..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür / Ve bir orman gibi kardeşçesine...
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Roman > Aşk Romanı > TuğrulPekel




1 Ocak 2007
Dilinde Aşk Vardı Yüreğinde İhanet Bölüm - 16  
Bu yol başka yol. Ömür törpüsü gibi,

TuğrulPekel


Hasan Cevat Kartal: Aşkına ulaşabilmenin bir tek yolu vardı. Hayatını feda etmek O da gerekeni yaparak ölümü seçti. Efsane oldu. Veda Arasıl Kartal: Bir efsane varsa arkasında o efsaneyi yaratan bir kadın vardır. Selma Taşkan: Efsane onunla ayakta kaldı ve yaşatıldı


:BAFI:
Dilinde Aşk Vardı Yüreğinde İhanet Bölüm - 16

ON ALTINCI BÖLÜM

Bu yol başka yol. Ömür törpüsü gibi,
insanı rende yapar.

YOLCU YOLUNDA GEREK

Hikmet dayı beni kapıda bekliyordu. Yüzüme bakınca olayların nasıl geliştiğini tahmin etti.
... Ben ateşle barut yan yana durmaz demiştim. Dediğime geldin mi?
Hasan Cevat:
... Bilmiyorum iyi mi yaptım, kötü mü yaptım? Kafam durdu Himmet dayı. Ama galiba hiç iyi olmadı. Aha şurada dışarıda iki saattir düşünüyorum. Doğrusu şudur diyemedim.
Himmet dayı:
... Senin bahçe kapısında bir karar vermeye çalış-tığını gözlüyordum. Aslında ben olacakları aşağı yukarı tahmin ettim ya.Benim beklemem sizi merak etmem-dendi. Çok yağmur altında kaldınız?
Hasan Cevat:
... Yok fazla ıslanmadık. Yakınlarda bir çoban kulübesi vardı, oraya sığındık. Ben yatmaya gidiyorum. İyi geceler Himmet dayı.
Himmet dayı
... Her şey olduğuna varır.
İçeri girip kapıyı kapattım. Kendimi yatağa atıp uzandım.Açıkçası kafam zonkluyordu.Şimdi ne yapmam lazım. Zorla kimse kimseye bir şey yapmadı. İkimizde yetişkin insanlarız. Öte yandan karıma ihanet ettim. Ruhen değil ama bedenen onu aldattım. Ya Selma ne olacak. Ona bundan sonra ne verebilirim. Onu rencide etmeden ilişkimizi normal akışına nasıl çevirebilirim. Gel de çık işin içinden. Sevişirken zevk aldım mutlu olduğum bir gerçek bunu inkar edemem. Acaba bu bir anlık tat almamı? Yoksa kıza aşırı ilgi mi duyuyorum? Selma gerek güzellik, fiziki yapısı olarak, artısı da insanlarla olumlu iletişim kuran birisi olduğunu kısa zamanda anladım. Kısaca yabana atılacak biri değil. Peki bu burada biter mi? Ya bir daha böyle bir teklifle karşıma çıkarsa nasıl hayır diyecek gücü kendim de bulurum? Kendime güvenemiyorum. Şark odasına geçtim. Resmi hala bana gülümsüyordu./ Senin engin hoşgörüne sığınıyorum yavrum. Ne olur beni affet, arzularıma boyun eğdim. İstemeden oldu. Tamam, tamam birazcık istedim ama seni çok seviyorum. / Hay Allah ben de neler düşünüyorum. En iyisi Epeyi ihmal ettiğim Sultan hanımın elini öpeyim hem bizim oraları ziyaret etmiş olurum hem de sakin kafayla dü-şünme fırsatı bulmuş olurum.
Sırt çantamı dolaptan çıkarıp, aceleyle ihtiyacım olan şeyleri içine doldurdum. O ufacık resmide yanıma aldım.Hay Allah acaba havalardan mı? Son zamanlarda sık, sık sırtım ağrımaya başladı hayra alamet değil ama hadi hayırlısı diyelim. Her şey hazır olunca, saati kurup uzandım biraz dinlenip yola çıkarım. İki üç saat kadar kestirmişim. Saat çalmadan uyandım. Masanın başına geçip Selma’ya kısa bir mektup yazmaya karar verdim.

Sevgili Selma:
Sen bu satırları okurken, bu mektubun sahibi uzun bir yola çıkmış olacak.Birbirimizi tanıyalı çok az olmasına rağmen çok çabuk kaynaştık. Arkadaşlığın-dan gerçek anlamda hoşnut kaldım. Bu gün seninle beraber geçirmiş olduğum saatler, hayatımın bundan sonraki döneminde çok önemli bir yer işgal edecek. Eve geldiğimden, beri ne kadar inkar etsem de, Selma bir kadın olarak o anda erkeğini fazlası ile mutlu etti.
Ama bu mutlu saatler dahi benim karıma karşı olan sadakatimi unutturmamalıydı. Benim karısından ayrılmış bir erkek olarak düşünebilirsin.Hatta Veda da öyle düşünebilir.Ama bu benim düşüncem, önemli. Ben öyle düşünmüyorum.Kendimi karısına ihanet etmiş bir erkek olarak görüyorum.
İç huzurumu buluncaya kadar buradan ayrılıp geldiğim yere dönüyorum. Bu ilişkinin yürüyeceğine inancım yok. Umarım sana karşı takınmış olduğum bu tavırdan dolayı beni kınamazsın. Bana karşı biraz sevgi besliyorsan, geri döndüğümde İstanbul’a gitmiş olursun. Hoşça kal.
Not: Bu gidişi bir kaçış olarak algılama. Hiç kimse kendi gerçeğinden kaçamaz.
Arkadaşın Hasan Cevat.

Yazdığım mektubu bir zarfın içine koyduktan sonra sağlamca giyinip dışarı çıktım. Himmet dayının kapısı-nı tıklattım. Zar zor uyandı. Pencereden baktı kapının önünde beni görünce üzerine bir şey alıp kapının önüne çıktı:
... Ne oldu hasan Cevat Rahatsızlandın mı yoksa?
Hasan Cevat
... Hayır iyiyim Himmet dayı, beni biraz dinle saatlerdir düşünüyorum. Ben bu işin içinden çıkamıyorum. Neticede bir müddet buradan uzaklaşmaya karar verdim.
Himmet dayı:
... Yoksa burayı tamamen terk mi ediyorsun oğlum?
Hasan Cevat:
... Yok be Himmet dayı on beş yirmi gün hadi,hadi bir ay de. Daha evvel kaldığım kasabaya gideceğim. Orada biraz kafamı dinleyeyim. Bir de ne olur ne olmaz helalleşelim. Son zamanlarda kendimi iyi hissetmemeye başladım. Sırt ağrılarım bayağı arttı.
Himmet dayı:
... Beni ağlatacaksın Hasan Cevat. Sen bize Allah’ın bir armağanıydın aklına kötü şeyler getirme. Daha çok iyi günlerimiz olacak.
Hasan Cevat:
... Bu mektubu Selma’ya ver olur mu?
Himmet dayı:
... Olur olmasına olur da. Üzüldüm yazık oldu kıza. Sonu böyle bitmemeliydi. Ne yalan söyleyeyim, bu sabah bisikletle giderken arkanızdan baktım. İkinizde birbirinize o kadar çok yakışıyordunuz ki. Yıllar öncesine gittim, Yengen vefat ettikten sonra, niye dedim niye karşıma böyle biri çıkmadı. Ağladım Hasan Cevat ağladım. İnşallah avucunun içindeki cevherin kıymetini biliyorsundur.
Hasan Cevat:
... Üzgünüm Himmet dayı. Seni üzdüysem de üzgünüm. O hepimizden güçlü kendini çok çabuk toparlar. Hadi git yat ben de yola çıkayım.
Bahçe kapısından çıkıp, kapıyı kapatırken duvara dayalı bisikleti gördüm. Selesinde üstüne taş konmuş, bir zarf vardı. Belli ki bana yazılmış okunmayı bekliyordu. Mektubu zarftan çıkarıp okumaya başladım.

Sevgilim
Sana bu şekilde hitap etmeme izin ver Hasan Cevat. Azıcıkta olsa bu gün ki İlişkimizden sonra, bunu hak ettiğime inanıyorum. Seni birazcık tanıyabildiysem, Veda’ya olan sadakatinden dolayı vicdan azabı çektiğini biliyorum. Bundan dolayı seni kınadığımı sanma. Şunu da biliyorum ki bir müddet beni karşında görmek istemeyebilirsin. Şimdilik bu kasabayı terk etmeyeceğimi düşünüp, burayı sen bırakıp gideceksin. Yanılıyor muyum. Hiç sanmıyorum
Buraya geliş hikayeni babam bütün detayıyla bana anlattı. Senin ufacık yüreğinde böyle dev gibi bir sevgi taşıdığını bilmiyordum. Mangal gibi bir yüreğe sahipsin Hasan cevat. Veda, seni yüz üstü bırakıp giden o çocuk seninle ne kadar gurur duysa azdır.
Senin yayan gitmene, gönlüm asla razı olmaz. Bu gece gideceğini nereden tahmin ettiğimi bana hiç sorma.Unutma ki her şeyden önce ben bir kadınım. Kadın-larında ön sezileri kuvvetli olur. Eğer uyuyabilirsem, sabah kalkar kalkmaz ilk işim sizin bahçe duvarına bakmak olacak.
Eğer bahçe duvarına dayalı bisikleti göremezsem, inan beni bir kere daha mutlu etmiş olacaksın. Babamın yanında birkaç gün daha kalıp İstanbul’a okuluma geri döneceğim. Ve orada senin alacağın kararı bekleyece-ğim.
Babama aramızda geçenleri detayına inmeden anlattım. Ama ne kadarına inanıp inanmadığını bilmi-yorum. O eski toprak ve bizden daha çok şey biliyor. Sana kırgın ve kızgın olmadığımı söylemeliyim. Babam her zamanki gibi kasabanın bakkal İhsan efendisi ola-cak. Allah’a ısmarladık sevgilim. Acele etme sağlıklı karar ver. Şu karşındaki Selma beş sene bedenine erkek eli değmeden bekledi. Birkaç ay daha bekleyebilir. Yolun açık olsun.
Selma

Bir an için bisikleti alıp almamayı düşündüm. Ama Selma bu kadarını hak ediyordu. Almaya karar verdim. Evlerinin önünden geçerken, ışığın yanık olduğunu gördüm. Belki de perdenin arkasında beni yolcu ediyor-sun. Yol uzun ve çetin hoşça kal Selma, İnşallah daha değişik şartlarda görüşmek kısmet olur.
-----------------------------------------------------
DOLABIN TOZLU RAFLARINDAN
DÖKÜLEN ANILAR

Kasabaya gelirken üç günde kat ettiğim yolu, yaşantımı daha evvel sürdürdüğüm evime dönerken bir günde aldım. Yokuşun üst başına geldiğimde, akşam karanlığı çöküyordu.
Uzun bir aradan sonra bahçeyi ve evimi gördüm. İçimi önleyemediğim bir acı kapladı. Ne günlerimiz geçmişti burada. Veda’nın benim için ne ifade ettiğini burada anlamıştım. Yalnız olmanın garipliğini yaşıyordum. Fidanlarımın gövdeleri kalınlaşmaya başlamıştı. Ayşenaz’ın bahçede dolaştığını görebiliyordum. Yavaş, yavaş yokuş aşağı yürümeye başladım. Ayşenaz dahi bir biçime bir kalıba girmiş. Daha kadınsı olmuş. Yoksa bana mı öyle geldi.
Bahçe kapısının yanına gelince seslendim:
... Ayşenaz şu kapıyı açsana insan ağabeyi gelirde kapıda bekletir mi?
Önce kısa bir sessizlik oldu sonrada, Ayşenaz’ın çığlığı duyuldu. Bekletmeden bahçe kapısını açtı içeri girdim. Kucaklaştık yanaklarından öptüm yeniden kucakladım.
Hasan Cevat:
... Kız burnumda tütmüşsün de haberim yokmuş. Dur bakayım şöyle.
Ayşenaz:
... Sende iyisin Hasan ağabey buralardan uzaklaş-mak sana yaramış. Haa Hasan ağabey seni Deniz abla aradı ama sana haber veremedik.
Bu arada gürültümüzü duyan Sultan hanım bahçeye çıkınca karşısında beni buldu. Şaşkınlığı geçince birbi-rimize sarıldık.


Sultan hanım
... Ne iyi oldu geldin. Hasan Cevat. Bizi unuttuğunu sandık. Hadi çocuklar hava yine serinlemeye başladı yukarıya çıkalım.
Merdivenleri çıkarken öğleden beri bir şey yemediğim aklıma geldi. Oturma odasına girdiğimizde mutfaktan gelen yemek kokuları aklımı başımdan aldı. Benim mest olmuş bir şekildeki halimi görünce Ayşenaz’a hemen sofrayı hazırlamasını söyledi. Karnımı doyurduktan sonra sedire iyice yerleşince rahatça bir nefes aldım.
Hasan Cevat:
... Doğru söylemek gerekirse yemeklerini özlemişim Sultan hanım.
Sultan hanım:
... Anlat bakalım Hasan Cevat bu kadar zaman neler yaptın? Buradan ayrılmana değdi mi bari?
Hasan Cevat:
... Bir günlük yolda Dere Bükü kasabasına yerleştim. Çok iyi insanlarla tanıştım. Beni aralarına kabul etmekle büyük incelik gösterdiler. Ayşenaz Deniz’in beni aradığını söyledi. O boşuna aramaz durup dururken çok merak ettim.
Sultan hanım:
... Gelinim ölümlerden dönmüş. Yanlış anlamadıysam, canına kıymaya kalkmış. Erken fark etmişler Allah korumuş hemen hastaneye yetiştirmişler, yoksa ku-zucuğum genç yaşında toprağın altına girecekmiş. Şimdi iyileşmiş Deniz gelmesin ama haberin olsun diye aramış.
Ailesinin hala seni affetmeye niyetleri yokmuş.
Hasan Cevat:
... Affetmesinler birimizden birimizin ölmesini beklesinler. Veda’nın niye apar topar gittiği belli oluyor. Onu affettiler de ne oldu bel ki kız öldü. Deniz beni yatıştırmak için yalan söylemiş olamaz mı? . Yarın sabah yola çıkıyorum.
Sultan hanım:
... Hayır Hasan Cevat Benim bir parça hatırım varsa biraz daha bekle. Deniz senin için endişeliydi Veda için değil.
Hasan Cevat:
... Bana sabret diyorsun. Daha ne kadar sabredeyim. Son zamanlarda kendimi pek iyi hissetmiyorum. Bu gidişle sürgünde bir Hasan Cevat ölümle dans edecek.
Bu arada Ayşenaz’da hem mutfakta işini yapıyor hem de bizi dinliyordu. Çay servisini de yaptıktan sonra yanımıza oturdu.
Sultan hanım:
.. Sen ne diyorsun Hasan Cevat Ne dans etmesi ne ölümü?
Hasan Cevat
... İyi değilim Sultan hanım Bu gece dinlenebilirsem yarın Ayşenaz’la sağlık ocağına çıkmak istiyorum. Be-nim ev duruyor mu yoksa kiraya verdiniz mi?
Ayşenaz:
... Aşk olsun Hasan ağabey. Kiraya vermeyeceğimizi biliyorsun. Haftada bir camları açıp hem havalan-dırıyorum hem de temizlik yapıyorum.
... İzin istedim ve kalktım yorgun olduğumu bildik-leri için ses etmediler. Kendi evime geçtim kapı hakikaten kilitli değildi.
İçeri girdim. Sanki buradan hiç ayrılmamıştım. Ayşenaz etrafı toplarken hiçbir şeyin yerini değiştirmemiş. Yanımda getirmiş olduğum lüzumlu eşyalarımı sırt çantamdan çıkarıp eski yerlerine koydum.Resmini ise her zamanki yerine masanın üzerinde baş ucuma yerleştirdim. Ah be Veda’cığım bir sen eksiksin bu odada.. Banyoya girdim, yorgunluğumu atıncaya kadar sı-cak suyun içinde kaldım. Yatağa girerken derin bir uykuya dalacağımı biliyordum.
Bütün gece deliksiz bir uyku uyumuşum, sabaha karşı dinlenmiş bütün yorgunluğunu atmış halde uyandım. Karnım zil çalıyordu. Kendi kendime sabah, sabah milleti nasıl uyandıracağım diye düşünürken, Ayşenazın salondan gelen sesini duydum.
... Hasan ağabey uyandın mı?
Hasan Cevat:
... Uyandım kız senin burada işin ne?
Ayşenaz:
... Bir ihtiyacın olur diye bu gece salonda yattım. Şimdi senin karnında acıkmıştır sana güzel bir kahvaltı masası hazırlayayım. Kahvaltıdan sonra beraberce güneşin doğuşunu seyrederiz.
Beraberce kahvaltımızı yaptıktan sonra bahçeye çıktık. Güneşin doğmasını beklerken Ayşenaz ile laflamaya başladım.
...Buralarda geçen hafta yağmur yağdı mı Ayşenaz?
...Yağdı ama, serpiştirdi geçti.
...Anlat bakalım Ayşenaz senin durumun ne oldu? Giderken bıraktığımda moralin bozuktu. İyi değildin. Ama şimdi bazı şeylerin değiştiğini gördüm.
...Bir çok şey değişti ağabey. Yaptığımın yanlış olduğunu anladım. Ne ben onun dengiydim, ne de o benim dengimdi. Zor oldu benimde bir yerlerim acıdı ama onu unutmayı başardım.
...Sen şanslıydın Ayşenaz eğer oda sana ilgi duysaydı, işte o zaman işin çok zor olacaktı, çok acı çekecektin. Annen kalkmıştır. Haber ver sonrada doğru sağlık ocağına git sıra numarası al. Seninle gidelim iyi bir kontrolden geceyim. Bakalım neyim var neyim yok
Ayşenaz gidip numara aldı geldi. Sıramızın gelmesine yakın sağlık ocağına gittik.
Kasaba ufaktı ama, sağlık ocağı düşündüğümden daha bakımlı idi. Muayenemi bayan doktor yaptı. Bütün şikayetlerimi sabırla dinledi.:
... Bakalım doğru anlamış mıyım. Sigara içmiyorsun ama yakın bir zaman önce bıraktın. Günde iki paket içiyordun.
... Etrafa ikram ettiklerimde dahil ama doktor hanım.
... Ya sana ikram edilenler onlarda dahil mi? . Devam edelim. Rahatsız edecek kadar çok sırt ağrıların var. Uzun süreli hareket yaptığın zaman nefes alamayıp dinlenmek zorunda kalıyorsun. Hasan bey sizi ilçenin sağlık hastanesine sevk ediyorum. Kardiyoloji bölümüne gidip yeniden muayene olacaksınız. Efor testinden geçmeniz gerektiğini belirttim. Şikayetleriniz çok ciddi ihmal etmeyin.
...Teşekkür ederim doktor hanım. Nasıl bir hastalıktan şüphelendiniz.
... Benim teşhisim Kalp damarlarında tıkanıklık var. Arkadaşlarım sağlık hastanesinde daha gerçekçi teşhis koyma imkanına sahipler. Size gereken müdahaleyi yapacaklardır.
... Geçmiş olsun Hasan bey.
Sağlık ocağından çıkıp eve doğru yürümeye başladık. Demek kalp hastasıyım. Tam bana yakışan bir hastalık Bir yandan sevda yangınlarındayım kalbim ağır bir yara almış, Diğer yandan damarlarımla başa çıkamıyor. Bu işin sonu nereye kadar gider Allah bilir. Alışmakta bayağı zorlanacağım. En iyisi İstanbul’a gitmek. Orada tedavi olayım da Kimde kalacağım. Otele gitsem rahat etmek bir yana, ne kadar kalacağım belli değil. Maddi durumum o, da ayrı bir sorun olacak. Deniz’lere gitsem olmaz. Geriye sadece Selma kalıyor. Eh Allah’ın sopası yok ya kızı o, kadar kırdıktan sonra neyse, bu arada Ayşenaz’ı da unuttuk.
Hasan Cevat:
... Hadi bakalım daha erken beni gezdirmelisin küçük hanım. Yarın da ben seni gezdiririm.
Ayşenaz koluma girdi ve bana gülerek:
... Beyefendi bu yolculukta acaba yanınızdaki hanıma refakat eder misin?
Hasan Cevat:
... Beni göle götür. En son olarak Veda ile gitmiştik.Orada balıklardan fal tutmuştuk geleceğimiz için. Ama hayallerimiz böyle değildi.Her şey ne güzel gidiyordu. Hayat bana henüz ağlamayı öğretmemişti. Demir gibiydim bileğim bükülmüyordu. Görüyorsun ya işin aslı öyle değilmiş Ayşenaz kim bilir daha nelerle karşılaşacağım.
Ayşenaz:
... Gel önce şu pastaneden yiyecek, içecek bir şeyler alalım. Gölde minik bir piknik yaparız.
Göle vardığımızda değişen bir şey olmadığını gördüm. Aslında değişen bizdik Ufacık pikniğimizi gerçekleştirdikten sonra eve dönerken içimi garip bir his kapladı. Galiba bundan sonra geride bıraktığım hiçbir şeyi bir daha göremeyeceğim. aynı bu göl gibi.
Hasan Cevat:
... Veda ile bu kasabaya gelirken o,kadar tedirgindik ki, Birisi hop burada ne arıyorsunuz deseydi emin ol ters yüzü dönüp soluğumuzu İstanbul’da alacaktık. Ama kaçmadık, dayandık halada dayanıyoruz. Ben burada Veda ise hayalinde kurduğu kasabada.Bazen düşünüyorum da İstanbul’a geri dönersem yaşayabilir miyim
Sizler benim ailem oldunuz, yok yapamam artık ben buranın insanıyım. Himmet dayıyla, Sultan hanım ara-sında gidip geleceğim. İstanbul’dan sağ salim geri dönebilirsem, annenle seni bizim kasabada misafir edeceğim. Artık on beş gün mü olur, bir ay mı olur. Bura-nın gölü varsa oranında deresi var.
Ayşenaz
... Hasan ağabey sen ciddi,ciddi korkuyorsun. Tabi ki daha sağlıklı olarak geri döneceksin.
Hasan Cevat:
... Hayat bu neyin ne olacağı hiç belli olmaz.
... Acele etmeden etrafa bakına, bakına geri döndük. Bizi görünce geç kaldığımızı bahane ederek söylenmeye başladı.
... Nerede kaldınız? Gittiniz mi gelmek bilmiyorsunuz. Neyin varmış Hasan Cevat.? Sadece soğuk al-gınlığıdır. Ben sana güzel bir tarhana çorbası yapayım, Üstüne de ıhlamur sıcak, sıcak ıhlamuru içtin mi bir şeyciğin kalmaz. Birazda kendine dikkat ettin mi kısa zamanda eskisinden daha sağlıklı olursun.
Ayşenaz:
... Ha bir sus anne. Hasan ağabey buraları unutmuş biraz gezdirdim. Biraz yoruldu. Dinlensin ben çay dem-lerim içeriz.
Hasan ağabeyi biraz uzanması için odasına gönderdik. Annemle mutfağa geçtik. Akşam için yemek hazırlarken bir taraftan da annemle laflamaya başladık.
Ayşenaz:
... Anne doktoru dinledim. Söylediklerinin yarısı doğru ise Allah hayır etsin bu hastalık onu hastaneye yatırır.İnşallah iyi olur buralarda tedavi olmak istemiyor. İlle de İstanbul diyor. Her halde Veda ablama yakın olmak istiyor. Anne bazen derler ya, ben bir yerde de duymuştum toprağı çağırmasın. Hiç he-sapta yokken ortaya İstanbul çıktı.
Sultan hanım:
... O nasıl söz kız ağzından yel alsın. Bir daha duymayayım. O çakı gibi sağlam gelecekte göreceğimiz daha çok güzel günlerimiz olacak.
Akşam yemeğini Sultan hanımlarda yedim Yemekten sonra biraz televizyon seyrettik. Sultan hanım erken yatacağını söyleyince bende Ayşenaz’ı alıp, bizim tarafa geçtim.
Hasan Cevat:
... Hadi bakalım Ayşenaz Bu gece seninle işimiz
çok. Geçmiş günlere bir ziyaret yapıp geri geleceğiz. Önce benim odadaki dolabın çekmecelerini çıkarıp şark odasına taşıyalım. Üç çekmeceyi de odanın ortasına koyduk. En üst çekmecede Veda ile çektirdiğimiz re-simler var. En üstteki resmi alıp Ayşenaz’a gösterim:
... Bu, resmi görüyor musun Ayşenaz? Burası Bakırköy Özgürlük meydanı, resmi Atatürk heykelinin önünde çektirdik
Solumda Deniz ortada ben. Sağımda karım Veda. Demek ki resmi yazın ortasında çektirmişiz. Bakalım tarih atmışım mı arkasına. Evet on beş ağustos doksan sekiz.
Ayşenaz:
... Burası neresi?
Hasan Cevat:
... Burası Bakırköy sahili Veda ile ben arkamızda görünen yer vapur iskelesi. O gün çay bahçesine git-miştik, tarihine bakayım.Yirmi iki ağustos. Bak hiç unutmam o gün aramızda yüzük takıp söz yapmıştık. Çay bahçesinde kutlama yaptık. Şu resmi görüyor mu-sun. İzinli olduğu bir gün atladık otobüse, doğru Emin-önü, oradan vapura bindik Rumeli kavağına kadar git-tik. Sarıyer den geçerken Yenimahalle sırtlarına yaslan-mış olan dedemin evini gösterdim Veda’ya. Sanki elimi uzatsam yakalayıverecektim çocukluğumun evini. Aklıma ne geldi biliyor musun Ayşenaz. Vapur Yenimahal-le iskelesine yanaşmak için kıyıya yaklaşırken, arkadaş-larla beraber denize atlayıp vapura kadar yüzerdik. Va-pura yaklaştığımızda ise elimizi suyun üzerinde kay-dırıp, kenarda oturan kim varsa ıslatırdık. Ne çocukluk ama, Rumeli Kavağında balıkçı teknelerinden birinde güzel bir öğle yemeği yedik. Yanlış hatırlamıyorsam ilk içkimizi de karşılıklı olarak orada içmiştik Aynı yoldan geri döndük. Ne günlerdi, bir daha yaşanması mümkün olmayan. Resimleri paketleyip bir kenara koyalım. Şimdi orta çekmeceyi getir. Orada bir sürü ıvır zıvır kağıt göreceksin. Ama benim için hepsinin ayrı, ayrı değeri var. Şunu görüyor musun üçüncü buluşmamızda adresini istemiştim. Kendi eliyle bu kağıda yazdı verdi. Bu yazı ona ait ondan aldığım hiçbir şeyi atmadım. Şu buruşuk kağıdı görüyor musun, çok sık terlerdi yüzünü silip atmıştı, bu o kağıtlardan biri.
Ayşenaz:
... Selpak’ın üzerindeki yazan yazı ne? Üstelik çerçevede yaptırmışsın.
Hasan Cevat:
.... Canı sıkıldığında Sık,sık kağıda adını,soyadını yazardı. Yine bir keresinde yazdıktan sonra yazdığı kağıdı bana verdi. Bende o yazıyı çerçeveledim. Soyadını çok seviyordu bana bazen derdi ki/ Hasan Cevat Kartal eğer bir gün resmen evlenmeyi Allah bize nasip ederse evlenme cüzdanımda benim soyadımda yer alacak. Veda Kartal Arasıl./ Yakışırdı doğrusu. Ama olmadı, o elinde tuttuğun kağıtlar telefon numaraları. Tabi aynı telefona ait. Ben biraz unutkan biri olduğum için, telefon numarasını sık,sık yazıp vermek zorunda kalıyordu. Ama artık köprünün altından çok sular aktı gitti. Numaralar değiştirildi kendisine ulaşamamam için.
Ayşenaz:
... Biraz evvel sormayı unuttum. Veda ablam nerede oturuyordu.
Hasan Cevat:
... Camlı kahve tarafında oturuyordu. ama daha sonra oradan da taşındılar. Artık istesem de adresini vermez bana. Eğer İstanbul’a gitmek kısmet olursa, sırf onunla gezdiğim dolaştığımız yerlere gideceğim. Onun soluduğu havayı soluyacağım. Belki çalıştığı pastaneye de uğrarım. O zaman devamlı oturduğum masaya, oturur, bir şeyler yer ve onu hayal ederim. Bunları yapabilir miyim yoksa tüm vaktim hastane köşelerinde mi geçecek. Bana bir şey olursa sakın ağlama Ayşenaz bizi hatırladıkça bahçeye çık bana bak koca birer ağaç olarak göreceksin.Çocuklarına, Veda ile Hasan Cevat’ın aşklarını anlat. Biz mutlaka bir yerlerden seni seyredip mutlu oluruz. Ben bunları anlatırken Ayşenaz sessiz, sessiz ağlıyordu.
... Yo kızım ağlamak yok. Sil göz yaşlarını giden hiç bir şey geri gelmiyor Ayşenaz, aynı Veda gibi. Son çekmece de sadece bir tek defter olacak benim meşhur günlüğüm. Şunu ver bakalım bana. Hangi tarihte yazmaya başlamışız, hangi tarihte yazmayı bırakmışız. Başlama tarihi bir mayıs doksan yedi. Bitiş tarihi yirmi dokuz ağustos doksan yedi. Ben bu günlüğü hep üç aylık sanıyordum, ama dört aylık imiş. Defterin ilk sayfasını açalım ve bana gönderdiği ilk mesajı okuyayım. Dinle bak // İNSANLAR GELİRLER VE GİDERLER BEN Mİ? ASLA KALMAMI İSTEDİĞİN MÜDDETÇE YANINDAYIM.// Yalancı, ilk fırsatta bırakıp kaçtın. Zaten bende en doğru yorumu yapmışım, tutamayacağın sözün altına imzanı atma kızım. Ve de yalandan kim ölmüş.


