Paul'un Peter hakkında söyledikleri, Peter'den çok Paul'u tanımamızı sağlar -Spinoza |
|
||||||||||
|
Ayn Rand Bazan bir şiire, bir şarkıya, bir resme veya öyküye âşık oluruz. Doğrusu şu ki, izleyici, o kitapta veya bu müzikte ya da o resimlerde biraz kendisini bulduğu için, biraz da ötekini bulduğu için onları izliyor. Öyle ya, bazan kendimizi ararız, bazan da ötekini. Gerçekten de insan bazan bir benzerini, bazan olmak istediğini, bazan sırf merak ettiğini arıyor. Bazan arayış çetin bir macera oluyor ki insan bu macera için arayışa koyuluyor. Sevgi de aslında bir arayıştan doğmaz mı, gizli veya açık bir arayıştan?.. Sanatsever de onun için “o eseri seviyor” işte. Sevgiyi “hazza” indirgemek asrımızın büyük sorunu. Aynı sorun sanatta da söz konusu. Estetiği, sanatsal estetiği de hazla açıklayamayız. Bu bayağılığın ta kendisi... Aradığımız haz ise eğer, onu sanatta bulamayız. Arayan, sanatta “hakikati” bulabilir mi? Bunun cevabı hayır.. Sanatsal yaratı, bütün içeriğiyle bir “yorum”dur, dolayısıyla her yorum gibi olsa olsa bize yol gösterir, fikir verir, yardım eder. Sonra? Sonrası bize kalmış. Peki’, sanat bize “gerçeği” verir mi? İşte bunun cevabı bizim “gerçek”ten ne anladığımıza kalmış. Aslında gerçeğin hepimiz için apaşikâr olması gerekmez miydi? Ama öyle değil işte.. Hepimiz kendi dünyamızın gerçekleriyle yaşıyoruz ve onu herkes farklı yorumluyor. Felsefî anlamda, gerçeğin, hakikat addettiğimiz o küllî gerçeklikten farklı bir şey olduğunu biliyoruz. Bunun dışında, bir de sanatsal anlamda gerçek var. Herhalde bunun ayırdına varmak daha kolay. Aslında en kaba tanımıyla gerçek, olağan yaşantımıza ilişkindir, kimi zaman sıradışı öğeler taşısa da aslında her an “olabilir”, birgün “hepimizin başına gelebilir”. İçinde günlük hayatımızda karşılaşmamız olanaksız öğeler barındıramaz. Biz insanlar kanatlanıp uçamayız (ama uçma gereçleri icat edebiliriz ki bu gerçektir), buharlaşıp anahtar deliğinden geçemeyiz (ama her kapıyı açacak bir anahtar bulabiliriz ki bu da gerçektir), Küçük Prens gibi minik gezegenimizden havalanıp uzayın derinliklerinde kendimize arkadaş bulamayız (ama uzay yolculuklarına çıkmak için teknoloji geliştirebiliriz bu da ayrı bir gerçek). Sanatın kendisine has dünyası içinde ise bütün bunlar gerçektir. Her sanat eserinin kendi iç dizgesi içinde, sanatçının bize onu verme kabiliyeti ile o gerçeği bulabiliriz. Hepimiz birer sanatçı olamayız belki ama hepimiz bir şekilde birer “sanatsever”iz. Aradığımız güzelliği, aşkı, yiğitliği, macerayı, “yeni dünyalar”ı, farklı hayatları, farklı renkleri bir sanat eserinde bulduğumuzda ya onu içselleştirip kendimizle, kendi hayatımızla özdeşleşiriz (kahraman “biz” oluruz, cennet bahçeleri evimiz olur, vs.), ya da o (iyi veya kötü karakter olarak) bizim için “öteki” olur. Zevk anlayışımıza uygun olarak o eseri beğeniriz, severiz. İşte sanat bize bu gerçeği verir. Kimimiz Çalıkuşu’nun, Polyanna’nın olağan maceralarından zevk alırız, kimimiz Spiderman’in, Neo’nun, Gulliver’in, Alice’in, Hay Bin Yakzan’ın olağanüstü maceralarından... Kimimiz kendi hayatımıza ilişkin hikâyeler tutuluruz, kimimiz de bizi içinde yaşadığımız hayattan alıp götürecek olanlardan...
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Alp Çetiner, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |