Gerçek sanat, gizlenmesini bilen sanattır. -Anatole France |
|
||||||||||
|
Yüreğim kadar kabarmış, köpüklerinde mavi balon dalgalar ve hırçın ve anlamsız ve bitmez tükenmez vuruşlar ektin sensizliğe isyan sahillerime. Dün gece seni ilk kez Seyfi’nin anlamsız bakışlarında aradım. Oy diye haykırışım geceye yankılanırken ve tekmelerken azgın suları, boşa yumruk sallarken dermansız kollarım, bitkinliğin acı reçetesi yazılıyordu belki de. Bir ayrılık bileti ! bedavadan elime tutuşturulmuş. Merhaba diyordu bir ses, Müzeyyen Senar şarkı söylüyordu. Gece ağlıyor, Seyfi ağlıyor, kulaklarım çınlıyor. Ve ben de şarkı söylüyordum; ‘’Benzemez kimse sana’’ Şimdi, saat kaç bilmiyorum. Gece devretmekte nöbeti badisine. Yüzüm kadar buz kesmiş yeni bir sabaha merhaba demek üzereyim. Açmışım kollarımı kızıl bulutlara, kimse yok, sokak köpekleri tek şahidim olsun ki bırakmak istedim bedenimi sen kokan tuzlu sulara. Olmadı, hala sen kokarken gömleğim, bedenime sinmişken terin, nasıl yaparım, nasıl..? Ben, ben değilim ki sol göğsümde atarken kalbin. İçime akıttığım nehirlerimde olmazlara boyanmış yüreğini yıkıyorum şimdi. Olumsuzluk eklerini çıkarıyorum alfabeden. Tek bir şey istiyorum, dilinde olsun ! iki kelime. Seni seviyorum. İkrarında titrer dudakların biliyorum. Ter basar, korku salar geçmiş takıntıların. En mahrem duygularını kabartır belki, bir kez ve son kez söyleyebilme isteği. Yanılgıların ödenmiş bir fatura önünde ! karşılıksız ve meşakkatli. Sık başa dönüşlerin tabanlarında sancı. Hep biten sevgilerin yükü bel kemiğinde sızı. Sahte bedenlere tutunmaktan, merhaba diyemeyecek kadar yorgun kolların. Ama avuçlarındaki çizgiler, merhamete, şefkate açık görünüyor bütün yolların. Gel hadi, beynime bir kurşun gibi saplan. Tiz sesinle geceyi yararak, aç bütün yüzüne vurulmuş kapıları. Bir deli fişek ol, karavana atılmış iz mermisi. Hangi dağ başı otağın, hangi koyak sığınağın. Beni yollara vuran bu terörist duygulardan kurtar. Gel hadi, bütün silahlarımdan arınmış, teslimiyetin beyaz bayrağı elimde. Bul beni ! ömür boyu bir ceza istiyorum hapishanende. Merhaba uğruna asileştiğim devrim türkülerim, merhaba. Yeni bir çağ açacak inkılap bekliyorum surlarla gizlediğin ülkende. Yık bütün duvarlarını, yak artık köhnemiş, paslı kilitli kapılarını, at köprüleri. Anayasa gibi önüme fırlattığın tüm kitapların canı cehenneme. Aşkın ve sevdanın kovanına banılmış tek bir sayfa istiyorum senden ve iki kelime. Seni seviyorum. Bütün yolların kapalı olsa da korkma. Damarlarımda geziniyor silûetin. Öleceğim yoksa, bari sen öldür. Hadi ! bas yüreğime. Levent Saral / DEVAM EDECEK
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Levent Saral, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |