Yaşama karşı sımsıcak bir sevgi besliyorum... -Dostoyevski |
|
||||||||||
|
Bedenim titriyor Zamanamı,hayatamı Yoksa sanamı yenik düştüm Bilmiyorum Yüreğim harman yeri yokluğunda Ve neden aramadığını bilmiyorum Ne oldu. Neden Ayrılma kararı aldık Biraz düşünelim demiştin Biraz tartalım ilişkimizi, bana zaman ver demiştin Sonra görüşürüz demiştin. Ben çok düşündüm hem de çok Ve anladım ki bir kez daha Sensiz çok acı geliyor hayat Dönüşüne, sana ihtiyacım var. Telesekretere not bırakalı üç gün oldu. Maillerime cevap yazmıyorsun. Mesajlara karşılık gelmiyor. Telefonuna ulaşılamıyor. Sensiz bugün 14 . gün ve ben Başka bir güne daha sensiz giremem. Dışarda açan çiçekleri görüyorum, Yeşil yeşil nüpelleri ağaçlarda Kırlar çiçekler tat vermiyor. Ve ben her gece 3-4 kadar seni bulmak İçin dolaşıyorum caddelerde Dün yine bütün gün işyerinin önünde bekledim Ama yoktun ne girerken gördüm seni Nede çıkarken. Kayboldun ve sanki yok oldun. 15 nci gün ve hala üşüyorum sensizlikten Apartman kapıcısı Recep Bey’i gördüm. Uğramıyor 1 haftadır dedi İşe gitmiyorsun, eve gelmiyorsun. Yine not bıraktım eğer bu günde haber çıkmazsa iş yerine gideceğim. 16 ncı gün yoksun ateşim yükseldi iyice İş yerine gittim. Ayrıldı dediler. Neden diye sordum. Kimseler cevap vermiyor. Bilmiyor. Evde yoksun, arkadaşların görmemiş Söylesene daha ne kadar sürer bu Eğer acı çektirmekse maksadın. Evet gördün işte gurur falan kalmadı Deli gibi seviyorum seni Hemde acıların en büyüğünü çekiyorum. Kahretsin Deli zannediyorlar beni Seni seviyorum anlamıyormusun. Sokakta her gördüğüme soruyorum. Görmedik, tanımıyoruz, bilmiyoruz diyorlar. 17 nci gün gözlerim kan çanağı ağlamaktan Suratımın şekli değişti, sakallarım uzamış Görsen şimdi halimi Sokak serserisine döndüm. Nerde bulurum diye düşünmekten Kafa kalmadı sayende. Seni bulursam bir daha bırakmıyacağım Bu şehir dar geliyor sevgimize Anlamıyorlar sevgimizi Ama sensiz gidemiyorum, anlamıyormusun. 18 nci gün yoksun delirmemek içten değil Ne hastalık, ne bir dert nede ölüm korkutmuyor beni Sensiz olmaktan çok. Dün gece ölümü düşündüm. Tavana bağladım ipi ve altına bir sandalye koydum. Beni bekliyor. Sen yoksan bende yokum. Sensiz hayatın okları saplanıyor bedenime Hani biz birbirimiz için yaratılmışız derdin. Bırakmıyacaksın beni Söz ver derdin. Söz ver. Ben söz verdim seni bırakmıyacağım ama sen yoksun, Sen terkettin gittin hemde haber bile vermeden. 19 ncu gün Allahım aklıma mukayyet ol. Nerdesin. Falcılaramı gitsem. Büyülermi yaptırsam dönmen için. Ölüm arzusu yakıp kavuruyor içimi Ve her an bu dünyadan göçebilirim. Bu gün ilk tanıştığımız park var ya Adını beraber koyduğumuz kestaneli park Oraya gideceğim umarım orda bulurum seni. Hatırlasana tanışmamızı Neden öyle gözlerime bakıyorsunuz demiştin Bende bu benim suçum değil sizin suçunuz demiştim. Ne demek bu kahrolası diye çıkışmıştın. Bende lütfen kızmayın. Böyle güzel ve çekici bir çift göze Kim olsa büyülenir, bakar demiştim. Hafif bir tebessüm, hafif kızarıklık yüzünde Elinle yiterek kaçmıştın benden. Evet şimdi o köprünün üzerindeydim, İki inatçı keçi gibi geçerken bir birimize Sıra vermediğiz tahta köprü Yapraklar dökülmüş sanki onlarda üzüntülü Eylülün 19 u ve sen 21 ay sonra ilk defa yoksun burda Ayaklarım ve yüreğim deliler gibi seni arıyor. Ne olur, uzaktan bir yerden seyrediyorsan Gör halimi tükendim artık. Yeter çektirme bana bu kadar. Sensiz ölüyorum anlamıyormusun. 20 nci gün bugün hastanelere bakacağım. Polise gideceğim, Kayıp ilanı vereceğim, Numunede yoksun, ibni sinada, hacettepede Hatta en olmadık Gülhanede bile Anons yapıyorlar. Soruyorlar ama Ne bir isim, ne bir eşgal Yok sana benzeyen kimse yok. Karakoldan aradılar. Ama hayır Ne bir cinayet, ne bir kaza, ne bir ölüm Allahım kime gitmeliyim. Kim bilebilir, Kim görmüş olabilir. Anneni aramak geldi aklıma Recep beyden aldim telefonunu Onları 3 gün önce aramışsın Hatır sorup onları çok sevdiğini ve de Seveceğini söylemişsin. Hasret giderdi bizimle dedi annen. Ama ters giden bir şeyler vardı Garip korkular beynimde İnşallah düşündüğüm başıma gelmezdi. Gölbaşı evet ya gölbaşında o gittiğimiz Göl kenarında çok sevdiğin söğüt ağacının altı. Sevgimiz bu ağaç gibi dallanıp budaklansın derdin. Hatta bizden sonra da başkaları gölgelensin altında Ve bizim sevgimize tanık olsunlar derdin. Sonra döner. Böyle olmazsa burda asarım kendimi derdin. Delirme sakın niye olmasın diyordum hep. 21 nci gün sabahın ilk ışıklarıyla geldim gölbaşına Ve nefes nefese yol aldım göl kenarına Uzakta ağaçta bir şey sallanıyordu Nasıl koştuğumu hatırlamıyorum. Evet sallanan senin bedenindi Ama neden, neden allahım neden, Gözyaşlarımla tüketsem bu bedeni Senin yerine versem bu canı dönermiydin. Sorgusuz, sualsiz neden yaptın bunu Daha ellerin bile sıcacık. Avucuma küçük Bir kağıt parçası düşüyor. Benim adım yazılı Unutma diyorsun. Seni seviyorum Ve her zamanda seveceğim yazmışsın, Yaşamak bu saatten sonra Sensiz ne anlamı var. Aşkımız bu söğüt kadar dallanmadı bel ki ama Bu göl kadar büyük olacak. Sensiz yaşamaktansa seninle ölmek en güzeli Hem de seni severek. Bekle beni. Doğan ORMANKIRAN
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Doğan ORMANKIRAN, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |