hangi yüzle bakıyorum aynalara. kimin yada neyin maskesi sesimin ezgisine vokal yapan. yapılmış bi takma takı tebessümlerim.tenefüsünde güçlük çektiğim karbonmonoksit. asit yağmurları bu maskenin gözlerinden akan. zaman tükenmekte, tükenen kalemlerim var bu defa ellerimde. el öpmek kaldı büyüklerimden öğretilen, öğrenilen geçmiş zamanlarında bayramların. paha biçilemez biçilmiş kaftanların sofrasında, kürkümün diğerlerinden farkıydı, sevgiye açlığım. saçlarım, adı olmayana süpürge edilmiş, seçilmişi oynadığımın molasında. yanımdakinin ayaklarıydı, karşımdakinin bacak arasında, film arası, masa altı, ayaküstü sevişmişliklerde aldatılandım, seçilmişi oynadığımın kademesinde. ekürisi ayrılıklar yaşadım, beraberliklerin hüznünde. güz görmüş gözlerim, yalan olmuş yalansız her cümlemin noktalama işaretleri, reddetmek kalmış dedemden miras, oğlunun babasını. sırasını savmış günlüklerde yaşanılandım aslında. aslında kasıt kendime. kastım kendimi kendi kendime. kendi kendine yaşlanmaktan korkan bi şizofrendir tezat. kelimelerimin, şöhret harfleri suspus olmuş, susuzluk pususunda, pusulası şaşmış şaşı bakan şaşırmış insanlara, zindanlara tezat özgürlükler, dışarda, masumiyetin mahkumiyeti. müebbetine uzun uzun zamanlar adanmış muhabbetlerde tüketilen nefeslerden ibaretti yelkovanım. (kovan, yel sevmezdi bende. titrerdi içimdeki yuva, üşür gibi, titrerdi içim) akrebine küskün. ürkeklik yaşıyor sokulmaktan yana. bu ikilinin az buluşur olmasından bile zaman doğmakta. hamileliği,hamiline olan kürtaj nafilesi imzalarda saklı sakallarım. banane bahanesi olmaz her yazılanın.sanane, sana nesi kalacak ki anlamların. anlamaya çalışmayacak kimse, resimsiz figüranların kesintisiz açlığını. belki saç yolunacak, saçmalayan her kafatasında. ve basına sızdırılacak, baskın basanındır mantığı masa altına saklanacak. vurmayın! susuyorum, yormayın, yorulmayın,yoruma gerek yok, vurmayın,kusuyorum...