Tarih: 01-05-1997




... Ayşenaz odadaki o ufak resmi getir. Bunların hepsini açılmayacak şekilde sağlamca bir paket yap ki yıllara meydan okusun. Hadi bu kadar çalışmak yeter. Çayları demlediysen getir de içelim
Buraya geleli aşağı yukarı bir ay oldu. Bazen iyi bazen de odamdan çıka-madığım günler yaşadım. Bahçeyi yeniden düzenledik. Ağaçların etrafına çeşitli gül fidanları diktik Yavaş, yavaş vedalaşma zamanı yaklaştı. Bu gün öğleden sonra yola çıkacağım. Yemek yiyip çaylarımızı içtik. Söze bir yerden başlamam gerekiyordu.
... Allah biliyor ya bu sizinle yaptığım son konuşma olacak gibi. Eğer bana bir şey olursa Ayşenaz’ın Sana vermiş olduğu emanetleri iyi sakla, bu benim vasiyetimdir. Ayşenaz’da şahidim olsun. O emanetler benimle beraber mezara gömülsün. Ben bu konuda Himmet Dayıyla da görüşeceğim. İstanbul’da kalmak istemiyorum. Sultan Hanım zaman ayrılık zamanı, izin verirseniz elinizi öpmek istiyorum?
Sultan Hanım:
... Niye elimi öpmek istiyorsun Hasan Cevat senden üç d ört yaş küçük olan benim.
Hasan Cevat:
... Belki senden yaşça büyük olabilirim ama saygıda sen benden büyüksün. Sultan hanım.
Ayşenaz’la ben Bahçe kapısına doğru yürürken, Sultan hanımda evin kapısından içeri girerek gözden kayboldu. Bahçe kapısından çıktık artık Ayşenaz’la da ayrılık zamanı gelmişti.
Hasan Cevat:
... Sakın beni kalbinden çıkarma, canın sıkıldığı zaman, Moralin bozulduğu zaman, en önemlisi beni özlediğin zaman konuş benimle. Daima senin yanında olacağım inan bana bir şekilde sana cevap verip varlığımı hissettireceğim. Yeter ki beni yüreğinden uzak tutma. Şu beraber yaşadığımız bir ayı düşün. Her günüm seninle beraber geçti. O kadar içten ağlıyordu ki konuşamaz olmuştum. Benim hissettiğim duyguyu o da hissediyordu bir daha görüşmek kısmet olmayacaktı.
Bisikletimle beraber yavaş, yavaş yokuş yukarı tırmanmaya başladım. Tepeye varınca arkamı dönüp baktığım da Ayşenaz’ı hala arkamdan bana el sallarken gördüm./ SENİNLE RANDEVUM VAR/ ARAMA BENİ BU GÜN VE BU GECE / HAYALLERİMİN BİTTİĞİ YERDE/ KAL BENSİZ KENDİ HAYALLERİNLE/ Ben yaşamasam da bir gün döneceksin geçmişine, döneceksin yokuşun başındaki

Tuğrul Ahmet PEKEL / devamı var



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın aşk romanı kümesinde bulunan diğer yazıları...
Dilinde Aşk Vardı Yüreğinde İhanet Bölüm - 22
Dilinde Aşk Vardı Yüreğinde İhanet Bölüm - 17
Dilinde Aşk Vardı Yüreğinde İhanet Bölüm - 18
Dilinde Aşk Vardı Yüreğinde İhanet Bölüm - 20
Dilinde Aşk Vardı Yüreğinde İhanet Bölüm - 23
Dilinde Aşk Vardı Yüreğinde İhanet Bölüm - 19
Dilinde Aşk Vardı Yüreğinde İhanet Bölüm - 21
Kitap Hakkında Son Söz
Dilinde Aşk Vardı Yüreğinde İhanet Bölüm - 6
Dilinde Aşk Vardı Yüreğinde İhanet Bölüm - 1

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Yağmura Ağıt [Şiir]
Ne Güzel Seninle Yaşamak [Şiir]
Seni Sen Yapan O Kadınsı Kokun [Şiir]
Bir Genç Kızın Masalı [Şiir]
Kırmızı Defterden [Şiir]
Allaha Ismarladık Kırşehir [Şiir]
Ayrı Kalpler (Akrostiş) [Şiir]
Arsız Bulut [Şiir]
Borçlu Değilim Sana [Şiir]
Bir Yudum Aşk [Şiir]


TuğrulPekel kimdir?

1949 Susurluk doğumlu yazı yazmasını ve okumasını seven bir kişiliğe sahibim.

Etkilendiği Yazarlar:
Faruk Nafiz Çamlıbel ve Orhan Veli favori şairlerim arasında


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © TuğrulPekel, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.