapmıştı.Sonunda dev bitirilmişti. Çalışması için düğmesine ilk basan kişi olma hakkını, Başkan Azamon, Bilge Erus’a vermek istiyordu.Çünkü bilgelere saygı duyar,onlara danışmadan hiçbir iş yapmazdı.Bilge Erus,Yüce Göyne Dağları’nda yaşıyordu.Habercilere sahip oldukları bilgilerle iyi bir ürün meydana getirebildikleri için şükredilmesi gerektiğini söyleyen Bilge Erus, onlarla beraber devin olduğu yere doğru hareket etti. Üç yıldız saatlik bir yolculuktan sonra Başkan Azamon’un sarayına vardılar. Binekleri olan kanatlı uzay atları onları sarayın elmas sütunlu yoluna bıraktılar. Sütunlu yolun sonunda Başkan Azamon ve Bilginler Kurulu ile Komutan Kartor ayakta onları karşılamak için bekliyorlardı.

Kısa süreli bir törenden sonra devin bulunduğu bölgeye gittiler. Bilge Erus, öne, devin olduğu yere gitti.Başkan ve halk ise arkadaydılar. Devin başı hizasına oturan Bilge Erus, Yüce Allah’a saygısı için önce secde etti. Arkadakiler de secde ettiler. Sonra ellerini göğe kaldırdı ve dua etmeye başladı. Şöyle dedi:

‘’ Ey bizleri ve herşeyi yaratan Ulu ve Yüceler Yücesi Allah’ımız. Biz senin kulların olarak, sana hizmet için , kendinden sonra bir varisi olmayan Başkanımız’ın yerine geçecek bir dev oğul inşa ettik. Onu izninle bitirdik. Ürettiğimiz bu devi çalıştıracağımız bu günde sana şükrediyoruz. Bu dev asilik yapan halka korku, saygı gösterenlere güvence olsun. Amin.’’ Ve devi çalıştıracak olan enerji düğmesine bastı. Bütün halk ‘’amin’’ dedi,Bilgeyle birlikte. Enerji verilen dev , kafasını kaldırdı, etrafına baktı. Yavaş yavaş doğrulan dev ayağa kalkınca halk donup kaldı. Bilge Erus, başkan Azamon’a ve diğer bilgelere yanına gelmeleri için işaret etti. Ve sonra deve döndü:

‘’Senin adın Dalamar ve hayatın efsane olsun.Seni üreten bilginlere ve başkanına saygıda kusur etme. Kötü güçlere uyma “dedi. Başkan ‘a yönelen dev Dalamar, onun önünde diz çöktü ve ona saygıyla selam verdi. Başkan Azamon da ona karşılık verdi. Ve halkına döndü:

‘’Bugünden itibaren , Dalamar gelecekteki başkanınızdır. Benim oğlumdur. Ben ölmeden önce ona bağlılığınızı bildirmenizi emrediyorum.’’

Bilginler ‘’Ama efendimiz, Dalamar daha çok tecrübesiz. Gezegeni yönetemeyebilir’’ diye itiraz edecek oldular. Ancak Başkan, ’’Benim emirlerime karşı gelmeyin.Onun hafızasını bana benzer şekilde düzenlemediniz mi? Tüm bilginler, Komutan Kaltor hariç , Dalamar’ın önünde saygıyla eğilip bağlılıklarını bildirdiler. Başkan Azamon, komutanına çok kızdı ve ona hiddetle sordu:

‘’ Neden oğluma bağlılığını bildirmedin!? ‘’
Komutan Kaltor umursamaz bir şekilde:

‘’ Ömrüm oldukça da bağlanmayacağım. Bizlere benzemeyen bizlerin ürünü olan bir robota neden bağlı olacakmışım? “

Azamon ona:
‘’ Defol buradan! Geri kalan ömründe benden uzak dur. Sürgünü hakettin Kaltor. Sen kötü taraftasın ve yapacağını yaptın. Halkımdan da uzak dur’’ dedi.

Kaltor, hışımla pelerinini yana itti ve kendisine uyan askerleriyle birlikte alanı terketti. Giderken haykırdı:
‘’Ben de yemin ediyorum ki, Dalamar ve ona bağlı olanları yok edeceğim.

Bilge Erus , Başkan’a :
‘’Onu bırak, gitsin. Aksi halde size bağlı olanları ayırtedemezsiniz. Ona mühlet verin, nasıl olsa hayat sonludur ve Allah adaletle yargılar. Cezasını sonraya bırakın.’’

Başkan üzüntüyle ‘’Peki’’ dedi ve Dalamar’a döndü.
‘’ Sana bir öğüdüm olacak. Bu öğüdümü tutarsan mutlu bir şekilde yaşarsın. Sakın büyük tapınaktaki zümrüt küreye dokunma, yoksa yok olursun. Çünkü sen bizden farklısın. Dalamar, olayları tam olarak kavrayamamıştı ve Başkan’ına itaat ettiğini göstermek için başını salladı.

Uzun günler ve geceler hızla geçti. Dalamar çok hızlı öğreniyor, halkı ile çok iyi anlaşıyordu. Ve birkaç gün içinde beklendiği üzere Başkan Azamon hastalanıp yatağa düştü. Başkan son saatlerini yaşıyordu. Bu kalan saatlerini çok iyi değerlendirmeli, Dalamar’a son öğütlerini vermeliydi. Ancak dev Dalamar için saraya girmek imkansızdı. Çünkü saray bile ondan küçüktü. Başkan binbir güçlükle, hizmetçilerinin yardımıyla ayağa kalkıp balkona yöneldi. Dalamar, başkan babasının hastalığını duymuş, günlerdir Sarayın önünden ayrılmıyordu. Babasını balkonda gördüğünde göz yaşlarını tutamadı. Ağladığında damlalar toprağı ıslattı, orada birdenbire bitkiler belirdi. Ağlıyordu, tıpkı Ardin Halkı gibi...

Başkan ona üzüntüyle baktı. Yavaşça konuşmaya başladı:
‘’ Sevgili oğlum...Seninle daha önce bir baba oğul gibi konuşmayı istedim, ancak nasip olmadı. Benden sonra... Benden sonra bu gezegeni sen yöneteceksin. Umarım, başarırsın.

Halkım sana emanet...

Oğlum...Dostumu dost, düşmanımı düşman bil. Çünkü,tarih tekrardan ibarettir. Benim atalarımın düşmanları hiçbir zaman bana dost olmamışlardır ve sana da olmayacaklardır. Türlü kurnazlıklarla seni ve halkını altetmeye çalışacaklardır. Bu öğüdümü iyi tut, sakın kalbinden çıkarma ! Kendine hakim olmasını bil, çünkü kendine hakim olan tüm evrene hakim olur. Kalbini dinlemeyi bil, şüphelendiğin konularda danış. Olayları tahlil et, kendini durup dururken ortaya atıp alay konusu olma! Bilmediğin her konuyu bir bilene danış. Unutma ! Kibir ile bilgi , gece ile gündüz gibidir. Birbirlerini takip ederler. Sakın kibre kapılıp her şeyi ben bilirim deme...Sana diyeceğim çoktur, ancak vaktim azdır. Gerisini sen araştır. Bilgelere saygı duy, çünkü onlarsız gezegenler kuru çöl gibidir. Elveda sevgili oğlum...’’

Dalamar ne diyeceğini bilemiyordu. Başkan’a saygısını belli etmek için oturduğu yerden kalktı ve diz çöktü.
‘’ Canım babacığım, kalıcı gücün bedende değil, onu yöneten akılda olduğunu senden öğrendim. Umarım sen gittikten sonra, halkıma senin ve ataların kadar iyi bir lider olurum. Rahat ol babam, Başkanım.Emanetini koruyacağım.’’ dedi.

Azamon, hizmetçilerinin yardımıyla içeriye girdi ve yatağına uzandı. Artık rahat uyuyabilirdi. Gözlerini yumdu, son nefesinde mutluydu.

Bütün gezegende o gece yas vardı, bir evde hariç...Kaltor ve iki komutanı Başkan’ın ölümünü şarap içerek , kadeh kaldırarak kutladılar ve planlarını gerçekleştirmeye tekrar and içtiler.

Cenaze büyük bir törenle kaldırıldı. Dalamar’a kendi evinde sessizce tacı takıldı. Yıldız günleri çok hızlı geçerdi ve Başkan’ın ölümü üzerinden yıllar geçti. Bu arada Kaltor boş durmamış, Dalamar’ın yakınına kendi adamlarını yerleştirmeyi başarmıştı. Cesur Dalamar’ın olanlardan haberi yoktu , çünkü ona kurnazlık öğretilmemişti. Zorban, Dalamar ile arkadaşlık kurmuştu. Başta onun güvenini kazanmak için Zorban ,Dalamar’ın kararlarına karışmazdı. Ancak birgün onu tapınağa gitmeleri için ikna etti. Zümrüt kürenin kendisini etkilemeyeceğini hatta Kaltor’u bile bu silahla yenebileceğini anlattı ona. Dalamar önce buna inanmadı, babasının sözleri kulağında yankılandı. Zorban, bunu bildiği için babasının kendisine bu küreye dokunmamasını öğütlediğini söyledi. Dalamar’ın kalbine şüphe düştü, neden babası Kaltor’a karşı bu silahı kullanmak istemeyebileceğini düşündü , ancak bilginlere danışamadı. Zorban onu kandırdı ve Kaltor ile anlaştıkları üzere, Dalamar’ın küreyi eline almasnı sağladı. O anda , vücudunun, ayaklarından başlayarak kaybolmaya başladığını gördü. Bir şey sanki onu kuvvetlice içine çekiyordu. Küre onu içine çekiyordu. Neden, diye bağırdı Zorban’a. Zorban şeytanca Gülümsedi. ’’Kaltor için’’ cevabını verdi. Dalamar, birkaç dakika içinde ortadan kaybolmuştu, küreyle beraber. Zorban, Dalamar’ın gittiğinden emindi artık...Koşarak ve bağırarak eski saraya yöneldi. Bilginlere ağlayarak olanları anlattı. Bilginler :

‘’Çok yazık, Mortan’a ışınlandı. O küreyi eline almaması için defalarca öğütlemiştik ona. Neden yaptı bunu?’’

