Kendinden daha uyanık insanları işe aldığın zaman, senin onlardan daha uyanık olduğunu kanıtlamış oluyorsun. -R. H. Grant |
|
||||||||||
|
Oğlum uyuyor anne ve oğlun da uyuyor. Kırılsa da bütün zincirler bizimkisi emin ol kırılmaz; çünkü biz zincirlerimizi her geçen gün kendi ellerimizle sağlamlaştıranlardanız. İnceldi ruhumuz ve bir o kadar da fizik kanunlarına inat daha da sağlamlaştı bütün nahoşlar karşısında.Bilinmelidir ki ruh ne kadar incelirse o kadar makbuldür.Nezaket bunun en güzel sonucu olsa gerek.Oğlum uyuyor anne bütün kurallara uyuyor tıpkı benim gibi.Beklemek…İlk kural.Hanenin giriş kapısı.İhtimallerle yaşamak zor değildir eminsek gelecekten ya da korkmuyorsak hiçbir şeyden. “Belki” dedi karşıdaki ,telefonun diğer bir ucundan.Bu “Belki” kelimesi onun için “Evet,kesinlikle” sözlerinden daha önemliydi.Çünkü hiçbir zaman duymamıştı bu ve buna benzer bir söz diğer taraftan.Yıllar boyu beklenen bir cevap.Kesinlik ifade etmese de kat edilen yol bunca zaman sonra mutluluğa değerdi.Sahi mutluluk nedir?Mutluluk bir çocuk için başının okşanması ya da kelimeleri tökezletmeden peş peşe dizerek güzel bir cümle kurabilmektir.Belki de mutluluk kurulan hayallerin güzel ikliminde at koşturmaktır.Ama her şeye rağmen mutluluk beklentilere adım adım yaklaşmaktan başka bir şey değildi.Bu cevapta beklentiye doğru atılan büyük bir adımdı kendisi için .Yıllarını viran olmuş tenha bir yerde yalnız geçirmek zorunda kalan bir ihtiyar için bu haber mutluluğun en zirvesi demek değil midir?Aslında bu tarihin onarılarak ihtişamına yeniden kavuşması gibi bir şey. İhtimal içerikli bu cevabın peşinden:”Sahiden bugün gelebilir misin? Günlerdir yolunu bekleyen gözlerimin gelişinle mutluluğa yelken açtığını ne zaman göreceğim? Sen ki ey daralan ruhumun sınırlarını genişletebilecek tek sebebim, karanlığın cirit attığı hayal dünyamda umut tohumların yeşermesine vesile olan rahmet sağanağı. Kaç zaman geçecek titreyen bedenimin zirveden tekrar inişe geçtiğine şahit olabilecek “Evet” kelimesini duymam için? Kırılmam asla ve bende bu inat varken hedefe ulaşmaya aşmam gereken kaç değişik aşama varsa geçecek dirayeti gösterebilecek güç olmasa da oluşturmaktan da asla vazgeçmem. Her söz benim için yeni bir başlangıçsa eğer hayır kelimesi dışında her şey yaşama beslediğim sevginin ziyadeşelmesi demek olsa gerek.” dedi ve gözlerinin içi gülerek ayrıldı telefonun başından. Elimden hiçbir an düşürmediğim ya da düşürmeye yeltensem ruhumun daraldığını hissettiğim güzel bir şiir gibidir yaşamak ve yaşama sımsıkı tutunmak. Her anımızı göçmen kuşlarının sürüler halinde zevkle geldiği bir doğa cenneti haline getirmemiz hiç de zor olmasa gerek. Yaşın önemi var mıdır güzellikleri yaşamak ya da bütün çirkinlikler içerisinde samanlıktan iğne arar gibi güzellik aramak için? Biz var olan bir şeyi aramıyor muyuz? Her şeyin kaynağı mukaddesse eğer aradığımız şey onun özünde yoğrulmamış mıdır? Selam verdi hiç tanımadığı birine ve selam aslında muhabbetin açılış faslıydı. Konuşmak istedi ama söze nereden başlamalıydı,kimi ya da neyi sorabilirdi ? Adamın tipine baktı hiç de ortak bir yönü yoktu karşısındaki adamla. Görünüşte ortak yönümüz yoksa içerikte de benzer yanımızın olma ihtimali çok zayıf diye düşündü.Aramalı ve muhabbeti başlatmaya yetecek bir ip ucu bulmalıydı.Düşündü,düşündü…”Özür dilerim,sizi birine benzettim acaba nereli olduğunuzu ve isminizi öğrenebilir miyim ? ”dedi bir anda.Karşı taraftan ses yok.Sadece baktı ve yabancı bir lisanla bir şeyler söyleyip yanından uzaklaştı.Yine bir hüsranla başlamıştı yeni bir güne.Fakat her yenilgi aslında farklı ve yeni bilgi demekti onun için. Hiç kimsenin tanımadığı bir kahramanın hikayesini anlatmayla başlayacağım her şeyden önce.İntiharı dahi denemekten çekinmeyen,bazen de yaşamı yaşanmadan anlayacağını dolayısıyla önemli ve güzel sıfatının ancak ve ancak kaybettiğimizde ya da söz konusu olandan uzaklaştığımızda değerini anladığımız şeylerin başına iliştirebileceğimizi düşünen bir kahraman.Yeniden yaralanmıştı aldığı haberle İsmail.Alışmıştı ve yaralanmak onun için sıradan geliyordu artık.Peki kim dayanabilirdi yaşadığı her günün karşılığı olarak bir yara almaya,daha bilinen bir ifadeyle ölüp ölüp dirilmeye?Daha fazla acı, dedi ve nihayetinde yaşamın değerini anlamak için ölüm yolunu seçti tekrardan..En güzel ayakkabısın ve elbisesini giydi.Tek mermi koydu atadan yadigar tabancasına.Kabzasında onlarca çizik tarihi bir savaşın cephesinde yaşanılanları yansıtıyordu.Okşadı tabancayı ve son bir çizik de kendisi için attıktan sonra beline soktu.Taramıştı her gün dağınık bıraktığı saçını.Şehrin gürültüsünden bir o kadar da insanların iki yüzlülüğünden ve her sözüne olumsuz yanıt veren sevgilinin kokusunun ulaşabileceği yerden uzaklaşmak kendince tüm güzelliğiyle ölümle baş başa olabilmek için hazırladı kendisini. Çıktı evinde kapıyı örtme gereğini duymadan .Sırtında bir kazma bir de kürek koyuldu yola.Amacı ölümse insanın güzel ölmeli ve kimseye minnet duymadan yaşamaya çalıştığı gibi öldükten sonra da kimseden medet ummamalıydı .İnsan yaşarken saygı göremediyse ölümü saygısızca akbabalara ya da diğer leş yiyicilere yem olmamalı.Yüksek bir yer olabildiğince yüksek bir yer olmalı mezarım için.Her şey imrenmeli yatacağım yere.Rüzgar dahi bana ulaşabilmek için çırpınmalı dedi, kendinin duyabileceği bir sesle.Uzaklaştı şehirden yanına aldığı aynaya arada bir bakarak.Dağın eteğine kurulmuş şehri ayaklar altına alan bir evin önünden geçti ve evden hiç duymadığı bir ses ulaştı kulaklarına.Kimliğimizi yansıtan bir ses…Ruhu çoşkuyla doldurabilecek bir ses…Bir ağıt mı desem yoksa bir çağrı mı desem anlatamıyorum ama ferah bir alemin kapısını aralayabilecek bir ses…Kırdı kalbindeki tüm katılaşmış kirişleri yankısıyla.Henüz yol sona ulaşmamışken düşündü hiç beceremediği bir eylem olsa da düşünmek.Bir çocuk çıktı karşısına ufacık bedenine inat tüm heybetiyle.Yükseltti uçurtmasını rüzgarın yardımıyla attığı her koşar adımla ve dönüp yükselen uçurtmaya bakarak tebessüm eden ve hatta sadece gözleriyle değil tüm bedeniyle mutluluğunu etrafına ilan eden bir çocuk…Oysa İsmail üzgün,her şeye yanlış bir hesap uğruna veda edeceği bir ana yaklaşmakta aldığı son nefeslerinin peşinde sürüklenmekte İsmail.O sesin geldiği evin kime ait olduğunu sordu çocuğa. -Bizim,dedi.Nenemle beraber kalıyorum.Annemi ve babamı ben daha küçükken kaybetmişiz.Dedem geçenlerde öldü.Nenem Allah böyle istediği için oldu dedi bana. Bu uçurtmayı daha yeni yaptık.Üzerine de “Seni seviyorum” diye yazdırdım neneme Sürekli uçurtma uçuruyorum.Neden biliyor musun?.Hem biliyor musun amca Allah baba göklerdeymiş.Çünkü ben çıkamıyorum oralara ama uçurtmam çıksın ki nenemin yazdığı yazıyı okusun da benim onu sevdiğimi bilsin.İstersen sen de uçurabilirsin. Bir çocuk , sadece dört-beş yaşlarında bir çocuk. Otuz yaşını boşa yaşamış nefes alıp verdiği her saniyenin hesabını düşünmekten aciz mutsuzluğunun faturasını kendi dışında aramaktan başka bir şey yapamayan şu koca ama aciz adamdan daha olgun diye düşündü ve aldı uçurtmaya bağlı olan ipi çocuğun elinden. Koştu koştu hem de tüm bedeni sırılsıklam olurcasına koştu.Bildim,dedi.Hayat masum bir çocuğum gözlerinden anlaşılınca anlamlı olduğunu bildim,dedi. Ve Her şeyden vazgeçti. Döndü çocuğun yanına.Sardı sımsıkı bağrına çocuğu öptü her iki yanağından da.Şaşkındı çocuk ama İsmail bir o kadar mesut.Gözlerinden süzülen yaşlara aldırmadan,silmeye kalkışmadan: -Ben de bir uçurtma yapacağım ve sürekli uçurtma uçurtacağım bundan sonra,dedi İsmail. Hayatın anlamını ona veda etmeden anlayan İsmail her şeye sevgiye bakmak gerektiğini ve büyüklüğün insanlara tepeden bakmakla değil bir çocuktan ders çıkartmayı başarabilmekle olduğunu öğrenmenin huzuruyla ve bunu başarabilmenin kahramanlığıyla evinin yolunu tutu.Aradığımız şeyin bazen aramaktan vazgeçip yorgunluktan yığılıverdiğimiz bir yerde ansızın karşımıza çıktığı olmuyor mu?
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © ibrahim bektaş, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |