..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
"...Ve hepimiz az ya da çok rüyacı değil miyiz!" -Dostoyevski
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Öykü > Beklenmedik > Sadık Söztutan




27 Ocak 2002
Dünya Güzelim Benim!  
Öykü No: 212

Sadık Söztutan


Kaderin cilvesine inanın... Bazen sanal bile olsa...


:CJEJ:
Delikanlı, Erzurum’da üniversite okuyordu. Kız ise Antalya’da rehber…
Kader onları bir İnternet oyun sitesinde karşılaştırdı. Briç oynarken başlayan yazışmalar esprilere dönüştü. Şakaları, sohbetleri, şiirleri, düşünceleri onları birbirlerine iyice yaklaştırdı.
Artık oyun sitesi onlar için buluşma yeri olmuştu. Başka kimseyi gözleri görmüyordu. Hatta oynadıkları oyun da onlar için sadece bir araçtı; “gönül sohbet ister, briç bahane” demişti delikanlı…
O kadar uyumluydular ki, aralarında herhangi bir anlaşma olmamasına rağmen, tek kelime özel soru sormadılar.
“Beraberlikleri” üçüncü ayını doldurduğunda hâlâ hangi şehirde yaşadıklarını, ne iş yaptıklarını bile bilmiyorlardı.
Sadece ilk tanıştıklarında delikanlı şöyle yazmıştı:
- İsmini sorsam nasılsa başka birşey söyleyeceksin; onu alabilir miyim?
- Haklısın… Ben de gerçek ismini sormayacağım; sen bana Dilek diyebilirsin..
- Ben de Erdoğan olayım bari…
xxx
“Dilek”, turist gruplarıyla bazen Anadolu’yu dolaşıyor, bazen yurt dışına gidiyordu.
“Erdoğan” için zor dönemler oluyordu bunlar…
Gerçi kız, ilk fırsatta İnternet’e giriyor ve hemen buluyordu delikanlıyı… Ama, evindeki gibi uzun süreleri olmuyordu.
Sohbetleri her an kesilebiliyordu Dilek’in ani ayrılmaları yüzünden…
xxx
“Aşklarını” birbirlerine ilan ettikleri günlerde delikanlı, hiç olmazsa e-mail yoluyla fotoğraf istedi kızdan…
- Anlaşmayı bozmak yok, diye yazdı kız… Ne resim, ne ses… Böyle gidecek…
Erdoğan:
- Nereye kadar?
Dilek:
- Ölene kadar…
- Hiç evlenmeyecek miyiz örneğin, diye yazdı utana sıkıla Erdoğan…
Dilek şöyle cevapladı:
- Evlenebiliriz kuşkusuz… Ama biz sevgimizi “eyleme geçirmedikçe” bu yazışmalarımız evliyken de sürebilir!
- Hayret… Sen önündeki hayatta bana hiç yer açmıyorsun! Ben, bizim evliliğimizden bahsediyorum…
- Bunlar bugünün konuları değil.. Büyüyü bozma. Birbirimizden çok uzaklarda bir yerlerde de olabiliriz.
xxx
Satırlarda dolu-doyum yaşanan bu “sevgi” tam birbuçuk yıl sürdü.
Erzurum’da üniversite öğrencisi delikanlı ile Antalya’da turist rehberi kızın, birbirleri hakkında hiçbir şey bilmeden, sormadan “yaşadıkları” bu ilişki, ondokuzuncu ayına girerken, ağzı açılmış balon gibi yavaş yavaş sönmeye başladı.
Ne olduğunu ikisi de bilmiyordu üstelik…
Sıradan ve ortalama yazışmalarının bir yerinde kız büyük harflerle sordu:
- NE OLDU BİZE ERDOĞAN?
Uzun bir süre yazmadı delikanlı…
Sonra, karşı soruyla kurtulmaya çalıştı:
- Sence?
Bu konularda kadınların daha “yürekli” olduğu gerçeği bir kez daha kendini gösterdi:
- Bak, dedi Dilek… Bir gün böyle üzücü bir geleceğin bizi beklediğini ikimiz de biliyorduk. Ben… Bir turist grubuyla iki günlüğüne bir Anadolu şehrine gittim. (Bu arada mesleğimi de öğrenmiş oldun! Evet, rehberim.) Hava güzeldi; Havuzbaşı diye güzel bir yer vardır orada, gidip boş boş oturdum. Fıskiyeyi seyrettim. Yanıma bir erkek gelip oturdu; böyle başladı… Özür dilerim senden… Kader bu… Sakın üzülme… Ta başında dediğim gibi seninle ömür boyu yazışırız yine…
Delikanlı, kelimelerini bir an önce karşı tarafa ulaştırmak için öyle hızlı yazıyordu ki, neredeyse tuşları kıracaktı. Heyecandan çoğu kelimeyi yanlış yazmıştı zaten:
Evet sevgilim evet! Kader bu… Sen miydin o dünya güzeli??? Demek birbirimizi, birbirimizle aldattık! İnternet’ten çıkıp hemen telefon ediyorum sana Ebru!





Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın beklenmedik kümesinde bulunan diğer yazıları...
Kadın Kadına Sohbet
"Penaltıyı Nasıl Yedirdim?"
Kesişme
Bin Dolarlık Ceza
Sevgiliyle Randevu
Beni Böyle Sev, Seveceksen..
Er Kişi Niyetine!
Babadan Torpilli
Teröristler Unkapanı'nda!


Sadık Söztutan kimdir?

Sadık Söztutan, 1961 Kars-Sarıkamış doğumlu. . . 1980 yılından beri gazetecilik yapıyor. . . İki çocuğu, iki kitabı var. . .

Etkilendiği Yazarlar:
O, yazan herkesten etkilendiğini söylüyor. Milliyeti, zihniyeti, cinsiyeti hiç önemli değil!


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Sadık Söztutan, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.