Aralarında istişare ettiler ve bunun Zorban yüzünden olduğunu tapınaktaki kayıtlardan öğrendiler. Sonunda Zorban’ı ölüme mahkum ettiler. Dalamar Mortan’a geldiğinden beri ağlıyordu. En sevdiği arkadaşı ona ihanet etmişti. Ama asıl kendisine kızıyor, başkan babasının sözüne itaat etmeyip bilginlere danışmadan bilmediği birşeyin peşinden gittiği için ağlıyordu. Mortan’a ışınlandığı için, bu gezegenin şartlarına uymakta zorlanıyordu.

Nerede olduğunu bilmiyordu. Bu gezegenin neresindeydi?

Bu gezegenin kralı kimdi ? Geriye dönebilecek miydi?

Halkını Kaltor’un elinden kurtarabilecek miydi ? Aklı karmakarışıktı.

Taş arazide yürümeye başladı. Gözlerinden yaşlar boşalırken geride bıraktığı her yerde otlar bitiyordu.

Gece oldu. Tam üç uydu belirdi uzay boşluğunda...Bedeni ağırlaşmıştı, üzgündü, yorgundu. Oysa kendi gezegeninde hiç uyumazdı. Otların üzerinde uyuyakaldı. Rüyasında gezegenini ve bilge Erus’u gördü. Erus ona eğilip

başını okşadı. ‘’ Üzülme oğlum , yanımıza geleceksin. Ancak taştan saraya gitmen gerekiyor. Bu vakit bizim zamanımıza göre birkaç saattir ama sana uzun gelebilir.’’

Dalamar uyandığında sabah olmuştu. Sabahın Güneş’ini gördü.

Seyretmek istedi, ancak gözleri kamaştı. Yürümeye başladı. Gündüzleri Mortan çok sıcak bir gezegendi. Bir robot için bile fazla sıcak...Dalamar’ın bazı devreleri aşırı sıcaktan etkilenmiş, çalışmaz olmuştu. Ancak hala yürüyebiliyordu. Uzun ve yorucu bir yürüyüşten sonra saraya varmıştı. Bu sarayın elmastan sütunları, zümrütten kubbeleri, tunç kapıları ve yakuttan kapı kolları vardı. Saraya giden yol tonlarca altından yapılmıştı. Çok ilginç bir saraydı, içinde kimseler görünmüyordu. İçeri girdi. Karanlık bir holün ortasındaki parlak ışığa doğru yürüdü. Gümüşi bir ışık yayan , daha önce görmediği bir yaratık ona doğru geliyordu. Yüzü o kadar parlak bir beyazdı ki, görenler onu bir yıldıza benzetebilirdi. Yaratık hortumuyla Dalamar’ın eline dokundu ve o zamana kadar duymadığı olağanüstü bir sesle şarkı söyler gibi konuşmaya başladı. Ne dediğini anlamamıştı, ancak zümrüt küreye dokunduğu andaki gibi bir şeyin içine çekildiğini hissetti. Yaratığın sesi yükseldikçe kaybolmaya başladığını gördü. Bir kaç dakika içinde kendini Ardin gezegeninde buldu. Yanında Bilge Erus duruyordu. Sonunda evine dönebilmişti. Üç yıldız ayı sonra Dalamar eski gücüne kavuştu.

Kaltor’u ve ordularını büyük bir yenilgiye uğrattı. Savaştan sağ çıkarılan Kaltor, Ceza Gezegeni’ne gönderildi. Dalamar, ömrünün sonuna kadar halkını mutlu yaşattı ve hep şüpheli işlerden uzak durdu.
-SON



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.


Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Ya Sen Erken Doğdun, Ya da Ben Geç Kaldım [Şiir]
Sonlu Dünyada Sonsuz Ruh Taşıyan Bir Garibim [Şiir]
Gülen Gözlerin [Şiir]
Gerçek Aşk Sanadır Ey Rabbim! [Şiir]
İlk Kez Almıyorum Kalemi Elime [Şiir]
Ey Rabbim! [Şiir]
Hani Aşkı Buldun Sanmıştın!.. [Şiir]
İstanbul Boğazı [Şiir]
Kız Kulesi [Şiir]
Sevdim [Şiir]


mahinur alihanoğlu kimdir?

şiir okumayı ve yazmayı seviyorum. . . paylaşmak için buradayım. . . herkese sevgiler. . .

Etkilendiği Yazarlar:
mehmet akif ersoy, necip fazıl kısakürek, nurullah genç...


yazardan son gelenler

bu yazının yer aldığı
kütüphaneler


yazarın kütüphaneleri



 

 

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © mahinur alihanoğlu, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.