Düşünce dilden, dil düşünceden doğar. -Platon |
|
||||||||||
|
Geceler göçerken üzerime “gülüm, gülüm” diye kazı adımı sessizliğe… Gerçeklerden uzaklaşmış ayrıntılarımla arınıyorum kederlerden, her nefesin hayata ilmeğim… Sen geldin. Cansız bir güneşte yüzüm solgunken, mahzun gözlerimde cenneti nasıl gördü gözlerin sevgili ? Her gün yineledin mutluluklarımı, imgelerin altını çizdin, yeniden tanımladın hayatı. Kendinle tamamladın. Saçımın her telinde atarken yüreğim, adım adım yürüdüm ateşe. Yanmayı aklıma getirmedim. Her adımda damla damla duyumsadım dimağımda sevdayı. Bütün hayatım arkamda kalırken, yağmur yağdı korkularımı bastırdı. Bir atın yelesinden, yalın bir şiirin güzelliğinden, uzak bir yıldızdan geliyorum sana doğru. Elinden tutmuşken mavi bir kasırganın, gökyüzüne basmışken gece mührümü, bakışların ateş olur yakarım kendimi yar, gitme ! Usul usul gönlüme girerken hasretin karanlık gülleri; çiviledim düşlerimi geceye. Perde perde gözlerin açıldı, umut taşıdı kuytularıma. Sıyrıldım karanlıklardan, gözlerimin güneşini öptü sonra gözlerin. Sevdalı harflerin çaldı kapımı. İmkansızlığın acımasız tanığı olsa da her gece, pul pul döküldü hasretin üzerimden. Bedenim soğuk, feryadım ateş, boğazımda düğüm düğüm son nefes. Yaşama yetmez gücüm sevgili, gitme ! Sevdaya giden yollarda, özlemin dikenlerinde kan revan içinde kalsa da yüreğim, yara bere içinde olsam da sar beni yolların sonunda. Kanayan yaralarıma şifa olsun dokunuşların. O mutlu, o sevdalı, o nihavent şarkılarla sar sarmala; uçsuz bucaksız gece çökerken üzerime. Sen yoksan silerim kendimi hayattan, sesin sende kalsın, iki saniye nefesini duyur yeter bana. Sen yoksan rüzgarım ürkek, sana hasret dudaklarımda dilim lal sevgili, gitme ! Can özüm, son sözü bir kenara bırak. İçime gülmeyen kaderi düşün şimdi, saçlarımı kısaltan hüzünleri düşün. Akan pınarlarından nasibini alamadığından, teker teker solan goncalarımı düşün. Güz mevsiminde kelebek olmak, uçurum kenarında adı güzel, bahtı yalnız bir çiçek olmak zor bilirsin. İçimde nice çiçekler siyaha boyanır yokluğunda… Günlerden sevdadır, aylardan Eylül, sevdalı sonbaharım hazan olur, hasret yağar düşlerime sevgili, gitme ! Yüzünü dön geceye, dön yüzünü rüzgara, yağmurlarıma dön, içini dök sonbahara sevgili, sevdanı gürül gürül akıt damarlarıma… Unutma, ikimizde üstünüz sevdadan yana, bu yüzden eşitiz ve bu yüzdendir birbirimize gereksinmemiz. Yokluğunda yakar her damla gözümün pınarlarını, her damla güleç yüzüne duacı olsun yar, ne diyeyim. Güleç bir yüzün derinlerindeki yıkımları örtsün kapını her çalışım. Her merhaba yangınların içinde beklenmedik bir karşılama. Yandıkça yeniden dirilirken yapraklarım gel etme sevgili, güllerim kanar, gitme ! 07/10/2007 Ayşegül TEZCAN
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Ayşegül Tezcan, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |