Kitaplarla dolu bir oda, ruhlu bir beden gibidir. -Cicero |
|
||||||||||
|
... Ellerini aldın ellerimden ama yaşlı gözlerin hala gözlerimde, gözlerini de al gözlerimden ne olursun birtanem, kalk ve bir kez olsun arkana dönüp bakmadan git buradan; sen gitmedikçe ben gidecek gücü kendimde bulamam ve seni sevmek yanlışına düşmekten kurtulamam birtanem. Seni sevmekten vazgeçemem deme bana ne olursun birtanem; vazgeç benden, karanlığımda boğulup sevginin kin ve nefrete dönüştüğünü acıyla tecrübe etmeden ve vakit çok geç olup dönülmez yollara girmeden söküp at yüreğinden benim için biriktirdiğin sevgini, kalk ve hemen git hem kendini hem de beni daha fazla üzmeden. Sana, sevgine, şevkatine ihtiyacım var diyorsun hala; yapma ne olursun birtanem. Kendime gösterecek kadar bile şevkat yokken elimde sana ancak sahip olduklarmı; acımı, kederimi ve bunalımlarımı verebilirim, bunu görebilmen o kadar zor mu birtanem? Haydi birtanem; daha fazla zorlama, kalk ve kendinden emin çek git, yalnız bırak beni karanlığımda karanlığımla ve giderken beni unutmayı sakın unutma; sen beni unutmadıkça ben seni asla unutamam ve seni karanlığıma batıp yok olmaktan kurtaramam bunu sen de biliyorsun birtanem. Benim bile zor dayandığım karanlığım ağır, çok ağır gelir senin o küçük telaşlı kalbine; ben bile bu bitip tükenmez gelgitlere zor dayanırken bir de senin onların insan ruhunu tüketip yok eden çekimlerinde mahvolmana dayanamam anla beni ne olursun birtanem. Tekrar ve son kez söylüyorum sana; ışığının alevi henüz yıldızlar kadar parlakken al başını ve git karanlık dünyamdan, aydınlık insanların aydınlık dünyalarında ara aşkı ve mutluluğu, sonsuz mutluluğu ve huzuru yakala daha da kuvvetli parladığında ışığın aydınlık insanların aydınlık dünyalarında. Senden son birşey isteyeceğim birtanem; giderken için burkulsa ve yüreğin inceden bir acıyla tutuşsa da sakın ama sakın üzgün durma, başını dik tut tüm acına rağmen ki aklım sende kalmasın ve yüreğim senden vazgeçebilecek gücü kendinde bulabilsin olur mu birtanem? ... “Hoşçakal birtanem; giderken ellerini, gözlerini, dudaklarını aldın benden ama yüreğini almayı unuttun aceleden” diye seslendim arkasından ama duymadı ya da duymak istemedi beni. Yüreğini alması için tekrar gelmesi gerekecekti, üstelik benim yüreğim de kendisindeydi. Bekledim, gelmedi; yüreği bende, yüreğim onda seneler geçti; ne yüreğini almak için geri geldi ne de yüreğimi bana geri verdi. Bir ceza gibi senelerce beni sevmekte ısrar etti ve böylece beni de yıllar boyu kendisini sevmeye mahkum etti. Hiçbir zaman karanlığıma ortak olmaktan vazgeçmedi, ancak bu ortaklık ne benim acımı dindirip bunalımlarımı yok etti ne de ona birgün olsun bir parça huzur ve mutluluk verdi. Birgün içimde bir acıyla irkildim ve bende kalan yüreğinin artık atmamakta olduğunu farkettim; hayatına son vermişti, geride ellerimin arasında öylece duran suskun yüreğini bırakıp gitmişti, yüreğimse onun gün be gün yok olan bedeniyle birlikte toprağın altında soluksuz bir acıyla atar gibi yapmaya devam etti. SERAY ANIL
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © SERAY ANIL, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |