..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
İnsan gülümsemeyle gözyaşı arasında gidip gelen bir sarkaçtır. -Byron
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Öykü > Aşk ve Romantizm > Ümran Ateş




19 Eylül 2007
Yaşamın Anlamı  
Unuttamadıklarınızda gizlidir

Ümran Ateş


Yoğun ve stresli iş ortamından uzaklaşmak için,kendisine önerilen iş seyahatini hiç düşünmeden kabul eden adam,uçak biletini almak üzere havaalanına uğradı.Biletini aldı ve evine doğru hızlı hızlı yürümeye başladı.


:BJDD:
Yoğun ve stresli iş ortamından uzaklaşmak için,kendisine önerilen iş seyahatini hiç düşünmeden kabul eden adam,uçak biletini almak üzere havaalanına uğradı.Biletini aldı ve evine doğru hızlı hızlı yürümeye başladı.

Merdivenlerden yukarı doğru çıkarken,evine hiç girmek istemediğini,geri geri giden ayaklarını farkettti.Hava çok sıcaktı ve içi sıkılıyordu.Beklediği telefon bir türlü gelmiyordu,kendisi aramak istedi fakat vazgeçti,saat geç olmuştu.Artık yalnızlığından,yaşadıklarından,yaşamadıklarından çok canını sıkıyordu.Aslında pek çok insana göre çok güzel bir yaşantısı vardı.İstediği gibi geziyor,istediği gibi yaşıyordu.Saygın bir mesleği ve sevenleri vardı.Arkadaşları vardı,mutlu olması gerekiyordu,istediği bir hayatı yaşamak için oldukça radikal kararlar almıştı.Gözde bir bekardı o yüzden.Hoşuna giden güzel kadınların bakışları,tavırları da gözünden kaçmıyor da değildi hani....Ama nedense,içinde bir şeyler vardı,onun mutluluğunu engelleyen.Belki de bu telefon yüzündendi herşey.

Elindeki eşyaları koltuğun üzerine bıraktı,kendi de diğer koltuğa uzandı.Etrafına bakındı,sanki kendi evi değilmiş gibi geldi ev.Evinde,işinde,yüreğinde sanki birşey eksikti,birşey...

Duvardaki saate ilişti gözleri,geç kamayayım diye düşündü.Bavulunu hazırlarken,yalnızlığını susturmak amacıyla olsa gerek radyoyu açtı.Eski bir şarkı çalıyordu,eski ama hiç unutmadığı,gülümsedi sadece.Alelacele evden çıktı ve yavaş yavaş yürüyerek havaalanına ulaştı.Gideceği yer,bulunduğu yerden epeyce uzaktı,tanıdıklarından,günlük streslerinden epeyce uzak.

Birkaç saat içinde ,eşsiz bir manzara sunan yeşil ,sarı ve mavi renklerin dans ettiği Karadeniz'in küçük bir sahil kasabasına ulaştı.Serin ama pırıl pırıl bir gökyüzü karşıladı onu.Telaşlı insanlar burada da bir yerlere yetişmeye çalışıyordu.Toprak kokusundan yeni yağmur yağdığı anlaşılıyordu.Rengarenk çiçeklerinden sular damlıyordu ara ara.Şehrin tek otelini buldu kolayca,kendine ayrılan odaya geçti.Eşyalarını yerleştirdikten sonra,aşağıya indi.Burada toplantıya gelen,bazıları tanıdık ama çoğu da ilk defa gördüğü adamalrın suratlarına baktı.Hepsi de sanki ne işimiz var burada gibi bir yüz ifadesiyle oturmuşlar,çaylarını yudumluyorlardı.Üç beş sohbetten sonra, akşam yemeğinde buluşmak üzere ayrıldılar.

Mis gibi kokan,sokakları dolaştı önce,sahilde yürüyüp,martıları,ağır ağır gelen gemileri izledi biraz.Sonra havanın kararmaya başladığını farkedip,kaldığı otele doğru hızlı hızlı yürümeye başladı.Yol boyunca kulağına, radyoda çalan o eski şarkı geldi hep.Kendi de mırıldanarak,yemek salonuna kadar ulaştı.Çilingir sofrası çoktan kurulmuştu.Yeşillikler içinde küçük ,eski bir meyhane idi burası.Sohbet çoktan kurulmuştu masada.Yaşlı bir adam da,usul usul tambur çalıyor,şarkı söylüyordu.Kimseyi rahatsız etmek istemiyor gibi bir hali vardı sanki.Ya da popüler müziğin yanında çoktan beridir yok sayılan bir sanatın kırılganlığıydı belki onunki.

Masadaki herkese selam vererek oturdu,siparişini verdi.Sohbet güzeldi,o da yakaladığı bir yerinden sohbete girdi.Ortam ,çiçek kokularından mıdır ,yoksa havanın serinliğinden midir nedir bilinmez,çok sıcaktı.Nar gibi kızarmış bir balık geldi az sonra masaya,yanında bol salata.Görünüşü bile iştah açıyordu doğrusu.Baktı herkes rakı içiyordu,hakikaten de balığın yanına rakı da yakışıyordu hani.Ama nedense canı rakı istemedi.'Ne içerdiniz2 iye soran garsona,yarım beyaz şarap diye cevap verdi usulca...Balık,şarap ve muhabbet çok güzeldi ,güzel olmasına da,o daha çok çalan eski şarkılardan etkilenmişti.Sanki içine işliyor,onu çok uzak bir yerlere götürüyordu.Eli telefona gitti,ne bir mesaj,ne de cevapsız arama vardı.Kaç oldu konuşmayalı iye düşünü.Bir hafta ya vardı,ya yoktu ama sanki bir asır gibi gelmişti ona.Arama diye kendi söylemişti ama onun sesini duymadan geçen her gün ne kadar uzunmuş meğerse hiç farketmemişti.Onu kırdığını farketti,üzülmüştür,ağlamıştır belki diye geçirdi içinden.Aramak istedi,telefonun adres defterinden ismini silmişti,aradı,bulamadı numarasını.Onu unutmalıydı,o da bu aşkı unutmalıydı.Hem zaten,koskoca insanlardı artık.Liseli gençler gibi platonik aşklara bir ömür bağlayarak yaşayamayacaklarını ikisi de farketmeliydi.Telefonu tekrar yerine koydu,şarap şişesi boşalmıştı.Garsona seslenerek,kırmızı şarap ve beyaz peynir istedi.Masada pek kimsenin kalmadığını bile farketmeden hayallerine daldı yeniden.Gülüşü geldi aklına sevdiği kadının,gülümsedi o da farketmeden.Kadehini bu aşkın şerefine kaldırdı ama herkes onun sarhoş olduğunu düşündü.İlerleyen saate bakıp,yarınki sıkıcı toplantıya yetişebilmek için kalktılar hepsi birer birer...Sadece o kalmıştı masada,müzisyen bir kenanara çekilip,bir parça peynir ve kırmızı şarapla beraber bir sigara aldı masasına.Torununa söz vermişti ama bugün sigarasını yakmak istiyordu,evirdi,çevirdi elinde,sonra bıraktı,şarabına devam etti.Telefona bakıp gülümseyen adam,dikkatini çekti.Sarhoş olmuş garibim diye düşündü,tabağını,şarabını alıp,onun masasına gitti.O aramıyorsa,sen ara dedi gayet babacan bir tavırla.Gülümsedi adam,buyur etti sofrasına yaşlı müzisyeni.Konuşmadan birbirlerini anlamışlardı,dert aynıydı belki o yüzden,dertleşmeye başladılar.Önce yaşlı adam,yıllardır gönlünden atamadığı gizli aşkını anlattı,pişmanlığını,ona kavuşmak için yeterince çaba sarfetmediği anlattı.Sonra genç adam konuşmaya başladı.İmkansız aşkını anlattı,onu ne kadar çok sevdiğini,gülüşünü,gözlerini ne kadar çok özlediğini ama onu mutsuz etmmek için ondan uzak durduğunu anlattı.Anlattıkları en çok kendini şaşırttı aslında.İlk defa onu sevdiğini söylüyordu,kendine bile bunu söylememişti.Anlattıkça açıldı,anlattıkça içini yakan ateşten kuruyan dudaklarını kırmızı şarapla ıslattı.Ne kadar çok konuştuğunu,ne kadar şey anlattığını ,bu hiç tanımadığı adama kendi de bilmiyordu.

Sabah ki toplantıyı hatırladı bir an ve yerinden kalktı,başı dönüyordu,hiç bu kadar içmemişti.Sallanarak yürümeye başladı,hesabı ödeyip,arkadaşını uğurladı.İçinde büyük bir sevinç vardı,büyük bir sıkıntısından kurtulmuş gibiydi.Zar zor kapıyı açtı,ışıkları bile açmadan yatağına uzandı.Uyandığında ezan okunuyordu,kaktı,bir duş aldı,giyindi.Aşağıya indi,kahve istedi ,uykulu gözlerle kendine bakan garsondan.Toplanıtya kadar birkaç okma atıştırdı,bir an önce toplantının bitmesini istiyordu,toplantıdan sonra telefon etmeye karar vermişti,çok heyecanlıydı.Öğlene doğru toplantı bitti,arkadaşlarıyla vedalaştıktan sonra telefonu eline aldı,numarayı hatırlamaya çalışıyordu ki telefon sesiyle irkildi.Arayan sevdiği kadındı,gözünden bir damla yaş geldi,neredeyse telefona sarılıp öpecekti,o kadar sevinmişti ki konuşamıyordu bile.

Kadın,titreyen bir sesle 'bütün gece seni düşündüm,sensiz yapamayacağımı farkettim,sen söylemesen,aynı duyguları paylaşmasan da seni seviyorum 'dedi.Senin sesini duymadan geçen bir hafta işkence gibiydi,arama dedin ama senin sesini duymaya ihtiyacım vardı dedi.Utangaç bir sesle hoşçakal deyip,kapattı telefonu...



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.


Yazarın öykü ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Karımla Evlenmek Zorundasın
Adanmış Hayatlar

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Küçük Şeyler [Deneme]
Olur da Bir Gün... [Deneme]
Yavaş Yavaş Ölüyoruz [Deneme]
Kızıl Güller [Deneme]
Vatanseverlik [Eleştiri]


Ümran Ateş kimdir?

Hayatın zorlu yolunda öğrendiklerimizi paylaşarak,güzellikleri çoğaltmaya çalışan biriyim.

Etkilendiği Yazarlar:
Muzaffer İzgü,Sait Faik,Orhan Veli,C.S.Tarancı


yazardan son gelenler

bu yazının yer aldığı
kütüphaneler


yazarın kütüphaneleri



 

 

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Ümran Ateş, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.